THE RİTZ'DE MARGAUX

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 11-11-2002 14:42
Dünya şehri İstanbul aşmış artık.. Yemek ve eğlence konusunda bence New York’la başabaş, belki de bir adım önde bile olabilir.. Hem çeşit, hem kalite, hem lezzet, hem de tarih bakımından.. Boğaz manzarası, geleneksel tadlar, otantik ortam ve Türk misafirperverliği.. Türk yaratıcılığı, Türk ustalarının lezzeti.. Hepsi birarada olunca ortaya güzel bir tablo çıkıyor.. Geçen gün bir mekan sahibi arkadaşım, ‘artık paralı müşteri kalmadı. Çünkü paralı müşteriler kendilerine restoran açtı’ dedi, gülerek.. Gerçekten İstanbul’da her geçen gün yepyeni bir restoran açılıyor.. Hem de inanılmaz bir yatırımla, inanılmaz bir dekorasyon ve ambiansla.. Margaux, bu yenilerden biri.. Ama en yenisi, en kalitelesi.. The Ritz-Carlton otelin girişinde hemen.. İnanının bana, gitmeden, yaşamadan, yemeden anlayamazsınız.. Bir kere çok kaliteli bir dekorasyon ve çok kaliteli bir hizmet anlayışı var Margaux’ta.. Yılların işletmecisi Burak Akkök sahibi.. Uzun ceketi, tepeden topuz İlhan Mansız saçlarıyla kapıda karşılıyor misafirlerini.. Halkla İlişkiler’de Işıl Sarraf var.. Sağ taraf lounge-bar, sol taraf ise restoran.. Restoranın tam ortasında bir piyano ve üstünde gül yapraklarıyla Moet&Chandon şampanyaları.. Açık mutfak.. Hepsi birbirinden kibar garsonların kıyafetleri Ferruh Karakaşlı, ayakkabalar Puma.. Tuvaletler Philipe Stark imzalı.. Jack Daniels’çıların ellerinden kaçırdığı ve kaçırdıkları için şimdi kafalarını duvarlara vurdukları, genç ve başarılı işadamı Burak Türeci, bu kez tüm barı Cutty Sark’la donatmış.. Ana sponsor Burak Türeci ve Türkiye’de yıldızı yükselen Cutty Sark viskisi ve Moet&Chandon şampanyaları.. İsimleri tek tek saymayacağım ama gittiğim gecce inanılmaz bir kalite vardı Margaux’ta.. Sadece Hande Ataizi ile ayrıldığı söylenen sevgilisi Tarkan Sualp kumrular gibi gecce boyunca diz dize oturdular.. Serdar Bilgili, kapşonlu kazağı ile gelip iki erkek arkadaşıyla oturdu.. Serdar Bilgili Margaux’a gelmeye başlamışsa, ‘tamam’ dır.. Çünkü Bilgili, İstanbul gecce yaşamının en çok gezen insanlarından biridir ve en iyi, en kaliteli neresi varsa oralara gider.. 29 favori mekanlarından biridir mesela.. Ama bence Margaux, 29’u on kez sallar.. Siz de gidince bana hak vereceksiniz.. Gelelim lezzete.. Yemekte inanılmaz bir mönü vardı.. İftarımızı açtığımız için sahur niyetine 22.30 civarı yemeğe oturduk.. Ben Avakadolu-karidesli risotto istedim. Eşim kaz ciğerli bonfile aldı. Misafirlerim ise t-bone steak ve ızgara deniz mahsülleri (somon, levrek, jumbo karides) aldılar.. Yemeklerin yanından kalın dilimler halinde kesilmiş mısır ve haşlanmış sebze buketleri ile tava mantarlar vardı.. Mükemmeldi.. Çırağan’ın eski aşçıcı chef Murat Bostancı ve Ritz’in eski aşçısı Serkan Yelkenbasan’ı kutluyorum.. Gerçekten lezzetler nefisti.. Tatlılara dayanamadım.. Ramazan da perhizi bozdum ve ben çilekli fırın helva aldım.. Harikaydı.. Yemekten sonra tekrar lounge-bar’a geçtik.. Çok güzel müzik vardı. Rahatsız etmeyen ama dinleten ve tempo tutturan müzik.. Baktım DJ, Zeynep Aslan.. Hep beraber barda ayakta, Zeynep Aslan’ın başında durduk ve tempo tutmaya, sallanmaya başladık.. Çok keyifli bir gecceydi.. Dışarıda davulcular var mıydı bilmiyorum ama sahur vakti gelmişti.. Dikkat ettim de o gecce, oruç tutan birçok insan iftarını açtıktan sonra, eğlencesine devam ediyor, sahur niyetine geç vakit yemek yiyor.. Yemeği, ambiansı, kalitesi, servisi, dekorasyonu, fiyatıyla (papermoon’dan yüzde 20 ucuz) süperdi Margaux.. Yapanları, açanları, çalışanları kutluyorum..