YILDIZ KENTER'İN DRAMI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 17-03-2005 11:14
Cem Yılmaz'ın Opet reklamında oynayıp Tarkan'ın üstüne geçmesi, (Bu arada, Cem yeni reklam filminde ayı olmayacağını belirtmiş!), Kenan Işık'ın anchorman olması, Gelibolu Belgeseli, Naz Elmas'ın ayda kazandığı 64 milyar'ı az bulması, ayrıldığı sevgilisi Yaşar İpek'in Asuman Krause'ye kezzap tehdidi, Ebru Şallı'nın kocası Harun Tan'ın yüzünü gerdirip, yanaklarına yağ enjeksiyonu yaptırması derken atlamış olabileceğinizi düşündüğüm bir haberi gündeme getirmek istiyorum; 67 yaşını geçtiği için konservatuardan uzaklaştırılıp, emekli maaşı kesilen yılların sanatçısı Yıldız Kenter'in "Gerekirse botox yaptırırım, kafama bonus peruğu bile takarım" diye feryad etmesi! Evet, bu kadar saçma gündemin arasında yılların sanatçısının çektiği çileyi gündeme getirmek istiyorum bugün. Günaydın ilavesinde Şirin Sever yapmış röportajı. Bu röportajı herkes okumalı. Başta sanatçılar.. Türkiye'de yaşlanan sanatçının dramını ortaya koyan bir röportaj. Yazık bu ülke sanatçılarına, sanatına.. Belki birileri Yıldız Kenter'in feryadını duyar da, destek olur. Belki Ali Kırca Bey, atv Haber'de sulu magazin haberlerini bırakıp, Yıldız Kenter'i bu akşam canlı yayına konuk alıp olayı gündeme getirir. 67 yaşındaki Yıldız Kenter'i ekrana çıkartmak reyting getirir mi, getirmez mi bilemem ama Yıldız Kenter'e ve ondan sonra yaşlanacak sanatçılara çok şey kazandıracağı kesin. İşte o röportaj; Bize 'Yeter artık öl' diyorlar sanırım... Bankada 'Size para yok' dedikleri an öğrendim işten uzaklaştırıldığımı. Nazik olmayan, düşüncesiz bir tavır! Ama Türkiye'de genel bakış bu, 'Hâlâ çalışıyor musun, işe yarıyor musun' diyenler çok. 76 yaşında, hâlâ otuz yıl öncesindeki tempoda çalışan, sahnede tanrıçalaşan bir kadın var karşımda. Bütçe Kanunu'na eklenen "67 yaşını geçenler sözleşmeli de olsalar devlette çalışamazlar" hükmü gereği konservatuvardan uzaklaştırılan... Ancak mesleğine ve öğrencilerine saygısından, para alamasa da ders vermeye devam eden... İzleyici gelmese de bıkmadan, usanmadan oyun yöneten ve oynayan... 'Hâlâ dimdik ayaktayım' dercesine televizyon dizisinde boy gösteren bir kadın... 47 yıldır ders verdiği İstanbul Devlet Konservatuvarı'ndan ilişkisi kesilen Yıldız Kenter, "Bize 'yeter artık yaşadığınız' demek istiyorlar herhalde" fikrinde. Sadece ona mı söylüyorlar? Bağlı bulundukları üniversitelerden uzaklaştırılan isimler arasında kimler yok ki! Tiyatronun ünlü ismi Haldun Dormen, Türk Sanat Müziği duayeni Sadun Aksüt, Prof. Dr. Selahattin İçli, Erol Sayan, Alaeddin Yavaşça, Prof. Dr. Nevzat Atlığ gibi 20'yi aşkın değerli hoca da buna dahil. Bu hükmün değiştirilmesi için YÖK'ün yaptığı başvuru dışında girişimde bulunan kimse yok. Yıldız Kenter "Bunu değiştirmek için ben de çaba sarf edemem çünkü yapılan düşüncesizlik" diyor. Gerekçelerinde de çok haklı! Yıldız Kenter'le bu karar sonrası yaşadıklarını, yıllardır emek verdiği tiyatrosunu, acılarını, keyiflerini konuştuk... YAPTIKLARI DÜŞÜNCESİZLİK * "67 yaşını geçenler sözleşmeli olsa da bir devlet kurumunda çalışamazlar." Bu cümle size ne düşündürüyor? Bu kararı alan insanların bazı konularda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını düşündürüyor. Çünkü birikimi olan birtakım insanlar vardır. Bu insanların yaşları söz konusu edilmeksizin deneyimlerinden, bilgilerinden, hünerlerinden, neleri varsa işte, istifade edilmelidir. Oysa baktığımız zaman, Türkiye'nin bütçesini düzeltecekler diye 20 küsür hocanın işine yıl ortasında birden son veriliyor. Bütün programlar aksıyor, her şey yarım kalıyor. Sene sonuna kadar beklenebilir halbuki! Başka bir formül bulunabilir. 300 saat ders boş geçiyor. Böyle şeyler olacağını duyuyordum ama maaşımı almaya gittiğimde yaptıklarını öğrendim! Banka veznesinde 'Para yok size' dediler; kalakaldım! Böyle bir şeye meydan verilmemeliydi. * Görevlerine son verilen öğretim üyeleri olarak herhangi bir ilgiliyle konuşmaya çalıştınız mı? Hiç konuşmaya çalışmadım! Çünkü ben 76 yaşındayım, bana 'Yaşına bak da ondan sonra gel' diye laf ederlerse, bunun altından kolay kolay kalkamam. Beni tanımıyorlar, kimin ne kadar dinamiği, enerjisi var; kim ne kadar çalışıyor, bu konuda bir fikirleri yok. * Eminim Yıldız Kenter'in hâlâ neler yaptığını biliyorlardır. Belki de sessiz kalmamalıydınız... Bu iş için ben uğraşmam! Ben bir fikir kavgası sonucu istifa ettiğim zaman İhsan Doğramacı çok ısrar etti, dilekçe bile yazmadım, 'Yazamam' dedim. Sonra dilekçeyi kendisi yazdı falan... * Gurur meselesi mi yaptınız şimdi? Hayır gurur değil ama Türkiye'de genellikle 'Hâlâ çalışıyor mu, hâlâ işe yarıyor mu, oynuyor ha, yeter artık yahu, öl artık yahu' gibi bir tavır var. Ben buna hep tanık oldum. Şimdi ben aynı şeyi yaşıyorum. 'Yeter artık, çok yaşadı' durumu oluyor. Onun için uğraşmıyorum, uğraşmam da. * Bu yapılan da 'Yeter artık, öl' tavrı mı? Evet, aynen öyle... Halbuki cebimde kabak çekirdeklerim var daha. * Bunu vefasızlık olarak mı, kendini bilmezlik olarak mı görüyorsunuz? Ya da haksızlık? Hayır vefasızlık da haksızlık da değil. Ben 47 sene hocalık yaptım; düşüncesizlik olarak görüyorum. Bana değil, çocuklara haksızlık olarak görüyorum. Yalnız kendim için değil, bütün bu işlerine son verilen, çoğu gerçekten değerli, birikim sahibi hocaları düşündüğüm zaman, gene öğrenciler açısından bir haksızlık olarak görüyorum. Yoksa 'Bana haksızlık yapıldı, işime son verildi' falan değil. Durumda hoş olmayan, nazik olmayan bir tavır var. RESMEN PARASIZ KALDIM! * Küskün ya da kırgın mısınız? Hayır değilim. Beni en çok rahatsız eden, elime bir yazı gelmeden, bir şey bildirilmeden, maaşımı almaya gittiğim zaman, 'Size para yok' denmesi. Evet böyle duyumlar vardı, yapabilirler diye bekliyorduk, her şey olabilirdi. Bunlar bunu yapmaz diye bir güven duygum yok benim! Hiçbir şeye inanmaz hale geldim artık. Ama bu güven duygusunun pek çok insanda olmadığını da görüyorum. SSK hastanelerine baktığım zaman, hatta bırakın SSK hastanelerini, ben kendime baktığım zaman, ben tansiyon hastasıyım, tansiyon ilacı alıyorum, sonunda bana rapor verdiler ama bu raporu almak için çektiğim sıkıntıyı anlatamam. Ki bana gerek rektör, gerek fakültenin dekanı son derece ilgi ve kolaylık gösterdiler. Ben bu kadar sıkıntı çektikten sonra, vatandaşlar ne kadar sıkıntı çekiyorlardır düşünsenize. * Bankada 'size para yok' dedikleri zaman ne hissettiniz? Parasız kaldım! Parasız kalınca ne hissederseniz onu hissettim (kahkaha atıyor) * Ne kadar maaş alıyordunuz? 1 milyar 200. Arada bir de teşvik veriyorlardı. 1.5 milyara falan denk geliyordu. * Emekli aylığınız? 600 milyon. * İşinize aşıksınız biliyorum ama konservatuvarda ders vermek istemenizin bir nedeni de parasal sıkıntı mıydı? Birçokları 'Biz zaten para için yapmıyoruz' der. Hayır, ben sevdiğim bir işi para için yapıyorum! Ben her şeyi o kadar parasız yaptım ki, hiçbir şeyi parasız yapmama kararı aldım artık. Bonus reklamına haber yollayacağım, 'Takkenizi giyerim, kaç para vereceksiniz?' diye neredeyse... Tiyatroyu kurtarmak için. * Yazalım o zaman duysunlar... Duyurun. (kahkahalar atıyor) Geçen gün 'Televizyonda oynamaya karşı mısınız?' dediler. 'Hayır karşı değilim, televizyonun her kanalından akan 7-8 tane pisliğe karşıyım. Şu an ilan ediyorum, her tür kanalda her tür rol itinayla oynanır' dedim. Bunu herkes duymuş tabii. * Peki böyle bir karar; 67 yaş kararı insanın yaşlılığını hüzünlü geçirmesine mi neden oluyor? İnsan yaşının bilincindedir.