Önce insan ol, sonra "Ünlü" olursun!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 15-10-2014 13:39
"Kenan Erçetingöz telefonla arıyor törenin yapılmasına saatler kala, bir aksilik çıkmasın diye... -“Katılıyorsun değil mi?..” diyor... -“Evet...” diyorum “Katılıyorum...” Farkındayım ki, Türkiye’nin Letonya’yla kader maçının olduğu gecce, “Ya söz veren konuklar katılmazlarsa gecceye?..” diye ikircikleniyor Kenan... Oysa ben, öncesinden söz verdiğim, dostlarımın emek vererek hazırladıkları bir organizasyona son anda katılmamazlık ederek, onları zor durumda bırakamam... Sözünü bile etmiyorum...'' * * * Böyle yazmış Reha Muhtar.. Bu iki yüzlü, maskeli "Ünlüler Alemi"nde çok önemli bir konuya değinmiş. Aylarca, günlerce uğraşıyorsun, en iyisini yapmak için gecce - gündüz çalışıyorsun.. Gezi olayı, ekonomik kriz, Ramazan, Kobani derken sürekli bir kaos içindeki ülkemizin istihdam açısından en önemli sektörünün durmaması için elinden geleni yapıyorsun ama.. "Geleceğim tabii" diyen "Ünlü", haber bile vermeden gelmiyor.. Ne ayıp! Önce insan ol, sonra "Ünlü" olursun.. Tabii gelmeyebilirsin.. İşin çıkar, hasta olursun, falan filan.. Ama emeğe saygı duy, önceden haber ver.. Bitince ara bir tebrik et.. Balkonda yakalanınca, "Gözünün yağını yiyeyim abi, nolur yayınlama" demesini bildiğin kadar, Reha Muhtar'ın dediği gibi, kadir ve değer bilmenin ve vermenin almaktan daha büyük bir mutluluk sağladığını gör.. Burada balkona takılmayın.. O bir örnek.. Zamanında tek odalı evinde ısınmak için ünlü bir türkücünün katalitik soba getirip evinde kaldığı "Ünlü" bile var! Bir de, şöhret olmak için ölmemiş babasının sahte mezarının başında ağlayıp haber olanı da var! Öyle çok "Maskeli ünlü" var ki.. Hepsini tek tek kitabımda yazmaya başladım.. Bakalım kitap çıkınca nereye kaçacaklar? Sanat Camiası denilen bu ortamda her şeyin bir faturası vardır. Bu da Sezen Aksu'nun sözü.. Dost olmak zorunda değilsin.. Zaten istesen de bir Erkan Petekkaya olamazsın.. Geccenin bitişinde sabaha karşı 03.00'te çalışan emekçilerle birlikte oturup sahnenin sökülmesine yardım etti, çalışanları motive etti. Onca yorgunluğa rağmen, sabaha kadar oturup emekçilerle birlikte sahnenin sökülmesini bekledi.. Can Tanrıyar keza öyle.. Rakip internet sitesi olmasına rağmen, geccenin bitiminde, heyecanla geccenin görkemini haber olarak Uçankuş'a yazdırmaya devam etti. Ertuğrul Özkök, 39 derece ateşle geldi. Söz verdiği için gündüz vitamin iğne takviyesi yaptırmış. Neden geldi biliyor musunuz? Kendisi sahnede açıkladı; "Bu gecce 39 derece ateşle buraya geldim. Buraya neden geldim biliyor musun? Bir tek şey için geldim. Türkiye'de insanların yaşama zevkinin karartılmaya çalışıldığı bir dönemde sizler insanları yaşamaya davet ettiğiniz, ısrarla yaşattığınız için geldim. Sırf bunun için geldim." İşte bu.. İşin kolayına kaçar, "Ortam müsait değil" der, iptal ederdim tabii ki.. Ama etmedim.. Sibel Can sürpriz yaptı.. sabah 05.00 uçağıyla Miami'ye gidecek olmasına rağmen geldi.. Kadim dostum Orhan Baba, ilk gelenlerdendi.. Özcan Deniz, Kartal'daki dizi setinden yetişti.. Söylemeden geçemeyeceğim ama Sedat Peker bile eşiyle geldi.. "Bile" diyorum çünkü, ben bugüne kadar hiçbir davete gittiğini görmedim, duymadım. Dostluk, onur ve gurur için, dostlarınla olmak için, dostlarını desteklemek için geldi.. Ferhat Göçer, Güneri Cıvaoğlu, Sinan Akçıl, Yüksel Aytuğ, Nazan Şoray, Göksel, Ayşe Özyılmazel, Ömür Gedik, Ece Erken, Tuğba Özerk, Zara, Erdal Acar, Korcan Karar, Saba Tümer, Sacit Aslan, Işıl&Rüştü Reçber, Ozan Doğulu, Süleyman Orakçıoğlu, Mehmet Aslan, Tümer Metin, Cenk Eren, Emine Ün, Polat Yağcı, Banu Zorlu, Feryal Gülman, Şenay Düdek, Oya Aydoğan, Yılmaz Morgül.. ..Ve gelen tüm dostlarıma teşekkür ediyorum.. İyi ki varsınız..