ÇEŞME'DE TRAFİK TERÖRÜ!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 08-07-2003 03:00
Çeşme, Bodrum'u sollamak değil bu kafayla 100 metre yanına bile yaklaşamaz! Çeşme'de değişen hiçbir şey yok! Aynı tas, aynı hamam.. Birinci sırada 'Trafik Polisi Terörü' var.. Yani, Çeşme'de 'Allah', trafik polisleri! Enteresan! Dağbaşını duman almış, trafik polisleri kafalarına göre çevirmelere dalmış! İşi o kadar ilerletmişler ki, çevirme sırasında çekirdek yiyorlar ve kabuğunu evrakları isterken sürücünün yüzüne tükürüyorlar! Yani bu kadar vurdum duymaz olmuşlar. Tarih 5 Temmuz Cumartesi gecce yarısı.. Saat 03.00 civarı.. Mevkii; Dalyan Kavşağı.. Sağ elinde telsiz olan polis memuru, sol eliyle sol cebinden ayçekirdeği alıyor, çıtırdatıyor, o sırada 'evraklarınız' diyor ve kabuğunu 'tüüü..' diye tükürüp isterse sağa çektiriyor, şöför bayansa sohbet ediyor, isterse de süründürüyor! Çeşme'nin en 'in' mekanı olan Le Bouquet'e karşı bir operasyon mu anlamadım gitti! Le Bouquet yoluna girince çevirme, çıkarken çevirme! Belli ki bir art niyet var! Çeşme bildim bileli böyle zaten. 'Trafik Polisi Terörü' her zaman mevcuttu. Aynen devam ediyor. Tamam, yeni yasalar, alkollu araç kullanma, hız limiti olayı okey ama böyle de insanı bezdiren, her köşe başında, küçücük Çeşme'de her yerde bir çevirme hoş olmuyor! Hele hele çekirdek kabuklarını sürücülerin suratına tüküren polisler hiç hoş durmuyor! O kadar çoklar ve o kadar çok çevirme var ki, birbirlerine hava atacağım diye burunlarından kıl aldırmıyorlar! Tabi, çekirdek de yerler, sürücülerin suratına da tükürürler! Altınyunus'ta karşılaştığım ve 'Çeşme Bodrum'la yarışmak istemiyor. Daha nezih, daha kaliteli bir sayfiye yeri olacak' diyen Çeşme Kaymakamı Sayın Mehmet Baygül'ün önce 'Trafik POlisi Terörü'nü çözmesi gerek. Ne İstanbul, ne de Bodrum'da (Türkiye'nin başka bir yerinde de olduğunu sanmıyorum) böyle bir uygulama fazlası, ukalılığı, pişkinliği yok. Sadece Çeşme'ye özgü bir uygulama herhalde! Ben de İzmirli'yim ve Çeşme'yi çok seviyorum. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan koylarını, dalgalı denizini, rüzgarını seviyorum. Bodrum gibi yozlaşmamış olmasını, kumrusunu seviyorum. Altınyunus'u, nezih kulüplerini seviyorum ama ukala trafik polislerini hiç sevmiyorum, Çeşme'ye yakıştıramıyorum. İzmir'e mi bağlılar, müdürleri kim, amirleri kim bilmiyorum ama haftaya Perşembe günü tekrar gittiğimde gerekirse yetkililerle görüşüp bu konuyu bir de yüz yüze konuşmak istiyorum. Çünkü Çeşme'deki trafik polislerinden, sohbet ettiğim herkes şikayetçiydi. Altınyunus'un terasında konuyu açtığımda Çeşme trafik polisleri ile ilgili herkes bir şey anlatmaya başladı, duyduklarıma inanamadım. Evet, sayın Çeşme Kaymakamı Mehmet Baygül'e katılıyorum. Çeşme, Bodrumlaşmasın. Bodrum başka bir şey. Çılgın bir aşk şehri. Ama Çeşme'yi de kendilerini "vali" sanan trafik polisine de teslim etmeyin. Yazıktır, günahtır.. Çevirme sırasında çekirdek yiyen ve kabuğunu da sürücünün gözünün içine baka baka suratına tüküren trafik polisi beyefendi canı isterse çeviriyor, isterse gönderiyor, isterse süründürüyor! YENİ YERLER Bu sezon Çeşme'de bir çok yeni yer açılmış. Granada Beach, Sole Mare, Joya Club, Luba Beach gibi.. İnanır mısınız, 3 gün kaldım ama hiçbirine gitmedim. Sadece bir gecce Le Bouquet'e gittim ve İstanbullu sevgili dostum Cüneyt Kurt'la sohbet ettim. Le Bouquet yine aynı.. Tıklım tıklımdı. Eski DJ olan Cüneyt Kurt geçti DJ kabininin başına, başladı Türkçe şarkılar çalmaya.. Vallahi en son gördüğümde iki kız çıktıkları masanın üzerinden yan masaya düştüler. Allah'tan bir sakatlık olmadı. Benim Çeşme programım belli; Evim gibi sıcak olan güler yüzlü personelin çalıştığı, çooookk eski dostum ve Yaşar Holding Turizm Grup Koodinatörlüğü yapan Sami Türkay'ın Altınyunus'unda konaklama. Dalyan'da Körfez Balıkçısı'nda nefis balık muhabbeti.. Gündüz ya Le Bouquet'e Beach veya Altınyunus'un dünyada eşi benzeri olmayan dalgalı kumsalında güneşlenme. İkinci gün Çiftlikköy'de Canbaba'da böcek yeme.. İşte böyle.. Bu sıcaklarda oradan oraya, oradan oraya gidilmiyor.. Yarın, Çeşme'yi çok daha detaylı yazmaya devam edeceğim. Petek Dinçöz-Can Tanrıyar, Mustafa Çağlar, Şefik Öztek, Hakan Ural, Doğuş'tan, Çeşme dedikodularından bahsedeceğim.