FETİH 1453 OLMUŞ MU, OLMAMIŞ MI?

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 20-02-2012 11:48
17 milyon TL harcanmış.. Savaş sahneleri müthişmiş.. Çekimler harikaymış, falan da filan.. Nerdeyse, böyle bir filmimiz olduğu için 10 deve kesmediğimiz kaldı! Millet, Avatar gibi bir film çekmiş, biz hala “çakma” savaş sahneleriyle, dandik alevlerle bayram ediyoruz! İlk defa Hollywood tarzı filmimiz olmuş-muş! Olmamış işte.. Tipik Türk filmi olduğu belli. Senaryoda bütünlük yok, konular kopuk, görkem yok, bağlantılar zayıf.. Nedir bu yağcılık? Hep bu kafadan dolayı kaybetmedik mi? “Aman ya, emek harcanmış, karalamayalım” mantığı! İstanbul böyle fethedildiyse yazıklar olsun Fatih Sultan Mehmet'e! Allah rızası için bir kılıç sallasaydı, Büyük İskender gibi askerleriyle en önde savaşsaydı. Trübünde maç izler gibi yeniçerilerin pisi pisine ölmesini izlemeseydi filmdeki Fatih Sultan Mehmet! İlk Hollywood tarzı film diye övüneceğinize, Fatih Sultan Mehmet'i pısırık, çekingen, kararsız biri yapacağınıza aslanlar gibi en önde çarpışan biri yapsaydınız.. En azından Ulubatlı’nın sancağı dikmesinden sonra bir zahmet kılıcıyla kaleye koşuverseydi! Truva filmindeki görkem nerede? Onların şehri istilasını ve görkemini izleyin, bir de bizim İstanbul'un fethine bakın.. Arada dünya fark var. Hiç ama hiç etki yok. İyi ki Ulubatlı Hasan, yani İbrahim Çelikkol varmış da sancağı dikme sahnesi işi bir nebze kurtarmış yani. Çelikkol çok iyi oynamış. Bu filme göre İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet değil, Ulubatlı Hasan fethetmiş. Yeniçeriler arasındaki başkaldırışı o engelliyor, Macar top ustası Urban’ın öldürülmesini o engelliyor, (şahin top olmasa surlar yıkılmayacak), en önde o savaşıyor, sancağı o dikiyor. Fatih Sultan Mehmet uzaktan seyrediyor! Ama dün Tuba Ekinci'nin açıklamasını okuyunca ona da şaştım. İbrahim Çelikkol ile şövalye Justiniani’yi oynayan Cengiz Coşkun (İkisi de Tuba Ekinci'nin sevgilisiydi). Tuba Ekinci, "benim aşkımdan dolayı hırslanarak dövüştüler. Zaten Faruk Aksoy arkadaşım, onları filme ben soktum" dedi.. İşe bak! Nereden nereye? Ulubatlı Hasan ile şovalye Justiniani’nin o kadar uzun dövüş sahnesine ne gerek var? Bağıra çağıra 15 dk dövüşüyorlar! Hemde karanlık dehlizlerde, hiçbir şey anlaşılmıyor! Truva’da Prens Hector ile Aşil’in dövüşünü hiç mi izlemediniz? Kısa, öz ve akılda kalıcı. Bak aklımızdan çıkmamış hala.. İbrahim Çelikol ile Dilek Serbest’in saçma sapan aşkına ne demeli? Gereksiz.. Bu aşk sahnelerine ayrılan zamanı, gemilerin karadan götürülmesine ayırsalardı çok daha doğru olurdu. Fetihin en önemli olayı olan gemilerin karadan Haliç’e taşınması 3 dk, aşk sahneleri ise 25 dakika! Filmde sürekli Hürrem Sultan bir yerlerden çıkacakmış gibi bir hisse kapılıyorsunuz.. Muhteşem Yüzyıl damarlarımıza işlemiş yani.. Filmin en güzel tarafı, kostümleri.. Muhteşem Yüzyıl'dan çok daha iyi.. Harika.. Filmin bir tek kostümlerini sevdim. Tabii, Ak Parti propogandası diyenler de çoğunlukta. Hz. Muhammed'le başlayan filmde, savaş duaları ve tüm askerlerle kılınan namaz sahnesi çok etkileyici.. Şehit askerlerin yan yana toprağa verilişi ve Fatih Sultan Mehmet Han'ın bu definleri üzüntüyle izleyişi göz dolduruyor. Ama sonuç olarak, bence İstanbul bu filmle henüz fethedilemedi! Baska bir babayiğit yapımcı çıkıp İstanbul'u çok daha görkemli ve hakkını vererek fethedebilir.. Tüm dünya da İstanbul gibi bir şehrin Türkler tarafından nasıl fethedildiğini görebilir.