BODRUM'DA NELER OLUYOR (4)

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 27-06-2002 15:57
(Bodrum yazılarının daha önceki bölümleri için aşağıdaki arşivi kullanabilirsiniz) Dün, Brezilya’yı yenebiliriz demiştim ama olmadı. Olsun, buna da şükür.. Aslında bir mucize yaratabilir, golü önce atabilirdik. Neyse, şimdi o maç geride kaldı. Rüya bitti, dolar hızla yükseliyor, sayın başbakan hasta! Ne olacak belli değil! Milli maç heyecanı herşeyi unutturmuştu ama 1 Temmuz Pazartesi günü herkes kendine gelecek, unuttuğu krize geri dönecek.. Evet, bizde Bodrum’a geri dönelim ve Bodrum yazılarımızın sonunda Harbuor Beach, Havana, Küba ve Hemara’da yaşadıklarımızı yazalım. HARBUOR BEACH Geçtiğimiz Pazar günü çok güzel bir gün de Manastır otelden kalkıp, Torba’daki Harbuor Beach’a gittik. Hani geçen senelerde olaylı bir şekilde kapanan Cohiba’nın olduğu mekan.. Çapkın, playboy olarak bilinen Murat Cevahiroğlu almış işletmeyi. Adını Harbuor yapmış. Yani ‘liman’.. Mekanı baştan aşağı değiştirmiş, mekan bambaşka, çok güzel bir havaya bürünmüş. O magazin dergilerinde gördüğümüz playboy Murat Cevahiroğlu’da oradan oraya koşturuyor, garsonla garson oluyor, müşterilerle tek tek ilgileniyordu. Hayret ettim.. ‘Ya abi, ne işler bak. Eskiden ayda 10 milyar harcardım, şimdi paranın kıymetini çok daha iyi anlamaya başladım. Burası benim için çok iyi oldu. Şimdi sadece işimle ilgileniyorum, fazla dolaşmıyorum. Zaten kendi mekanım varken dolaşmam ters olur’ dedi.. Aferin.. Hayatın o kadar basit olmadığını, gezmekle, kızlarla koskoca bir hayatın geçmeyeceğini anlamış. Aferin.. Murat Cevahiroğlu böyle giderse Harbuor bence süper olur. Tabi Torba’da olur, Türkbükü’nde olur, bilemem ama Harbuor heryerde süper olur.. HAVANA BEACH Harbuor’dan çıkıp Havana Beach’e geçtik. Hava gayet güzel, hiç yağmur yağacak gibi değil. Havana, gecce ayrı, gündüz ayrı güzel.. Barbekü’den seçtiklerimizle yemeklerimizi yedik, sonra gittik çok rahat olan şezlonglara yattık. Denizde yüzdük, havuza girdik. Hava kapatmaya başladı. Hiç oralı olmadık. Yüzmeye devam ettik. Hatta romantik olsun diye yağmurun altında denize girdik.. Yağmur çok şiddetlendi, havuza girdik.. Şaka gibi.. Havuzdan çıkıp, orta bölümdeki bara sığınınca iki metre yanımdaki palmiyeye inanılmaz bir gürültü ile yıldırım düştü ve neye uğradığımızı anlamadık. O panik içinde, yanık kokuları, korku içinde başıma aldığım havluyla öyle bir kapıya koşmuşum ki, anlatamam.. Bulduğumuz bir taksiye kendimizi zor atıp, gök gürültüsü, şimşekler arasında kaçarcasına uzaklaştık oradan.. Hayatımda hiç bu kadar yakınıma yıldırım düşmemişti. Tıpkı uzay filmlerindeki lazer gibi birşeydi. Gürültüyle birlikte bir ışık kümesi koskoca ağacı ikiye böldü, yaktı, geçti. Aman Alalhım, korkunç birşey.. KÜBA Manastır’da dinlendikten sonra Bodrum’dan fazla uzaklaşmamak için bu kez Küba’yı seçtik. Bahçe kapalı. Yukarıda kapalı bölümde yemek yedik. Zafer Mutlu, Türker İnanoğlu ağabey ve misafirleriyle birlikte yemek yiyordu. Ben daha fazla yukarıda, sıcakta duramadım ve bahçeye indim. Hemen masalar yapıldı, arkamızdan herkes Küba’nın bahçesine indi. Yarım saat içinde de Küba’nın bar ve yemek bölümü ağzına kadar doldu. Küba, entresan bir yer. Yaz-kış açık.. Yaz-kış dolu.. Tabii aslında diğer mekanlar için ölçü değil.. Ortam güzel, lezzet güzel, servis güzel, gelenler güzel, kızlar güzel.. Daha ne olsun.. Küba işte.. Bodrum’a gidip te Küba’ya gitmeden olmuyor.. HEMERA Küba’dan, daha doğrusu Bodrum’da nereye giderseniz gidin, saat 02.00’den, 03.00’den sonra gidilebilecek tek yer olan Hemera’ya geçtik. Gümbet’teki eski şato havası yaratılan, suların üstünden asma kapıyla içeri geçilen Hemara’nın patronu İzmirli Tayfun Karınca.. Tayfun, karınca gibi çalışıp, didinip ortaya şahane bir club çıkartmış. Müzik, ışık tesisat işini de bildiği için, inanılamz bir mekan yaratmış. Bodrum’da gecce 04.00’te Hemera’ya gidin, yer bulamazsınız. Kim, nereye giderse gitsin, gecce buluşma noktası Hemera.. Çünkü Türkiye’nin en iyi Dj’leri sadece Hemara’da çalıyor. Onlar çalınca da Hemera tıklım tıklım oluyor.. Saat olmuş 04.30.. Gidelim artık yatalım. İki günde Bodrum’da gitmediğimiz mekan kalmadı.. Aslında kaldı da, vakit kalmadı.. Bizden bu kadar. İnşallah bir daha ki sefere yeni açılan Ahmet San’ın mekanına ve diğer mekanlara da uğrarız.. BİTTİ..