GÜÇLÜ KADINLAR, ZAYIF ERKEKLER!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 02-02-2003 15:21
Aslında biliyor musunuz, erkekler çok zayıf yaratıklar.. Gerçekten zayıflar.. Bakmayın siz bazılarının (çoğunun) öyle maço ayaklarına, bağırıp çağırmasına, kükremesine, kadını ezmesine.. Aslında tüm erkeklerin içinde ligth bir taraf, çok duygusal bir taraf, zayıf bir taraf mutlaka var.. Ne kadar bağırırsa bağırsın, çağırsın, şeyini yırtsın aaa.. Mutlaka, doğru bir kadın, akıllı bir kadın karşısında çözülüverirler, tavadaki yağ gibi erirler! Neden bunları yazıyorum? Çünkü İlhan Mansız'ın Sezen Aksu konserindeki sevgilisi Nina'ya yaptığı evlenme teklifi geldi aklıma.. Ondan sonra da Ayşe Arman'ın konuyla ilgili yazısını okudum, şaştım kaldım. 'Birileri sanki bir yerlerimi cimcikliyor. Bütün memeleri (iki tane ama öyle yazmak istedim) sallamak istiyorum, dişi olmak, seksi olmak, popomu kıvırtmak ve cup diye sevdiğim adamın direkt üzerine atlamak...' Aynen böyle yazmış Ayşe Arman, Sezen Aksu konserini izlerken.. Şimdi böyle bir kadın karşısında hangi erkek zincir vuracak şaşarım, hangi erkek erimez sorarım.. Almanya'nın küçük bir kasabasında kuaför olan güzel kız Nina, hiç tanımadığı, ufak boylu Japon tipli İlhan Mansız'ın şöhretinden habersizdi. İlhan Mansız, kuaförde manikür yatırırken tanıdı Nina'yı ve çok beğendi. Şan, şöhret, para hiçbirşey umrunda değildi. O İlhan, uğruna ölebilecek yüzlerce genç kızın olduğu İlhan, kuaför kıza aşık olmuştu. Nina'yı Türkiye'ye davet ettiğinde eminim ki Nina nasıl bir yere gideceğini, davet ettiği erkeğin gücünü bile bilmiyordu. İstanbul'a gelince neye uğradığını şaşırdı kızcağız. Her yerde gazeteciler, ilgi-alaka, sevgi müthişti. Ama Nina mutsuzdu. Yanlızdı. Ortaköy'deki asker emeklisi Turgut Bey'in müdür olduğu Koru Sitesi de sıkmıştı Nina'yı.. Tek dostu köpeğiydi. Çünkü İlhan sürekli antrenmanda, kamptaydı. Sıkıldı ve gitti Nina, ülkesine, kuaför dükkanına, eski hayatına geri döndü. Rüyadan uyanmıştı. Ama işte o anda, her erkeğin içinde (Tabii ki imkanlar dahilinde) olan romantizm, duygusallık ön plana çıktı ve özel uçak gönderildi. Artık ipler Nina'nın, kadının eline geçmişti. Erkek, İlhan tavaya düşmüş, ocağın altı yanmıştı. Geri dönüş yoktu. Şİmdi sıra soslara, yemeğe lezzet katacak malzemeye gelmişti. İşte o, şöhreti Japonya'ya kadar uzanan İlhan, Sezen Aksu konserinde, binlerce seyircinin önünde sahneye çıktı ve Nina'sına evlenme teklif etti. Şimdi hangi kadın böyle birşey istemez? Ya da hangi kadın böyle bir evlenme teklifini haketmez? İlhan Mansız'ın da yaptığı iş değil hani.. Önce özel uçak, ardından Sezen Aksu konserinde evlenme teklifi.. Peki evlendikten sonra ne olacak? Ne yapacak? Bir gecce Paris'te akşam yemeği.. Tamam onu da anladık. Ya sonra? İşte bu işin sonrası yok.. Kadına ne kadar verirsen o kadar alır.. Sünger gibidirler.. (Tamam tamam kızmayın, genellemiyorum tabii ki).. Değiştiriyorum, bazı kadınlar sünger gibidirler.. Verdikçe isterler. Ama ne verirseniz verin.. Duygusallık, romantizm, gözyaşı, para, hayatınızı verin.. Daha çok isterler.. Almanya'nın küçük bir kasabasında kuaförlük yapan Nina, biranda büyülü bir masalın içine düştü.. Kavga etti, çekip gitti.. uçak gönderdiler.. sahnede evlenme teklif ettiler.. Aslında bunlar, tamam kamera yoktu, paparazzi yoktu ama duyulacaktı tabii ki.. İşte fotoğraf bile var. Bunlar gösteriş değil mi? Mutluluk evde, başbaşa yaşansa daha iyi değil mi? Bir ömür boyu.. Çok uzun bir zaman.. Erkek vereceklerini bir ömre yaymalı.. kadın da alacaklarını.. Son olarak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Herkes Çelik için tarikat üyesi, tarikatçı diyor ama bence bu ülkedeki sanat camiasının tek tarikat lideri Sezen Aksu'dur.. O başka birşeydir. O entresan bir kadındır. Onunla konuşupda, müziğini dinleyipde etkilenmeyecek, büyülenmeyecek kimse yoktur. Evine girdiniz mi, çıkamazsınız.. Tarikat da Çelik out, Sezen Aksu in.. Yaşasın Sezen.. Küsleri barıştıran, mutluluk dağıtan, iyiliklerin anası, kötülüklerin düşmanı, romantizmin baş mimarı, ey yüce Sezen.. İyi ki hayatımızda varsın.. Eleştiri Akmerkez Beymen.. Çoğu zaman keyifle alışveriş yapılan, çok modern ve profesyonel bir mağaza.. Güler yüz, ilgi, alaka mükemmel. Zaten olması gereken o.. Amma.. Geçenlerde ayakkabı reyonunda rengine karar veremediğim için iki ayakkabı ayırttım. Birkaç gün sonra gittiğimde ise ayırttığım ayakkabıların satıldığını söylediler! Satabilirler ama en azından telefonla 'Almayacaksanız, satabilir miyiz' diye sormaları lazımdı. Ki bence bu da yanlış.. Akmerkez Beymen'e yakıştıramadım.