ÇİFTLİK SAÇMALIĞI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 17-10-2004 23:25
Cumartesi gündüz Nişantaşı, ana-baba günü gibiydi. Farklıydı, çok kalabalıktı.. Abdi İpekçi Meydanı bayram yeri gibiydi.. Trafik felaketti.. Kitlenmişti. Kornalar, kalabalık insan grupları, karmaşa ve kargaşa vardı. Başım ağrıdı.. Neden o bölge trafiğe kapatılmaz bir türlü anlamıyorum. (Bugün Şişli Belediye Başkanı sayın Mustafa Sarıgül'le randevum var. Soracağım).. Nişantası Brasseri'de bir randevum vardı. Aniden gelişti ve o mekan seçilmişti. Nişantaşı Brasseri dediğim yer, Beymen Brasseri yani.. Aman Allah'ım o ne kalabalık öyle! Yer bulmak için önceden adam göndermek lazım! O derece kalabalık. Allah'tan iki kişilik yer boşaldı ve oturma imkanı bulduk. İçerisi ayrı, dışarısı ayrı kalabalıktı. Çok "in" bir mekan Nişantaşı Bressari.. Ulus 29'un sahibi Metin Fadıllıoğlu'nun mekanı. Cumartesi günkü curcunayı görmeniz lazımdı. Brasseri, Reina'nın Nişantaşı şubaesi gibiydi. Sokaklar ise podyum gibi. Şık ve seksi bayanlar, entresan erkekler aşağı-yukarı dolanıp duruyorlardı. Mini etekli, diz üstü çizmeli, sarışın sosyetik bayanlar mı ararsanız, annesinin elinden tuttuğu göbeği açık, dudakları kıpkırmızı görücüye çıkmış kızlar mı? Kimi ararsanız vardı Nişantaşı'nda.. Oturduğum 3 saat içinde kaç kişiye selam verdiğimi hatırlamıyorum. O kadar çok tanıdık insan vardı ki, anlatamam.. Sohbetimiz Erol Kaynar'la başladı, Pamir Demirtaş, Esin Maraşlıoğlu, Alinur Velidedeoğlu ile devam etti. Ergin Tanca, Çiğdem Kayalı, sevgilisi ve ikizi, Mustafa Toner, Yıldırım Aktuna ve daha bir çok kişi vardı Brasseri'de.. Brasseri'nin hemen üstünde açılan Grissini de aynı şekilde kalabalıktı, hemen karşı tafaftaki Mavi'de.. Ama Mavi biraz daha yaşlılar içinmiş. O gün Nişantaşı, insanları ve mekanlarıyla seyredilmeğe değerdi.. Çok güzel bir hava vardı. Alış- veriş yorgunu insanlar, dışarıdaki bir masada oturup bir kahve içmek için yarışıyorlardı. Aslında çok hoşuma gitti o insan manzaraları.. Ve bundan sonra haftada bir-iki kez Nişantaşı'na takılmaya karar verdim. Nişantaşı Bressari'yi Çiğdem Saraçoğlu yönetiyor. Uzun zamandır yemekler konusunda şikayet duyuyordum, hemen o konuyu sordum ve Çiğdem Saraçoğlu, "Fransız mutfağı Türk insanın damak tadına uymadı, değiştirdik" dedi ve bir mönü verdi. Yeni mönü çok güzel.. Gündüz ayrı, akşam ayrı bir mönü var Bressari'de.. Haftaiçi daha sakin bir akşam da yemekte buluşmak üzere randevulaştık. Çiğdem Kayalı ve masası çok kalabalıktı. Gelen onların masasına oturdu. Bir ara Mustafa Denizli'nin de Brasseri'ye geleceğini duydum ve içimden "inşallah gelmez" dedim.. Tatsızlık olmasın. Zaten, Denizli de gelmedi.. Bir Nişantaşı günü böyle geçti. Çiftlik saçmalığı! Şimdi gelelim yeni çiftlik üyelerine! "Ünlüler Çiftliği" iyice saçmaladı. İlkine seçilen ünlüler bir derece iyiydi ama bu yeni çiftliğin misafirleri ne öyle? Güllü ile Banu Alkan.. Ceylan ile İsmet Özhan.. Toprak Sergen ile Ferhat Güzel.. Ne alakası var değil mi? Amaç, alakasız tipler ise bu kez tam saçmalanmış. Piyasada ne kadar işsiz güçsüz, kasedi satmayan, eski popüleritesini yitirmiş kişi varsa hepsi çiftlikte toplanmış. Banu Aklan bütün gün, hamakta yatıyor, diğerleri çalışıyor! Kameramanlar bile çekim açısını böyle ayarlamışlar. Önde Banu Alkan ve hamak, arka fonda çöpleri toplayan Ceylan ve Güllü.. Hele hele Ferhat Güzel'in Hilal Cebeci'yi samanlığa atma sohbetine ne demeli? "Hani gençler saklanıyor ya samanlıkta, anlasana canım Hilal".. Şaşkına dönen Cebeci ise "Ferhatttt.. Beni buradan izliyorlardır bak. Çıkınca haline karışmam" dedi.. Ferhat sonra "şaka yaptım canımmm" diye işi toparlamaya çalıştı. İlk çiftliğin gülü Seren Serengil'di.. Bunun ise Banu Alkan.. İnşallah Banu Alkan elenmezde çiftlikteki halini görüp görüp güleriz. Haftalar geçip de insanlar elenmeye başlayınca, sayı ve erzak azalacağı için Banu Alkan çok zorlanacak. O zamanda ortaya komik görüntüler çıkacak!