NE GECCE’YMİŞ, NE GÜZEL GECCE’YMİŞ..

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 06-08-2008 15:57
Ne gecce'ymiş.. Ne güzel bir gecce'ymiş.. Yapanların, düşünenlerin, akıl edenlerin, emek harcayanların ellerine, yüreklerine sağlık.. "gecce mekan oscarları" bugün tüm gazetelerde yayınlandı.. Görüp, takip edebildiklerim Hürriyet Kelebek, Sabah Günaydın, Posta, Milliyet Cafe... Belki başka göremediklerim de vardır.. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Kendi adıma değil, İstanbul adına, Türkiye'nin güzellikleri adına teşekkür ediyorum.. Ben bu saatten sonra meşhur olacak, yaptıklarımla övünüp egolarımı tatmin edecek biri değilim. Zaten 7 yıldır yapıyorum, yapmaya çalışıyorum. Her sene gecce bitince "bir daha yaparsam.." diye kendime kızıyorum ama yine yapıyorum.. Çünkü; Türkiye'de böyle güzelliklerin, böyle geccelerin, böyle organizasyonların kısıtlı imkanlarla da yapılabileceğini göstermek istiyorum. Çünkü; İstanbul'u çok seviyorum.. Çünkü İstanbul'da yaşıyor, onun ekmeğini yiyip, suyunu içiyorum. Onunla eğleniyor, onunla üzülüyorum. Yılda bir kere de olsa karşılığını vermek, diyetimi ödemek istiyorum.. Herkes bana, "bu gecceleri neden paralı yapmıyorsun?" derken, ben de her sene "evet bu sene paralı yapacağım" diye kendimi avuturken, gecce'ler olup bitiyor.. Ardında güzellikler, mutluluklar, başarılar bırakarak.. Bugüne kadar kim düşünmüş İstanbul mekanlarını ödüllendirmeyi? Bugüne kadar kim düşünmüş, mesleği devralan gençlere babalarının elinden sahnede ödül vermeyi? Bugüne kadar kim düşünmüş, 58 adet yabancı manken kız bulup ellerinde ödüllerle sahneye çıkartmayı? Dünyanın neresinde görülmüş sektör ödüllerinde sanatçıların sahneye çıkıp ödül verdiğini.. Burada isim önemli değil.. Kenan olmuş, Ahmet olmuş, Mehmet olmuş.. Ne fark eder? Amaç, İstanbul'un ödüllendirilmesi.. Amaç, İstanbul'a yatırım yapanların, doğru hizmet yapanların ön plana çıkartılması ve teşvik edilmesi. Amaç, İstanbul çıtasının biraz daha yükseltilmesi.. Amaç, İstanbul'un hak ettiği yere gelmesi.. Benim heykelimi dikecek değiller ya.. Belki öldükten sonra bir sokağa adımı verirler.. Belki de unutup giderler.. Ama, emin olun ki bu ülkede Kenan Erçetingöz gibi bir çok insan var.. Ama gören yok, elinden tutan, imkan veren yok.. Mimar Sinan Üniversitesi, Endüstri Tasarımı Bölümü'nde okurken de elimizden tutan yoktu, tam tersine projelerimize "sıfır" verip çalanlar vardı! Ama biz yılmadık.. Belki dünya çapında iyi bir tasarımcı olamadık ama yaşadığımız yere hizmet eden bir gazeteci olduk. Gerçekleri aydınlattık, İstanbul gecce yaşamını güzelleştirmeye çalıştık. Tabii yılmayacağız, tabii çalışmaya devam edeceğiz. Bakmayın siz benim, "seneye yaparsam..." dediğime.. Daha şimdiden seneye nerede yapmam gerektiğini araştırmaya başladım bile.. Önümüzdeki sene öyle bir yerde yapacağım ki, ceketsiz hiçbir kimse gelemeyecek. Ayrıca şu konuyu da açıklığa kavuşturmam lazım.. Davetiyeye kibar bir şekilde "geccenin şıklığı için ceketinizi lütfen giyin" dememize rağmen ceketsiz gelen ve kapıda kalan bir çok misafirimiz oldu. Birçok gazeteci ve kameraman arkadaşımız oldu. Çoğu bana kızdı, küstü.. Bazı, burnu kaf dağında olan ama üstlerindeki Tanrı'yı göremeyen köşe yazarlarımız zahmet edip gelmedi! Olsun.. İyi ki gelmediler.. Gelselerdi bu başarı karşısında herhalde kendilerini boğazın serin sularına atarlardı! Oturdukları koltuklardan ahkam kesenler, başarıların karşısında iyice küçülürler.. Toplum önüne çıkmaya korkarlar. Başarıları alkışlamak yerine sürekli zarar vermeye çalışırlar... Ama her zaman zararı kendileri görürler.. Yazmayan yazmasın.. Ama eminim ki, geccenin güzelliğini gazetelerde, gecce.com'da, televizyonlarda gördükçe, katılanlardan duydukça çatlıyorlardır. Onlar çatlamaya devam ettikçe, bizler de bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.. Herşey, daha modern ve kaliteli bir İstanbul için.. Yaşasın internet magazinciliği.. Yaşasın gecce.com Geccemize gelen herkese çok teşekkür ederim..