KABADAYI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 24-12-2007 12:23
Bir bayram daha geçti gitti. Şimdi sırada yılbaşı var.. Bayram rehavetinden sonra daha işe adapte olamadan yılbaşı havasına gireceğiz. Yine gezip, yiyip, içeceğiz.. Bayramda hiçbir yere gitmedim. Her yere söz verdim, "Nasıl olsa İstanbul'dayım, mutlaka gelirim" dedim ama gidemedim. Bir akşam İstanbul'un en iyi eğlence mekanı Cahide'ye gittim, bir akşam da İstanbul'un en iyi Çin restoranı Dragon'a gittim. Hepsi bu.. Ha bir de "Kabadayı" filmine giriverdim ama beğenmedim. Şener Şen olmasa Kabadayı-mabadayı falan çekilmez. Aslında filmin yarısında çıkacaktım ama illa bir kabadayılık olacak diye sonuna kadar izlemek istedim. Şener Şen sadece film biterken kabadayı oldu, sonra da film bitti. Bence filmin adı "Eski Kabadayı" olmalıymış.. Çünkü Şener Şen, silaha tövbe etmiş eski bir kabadayı canlandırıyor filmde. Kenan İmirzalıoğlu da zıpır bir mafya babasını canlandırıyor ama daha çok toy.. Yani o güçlü mafya babasına Kenan İmirzalıoğlu biraz hafif gelmiş. Bence o rolde Nejat İşler oynasa çok daha güzel olurmuş. Filmde kopukluk var. Yavuz Turgul çok fazla detaya girmiş. Sürekli tesbih detayı, el detayı, dövme detayı görüyoruz ama film o kadar hızlı ilerliyor ki, sanki sıkıştırılmış gibi duruyor. Ara detaylar öyle çabuk atlanıyor ki, bir anda tırlar patlıyor, işyerleri havaya uçuyor! Ve tabii ki Şener Şen'in diğer kabadayı arkadaşları tırsıyor! Ve racon bitiyor! Şener Şen tövbesini bozuyor, silahı kapıyor ve gidip Kenan İmirzalıoğlu'nu vuruyor. Tabii benim anlatmamla olmaz. Gidip izleyin, kendi kararınızı kendiniz verin. Sonuçta emek harcanmış bir film. Cahide her zamanki gibi süperdi bayramda.. Bu mekandan çok keyif alıyorum. Her akşam gitsem sıkılmıyorum. Çünkü sürekli değişen bir şov programı var mekanda. Mezeleri, yemekleri, servisi, barı vs. her şeyi güzel mekanın. Cahide'de içtiğim kokteylin haddi hesabı yok. Neymiş, İzzet Çapa City's Alışveriş Merkezi'nin içinde "It's a Joke" adlı bir cafe açacakmış, onun kokteylerini de ben deneyecekmişim. Çileklisinden, browni martinisine kadar hepsini denedim. Paris Hilton martini ile mafya martini de süperdi.. Dragon'a da söyleyecek kelime bulamıyorum.. İstanbul'un klasikleşmiş ender güzel mekanlarından biri. Kesinlikle tavsiye ederim. Gelelim bayram dedikodularına.. Bu bayramda en çok konuşulan konu assolistlerin müşteri kavgası oldu. Müşteri olmadığı için çoğunun konseri iptal edildi. Bazıları da birbirine girdi! Yok onun müşterisi yokmuş da programını iptal etsinmiş de, yok efendim o büyükmüş de, ne diye kendisine saldırıyormuş da falan filan.. Ne gereksiz tartışmalar, ne gereksiz kavgalar.. Kimse kendi işine bakmıyor, her zaman olduğu gibi ona buna laf atıyor. Bak Fatih Ürek öyle mi yapıyor? Bülent Ersoy'un kasığına batan broşu için ne güzel söylemiş; "o ketçap lekesidir, kan değil" demiş.. Gerçekten entresan değil mi şu broş batması! Daha önce hiç duymamıştım demek ki assolistlere broş da batıyormuş! Hem de Bülent Ersoy gibi birine! Şimdi bu broş batması da moda olur görürsünüz. Bülent Ersoy'a battı ya, diğerlerinde de broş batması yaşanır mutlaka.