BEŞİKTAŞ İLE LONDRA!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 03-10-2003 09:37
Nasıl oldu, ne zaman oldu, niye oldu anlamadım ama sabahın köründe Londra uçağında buldum kendimi. Arkadaşlarım Chelsea-Beşiktaş maçına gidiyordu, ‘Hadi sen de gel’ dediler ve nasıl olduysa oldu, hiç aklımda yokken bir Fenerbahçeli olarak Londra’ya geldim. Daha odama çıkmadan hemen çalışma odasına gelerek internetin başına oturdum ve yazmaya başladım. Sabah 05.30’da kalkıp 08.20 İst.-Londra THY uçağına yetiştik. Uçak tıklım tıklımdı ve her zaman olduğu gibi klimalar arızalı olduğu için cehennem gibiydi. Uçakta Beşiktaşlı spor yazarlarıyla birlikte ve Milli Takim Teknik Direktorü Şenol Güneş vardı. Tabii spor yazarları beni görünce şaşırdı ve ‘sen maclara gelmezdin, ne oldu?’ dediler. Eskiden Fotospor’da çalıştığım için hepsiyle iyi bir dostluğumuz vardı. 3,5 saatlik yolculuk futbol muhabbetiyle keyifli geçti. Keyfimi kaçıran konu ise Posta gazetesinde Yazgülü Aldogan’ın yazdıklarıydı. Asistanım adını yanlış telaffuz etmis. Yazgülü Aldoğan da sinirlenmiş ve ‘bana bir daha guide muide yollama Kenan’ demiş. Bir kere onun adı guide muide değil Yazgülü abla, gecce night guide. Eski asistanimin okulu başladığı için iki günlük bir asistan ancak bu kadar iş yapabilmiş, ne yapalım. Sayende kız işinden de oldu! Haklısın, tamam ismini doğru telaffuz etmeli, en azından öğrenmeliydi ama yanlışlık yapmış. Sen de ablasi olarak ona anlatsaydın, ‘bak kızım, asistanlık böyle yapılmaz. Önce işine konsantre ol’ deseydin. Neyse Yazgülü ablacığım, Londra’dan dönünce seni arayacağım ve tanıdığın iyi yetişmiş bir asistan varsa rica edeceğim. Ama bu arada sunu da söylemeden edemeyeceğim. O guide muide dediğin gecce night guide bir emek var. İster yaz ister yazma ama lütfen incele ve bana telefonla da olsa fikirlerini söyle. Ne de olsa eski şefimsin ve ben seni her zaman dinlerim. Evet, Londra’dayım ama maçın sonucunu şimdiden yazmam imkansız. Ona yarın ki yazımda yer vereceğim, maca kimler geldi, neler oldu, hepsini yarın yazacağım. İsterseniz şimdi kaldığımız yerden, İstanbul kış sezonundan devam edelim. Kış sezonuyla birlikte İstanbul’da yeni yeni yerler açılmaya, eski yerlerde kendini yenilemeye başladı. Gecen aksam Zincirlikuyu’daki La Pergola’nın sezon açılışındaydık. Sevimli ve sempatik ve de çok başarılı olan Feza Fırat’ın halkla ilişkilerini yaptiğı La Pergola’nın açılışı muhteşemdi. Kimi ararsanız vardı, En son ben Levent Kırca-Oya Başar ve Mehmet-Canan Barlas çiftini gördüm. Tabii Gönül Yazar da oradaydı ve hafif alkollü olduğu için çok dertliydi. Yüz Yüze programının ne zaman baslayacağını sorup durdu. Anlatacağı çok şey varmıs. Ben de kendisine 15 Ekim gibi başlayacağını söyledim. Türkce müzikten elini ayağini cekip Kenan Doğulu ve Serdar Ortaclı Polo 13’u kapatan Necdet Göral, şimdi bütün ağırlığını restoran işine verdi. La Pergola’ya işletmeci olarak Yavuz Demir’in kardeşi Muzaffer Demir gelmiş. Daha önce Sıdıka Sabancı ile bir Mymoon macerası olmus Muzaffer Demir’in. Eşi Cipa Demir de yanındaydı. Cipa Hanım’ın Nişantaşı’nda modaevi varmış ve iyi bir çevresi bulunuyormuş. Böyle karı-koca destekli işlere bayılıyorum. Güzel bir işbirliği oluyor ve basarıya ulaşıyor. La Pergola bence iş merkezlerinin ortasında sessiz sakin yemek yenilebilecek bir mekan. Lezzeti ve fiyatı güzel ama servisine biraz daha dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çok şık bir bahçesi ve çok güzel bir barı mevcut, Aynı zamanda sushi yeme imkanınızda var. Ne yalan söyleyeyim o gecce ben ve misafirlerim sushi yedik. La Pergola’yı tavsiye ediyorum. Yeni açılan mekanlardan biri de Redroom. The Ritz Carlton Oteli’nin alt katında yer alan Redroom cok entresan bir mekan. Aslında gercek açılıs yarın akşam. Tabii ben de oradayım ama Nurdan Gür ve Neslihan Yagıcı’nın işletmeciliğini yaptığı mekanda, Bodrum Tantra’da hayran kaldığım Junior sov yapacak. Rezervasyonsuz kesinlikle girilemiyor. Değişik, ilginc ve biraz fazla bir yer Redroom. Yarın aksam oradayız. Ondan sonra ne olduğunu, nasıl olduğunu uzun uzun yazarız.