TÜRK BASININ İÇLER ACISI HALİ!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 28-02-2001 08:05
[b]Teşekkürler Erdal Gökkaya[/b] Dünkü yazımda Milliyet'in Magazin Müdürü arkadaşım Erdal Gökkaya'ya seslenmiş, 'Şu kriz döneminde işten çıkarılan yüzlerce gazetecinin olduğu bir ortamda güzelliğe biraz destek ve emeğe de biraz saygı istiyorum.' demiştim. Gecce.com'da çıkan bir haberin imzasız kullanılmasıyla ilgili olarak... Sağolsun Erdal hemen aradı ve gerçekten kasıtlı birşey olmadığını, muhabir arkadaşlarının da sanatçılarla görüştüğünü, birkaç kişi daha lazım olunca gecce.com'dan alınmış olduğunu söyledi. Bir de ekledi; Tabi ki gecce.com'dan alındıysa imza olmalıydı, bir daha olmayacak... Sağol Erdal... Daha sonra haberi yapan muhabir arkadaş Aykut Aykanat da aradı. Evinde, izinliymiş. Kendilerinin de sanatçılarla görüştüğünü, sayfayı yapan arkadaşın birkaç tane daha sanatçı gerektiğini söyleyince gecce.com'dan aldığını söyledi. 'Sen de biliyorsun abi, gecce.com diye biz yazsak bile kullanılmaz' dedi. Ayrıca 'Siz de bizden almıyor musunuz?' diye sordu... Tabii alıyoruz sevgili Aykut Aykanat, almaz olur muyuz? Herkes birbirinden alıyor. Sevgili Rahmi Turan abimizle başlayan bu ekol, bugün bile aynen devam ediyor. Büyük gazeteler yabancı gazetelerden-dergilerden, diğerleri internetten, internettekiler gazetelerden alıyor... Böyle yuvarlanıp gidiyoruz işte.. Baksanıza basının durumuna? Baksanıza yıllarını mesleğine vermiş insanların haline? İşte Ahmet Vardar, tazminatsız çıkarıldı, hakkını alamıyor! Düşünün hakkını alamayan Ahmet Vardar! Hani o, Sabah Gazetesi adına herkesin kulağını çeken, insanların haklarını koruyan değerli insan. Şimdi o çalıştığı gazeteden çıkarıldı ve hakkını, yıllarını verdiği mesleğinin tazminatını alamıyor! Gazeteden çıkarılanlara, muhasebeye çağırılıp, 'Yıllık iznimi kullandım, bayram paramı aldım' diye zorla imza attırıyorlarmış. 'Yoksa tazminatlarınızı vermeyiz ha...' diye de tehdit ediyorlarmış... Büyük gazetelerden adam çıkarmalar devam ediyor. Koca koca yazar abilerimizin isimleri dolaşıyor çıkarılacakların arasında. Bunların konuşulması bile hoş değil.. Şimdi düşünün bir kere... Hangi gazetedeki arkadaş maaşını yarım alıyor, geç alıyor diye ya da çıkarılan arkadaşları için üzülüp işi bırakabiliyor? Hiçbiri! Neden? Çok basit çünkü gidebilecekleri bir yer yok da ondan. Aydın Doğan, Mehmet Emin Karamehmet ve Dinç Bilgin bu konuda ortak hareket ediyorlar. Bir gazeteden bir arkadaş çıkarsa bu üç büyük grupta iş bulma şansı yok! Geriye neresi kaldı? Durum böyle olunca koca koca gazeteciler, Türkiye'yi yönlendirenler, haksızın hakkını savunanlar çaresiz kaderlerini bekliyor, yapabilenler biraz daha kulis yapıyor, yalaka olmayanlar ise gururla çıkışını alıp sinirlenip gidiyor... Türk basınının görünmeyen bölümü böyledir işte. Madalyonun tersi! İceberg'in su altında kalan kısmı! Biz de kalkmış burada, benim haberim imzasız kullanılmış, sen benden aldın, ben senden aldım kavgası yapıyoruz. Bazen kendime çok kızıyorum, ne için, kiminle savaşıyorsun oğlum diyorum ama üç gün sonra savaşa devam ediyorum. Bu meret kanımıza işlemiş, farkında değiliz...