SENİ SEVİYORUM BABA

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 26-09-2006 19:27
İzmir'e gittiğimde morg'ta öylece yatıyordu babam... O, ben çocukken işten geldiğinde yeri-göğü inleten, dört erkek çocuk yetiştirmek için Devlet Demir Yolları'nda memur maaşıyla didinen dağ gibi babam cansız yatıyordu... Bizlere hayatı öğreten, zaman zaman döve döve öğreten, her söylediği söz altın olan, anamın 55 yıllık hayat arkadaşı olan 76 yaşındaki babam mermer bir masanın üzerinde yatıyordu.. Sanki ben gelince ayağa kalkacak ve benimle gelecek gibiydi.. Diğer ağabeylerim babamı kaldıramamışlardı. Onlar zaten hiçbir zaman becerememişlerdi.. Babam en çok beni sever, beni dinlerdi.. Beni görünce mutlaka kalkar ve benimle gelirdi.. Kimse babamı bir yere götürmeye ikna edemezken, daha iki hafta önce İzmir'e gidip babam ve annemi almış ve Çeşme Sheraton'a götürmüştüm.. Yolda ne kadar da mutluydu babacığım.. Hele Kral Dairesi'ne yerleştiğimiz zaman, "Oğlum burada çok oda var. Başka müşteri gelmeyecek değil mi? Bak o zaman ben anneni alır giderim ha.. " demişti.. Dalyan'daki Körfez Balıkçısı'na bayılırdı.. Alaçatı'daki kahvelerde oturmayı çok severdi.. Baklava ve börek hastasıydı.. Ne zaman buluşsak hep yasak koyardım ama son gittiğimizde "ye baba" dedim, "ne istersen ye".. Çok mutluydu Çeşme dönüşünde.. En son Cumartesi akşamı aradım ve hem annemin, hem de babamın Ramazan ayını kutladım.. Babamı sıkı sıkı oruç tutmaması konusunda ikna etmeye çalıştım.. "Aman ilaçlarını ihmal etme babacığım" dedim.. "Merak etme oğlum, hem ilaçları içerim, hem de baklavamı yerim" diye espri yapmıştı. O büyük adam, o bilge insan Pazar günü İzmir Morg'una gittiğimde öylece yatıyordu... "Hadi baba kalksana, ben geldim. Bak küçük oğlun.. Hadi kalk gidelim.." dedim.. Alnından öptüm, pamuk gibi sakallarını okşadım, "Hadi kalk baba.. Hadi sen beni dinlersin. Tamam söz baklava da alırız eve giderken, söz baba" dedim ama kalkmadı.. Bana gülüyordu.. Kimse duymuyordu ama "Çok yoruldum küçük oğlum.. Ayaklarım ağrıyor. Artık baklavaya da gerek yok, böreğe de.. Artık dinlenmek istiyorum.. Sizleri yetiştirdim, adam ettim.. Sizlerde çocuklarınızı yetiştirin, adam edin, sonra buluşuruz. Benden bu kadar." diyordu.. Hala gülüyordu.. Ben de ona güldüm.. Yine öptüm, tekrar öptüm.. Sonra sabunlarla yıkadım.. Yıllarca o beni yıkamamış mıydı? Hem de çocukken tüpün üstündeki kazanda ısınan sularla yıkadı.. Gerçi çoğu zaman su çok sıcak ve yanıyorduk ama babam dinlemiyordu. Taş gibi yeşil arap sabununu kafamıza vura vura yıkıyordu.. Ben de mis gibi yıkadım babamı.. Sonra üşümesin diye bembeyaz bir örtüye sarıp sarmaladım.. Sonra da ebedi istirahatgahına yerleştirdim.. Ramazan'ın ilk günü hakkın rahmetine kavuştuğu için cennete gider diye teselli etmeye çalıştı dostlarım.. İnşallah öyledir.. Ama öyle değilse Allah'tan tek isteğim var lütfen ona iyi davransınlar.. Canını yakmasınlar.. Ya da beni de yanına alsınlar.. Yıllarca o bizim yüzümüzden yandı, çalışmaktan hayatını yaşayamadı.. Şimdi de ben onun yerine yanarım.. Cehennemde yanarım, yeter ki Allah onu yanına alsın.. Yanından hiç ayırmasın.. Çünkü o dünyanın en iyi babası.. Canım babacığım, ne kadar da sana benzediğimi biliyorsun değil mi? Ağabeylerim hiç benim gibi değiller. Ben sana sevgimi fazla gösteremedim, her zaman yanında olamadım. Ama İstanbul'a gitmemi, adam olmamı sen istedin. Ben de gittim. Ve senin istediğin gibi da adam oldum babacığım.. Seni hep sevdim ama fazla söyleyemedim.. Ne bileyim, ben böyleyim. Beni sen böyle yetiştirdin. Fazla şımarık olma, hava atma, kadınlara fala yüz verme, hep çalış, çok çalış, kimseye muhtaç olma dedin.. Biliyorsun 10 yaşından beri matbaalarda çalıştım. Hem okudum, hem çalıştım.. Namık Kemal Lisesi'nde olaylar çıktığında canım nasıl da kapıya gelmiş ve beni alıp götürmüştün.. Polislere, "Ben onun babasıyım" deyişin hala kulaklarımda.. Hatırlıyor musun Mimar Sinan Üniversitesi'ni kazandığım günü.. Nasıl da gurur duymuştun benimle.. Ama "oğlum sana fazla harçlık gönderemeyeceğim, ne yapacaksın, nerelerde kalacaksın" demiştin. Sonra "baba ben gazeteci oldum" dediğimde de şaşırmış, "mimarlık yapmayacak mısın?" diye takılmıştın.. Hatırladın değil mi? Ah baba ah.. Bunları hayattayken çok konuşmuştuk ama yine seninle dertleşmek istedim, senden başka kiminle dertleşeceğim baba.. Beni senden başka kim anlar.. Bu hayat mücadelesini, sürekli çalışmak gerektiğini, hazıra dağ dayanmayacağını, borca girmeden ev sahibi olunmayacağını kim anlar baba.. Ah baba ah.. Bak bugün 3 gün geçti bile.. Zaman su gibi akıp geçiyor.. Hayat devam ediyor.. Değişen hiçbir şey yok baba.. Sen bizleri düşünme, rahatına bak.. Anam da çok iyi baba.. Onu hiç merak etme.. "Şimdi benimle kim uğraşacak, bana kim bağıracak?" deyip duruyor.. Seninle geçen 55 yılı anlatmaya başladı.. Sanki sen hep yanındaymış gibi anlatıyor.. Zaten öylesin, sen hep bizimlesin.. Seni seviyoruz baba.. Annem de seviyormuş.. Sana söylememi istedi.. Haberin olsun.. Küçük oğlun Kenan..