MAGAZİN DÜNYASI! KENAN ERÇETİNGÖZ YAZDI

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 18-02-2002 11:57
Pazar Keyfi ve Televole’de Türkiye’nin, özellikle de sanat dünyasının ne olduğunu, nasıl olduğunu, çarpıklığı, rezilliği görmek mümkün. Önceleri spor-magazin programı olan, daha sonra kulüplerin futbolcularına koyduğu konuşma yasağı gereği spordan uzaklaşan Televole, bence Türkiye’nin durumunu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Magazin camiası içindeki pislikleri, iğrençlikleri, gerçekleri birebir ortaya koyduğu için Televole’ye teşekkür ediyorum. Bence Pazar Keyfi ve Televole, magazin dünyasının nabzını elinde tutan entresan programlar. Programın başarısının dışında programı yapan arkadaşımız Can Tanrıyar’I da sevgilisi Petek Dinçöz’e verdiği destekden dolayı kutluyorum. Can hem işini en iyi yapıyor, hem de hayat arkadaşını sonuna kadar destekliyor. Helal olsun.. Adam harcanmanın çok kolay olduğu medya dünyasında ben de dahil omak üzere, birçok kişi kıskanıldı. Komplolar, entrikalar, dedikodular yapıldı. En yakın çalışma arkadaşınız bile size sırt çevirdi! Patronların yanındaki üç kuruşluk heriflerin söylediği sözlere itibar edildi! Gazetelerin başındakiler, bazı yöneticiler, köşe yazarları hep başarılı magazincileri kıskandı. Sonuçta harcanan yılların emeği, insanlık ve başarı oldu. Ama başarılı olanlar yine yollarına devam ettiler. Şimdi bunları niye yazıyorum. En son bir Uğur Güneri örneği yaşandığı için. Bugün sevgili Savaş Kalafat’ın köşesine taşıdığı konu için. Birileri mutlaka ve mutlaka, çalışan, başaran magazincileri al aşağı etmek için elinden geleni yapıyor. Bunu yaparken de öyle sistamatik davranıyor, öyle planlar hazırlıyor ki, sonunda amacına mutlaka ulaşıyor. Sanat camiasını kullanıyor, patronun en iyi sanatçı dostunu kullanıyor, yalan dolan, entrika, komplo derken yaşanan bir anlık hatanın üzerine yılların emeği hiçe sayılıyor. Uğur Güneri hata yapmış olabilir. Ama yıllarını verdiği müessese onu böyle harcamamalıydı! İnsanların ikinci şansları olmalı. Uğur Güneri olayında konu yapılan hata değil bence, derinlerde yatan ilginç olaylar. Ama oralara girmeyelim. Savaş Kalafat’ın şimdi yuvasını yıkmak için uğraşanlar varmış. Evine açılan kimliği belirsiz kadın telefonları varmış. İşte yine bir oyun, düzen.. Savaş’ın başarısı, korkusuzluğu, cesareti, haberciliği birilerini yine rahatsız etti! Bu rahatsızlık, bu üçkağıtçılık, bu düzenbazlık içinde Can Tanrıyar bence çok önemli birşey yapıyor. Birilerine acayip mesajlar veriyor. Can, işini dört dörtlük yaptığı için, hayat arkadaşını da sonuna kadar koruyor, destekliyor. Helal olsun. Yıllar once yazılı basından ayrılan Can Tanrıyar, bir daha bu işe hiç dönmedi. Demek ki, o çok önceler görmüştü kirliliği! Bu öyle bir camia ki, affedersiniz ama arkanızı kimseye dönemezsiniz. En yakınınıza bile. Aynı ortamda çalıştığınız arkadaşınıza bile.. Patron baskısından, üç kuruşluk adamların dolduruşu sonrasında yaşananlardan başarısı engellenen, önü kesilen gazeteciler artık kendi kendinin patronu olmaya başladılar. Sevgili Ufuk Güldemir başlattı bu geleneği.. Ben devam ediyorum. Her başarılı gazeteciye de kendi kendinin patronu olmasını diliyorum.