REKLAM MANYAKLARI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 17-05-2005 10:46
19 Mayıs tatil planını yaptınız mı? Vallahi ben yaptım. Çarşamba günü kaçıyorum.. Bodrum'a gidiyorum.. Hem İber Otel, hem de Fuga'da açılış daveti var.. "Ya bundadır, ya bunda, helvacının damadında" dedik ve İber yerine, Fuga'yı tercih ettik. İber'ciler, özellikle İber'in Halkla İlişkilercisi Ayşe Azizoğlu bozuldu ama ne yapalım Fuga'nın konsepti ve programı çok daha keyifli geldi.. Fuga'da, 3 gece, 4 gün boyunca sürecek dev organizasyonda misafirleri birbirinden hoş süprizler bekliyor. DJ'lerin katılacağı happy hourların yanı sıra 20 Mayıs da Serdar Ortaç, 21 Mayıs ta Kenan Doğulu konseriyle sınırsız eğlence var! Şimdi böyle bir durum sözkonusuyken, yaşlı sosyete ve yaşlı gazetecilerin katılacağı İber'de ne işimiz olabilir! 19 Mayıs'ta sezonu açacak olan Bodrum dedikodularını önümüzdeki hafta sizlere aktaracağım.. Gelelim şimdi günün konusuna; Vallahi, 25 yıllık meslek hayatımda, yatak odasının tuvaletinden bile arayıp, "adamı camın önüne getireceğim, perdeyi açacağım, bir muhabir gönderip fotoğrafını çektirin" diyeninden tutun da, tuvalet camına sıkışıp kalanına kadar bir çok reklam manyağı gördüm ama böylesini hiç görmemiştim. İnci Doğan diye anılan şarkıcı hanımefendinin "reklam manyaklığı"ndan bahsediyorum. Birkaç gün ortadan kaybolan, sonra da yüzündeki ve bacağındaki yara izleriyle ortaya çıkıp, "kaçırıldım, işkence gördüm" diyen şarkıcı İnci Doğan'ın her şeyi reklam için kendisinin yaptığı anlaşılmış. Yuh be, yuh artık! Gencecik, güzelim kadın, yüzünde sigara söndürmüş, her tarafını jiletle kesmiş, morartmış, sözde arkadaşları bulup hastaneye kaldırmış. Neymiş, reklamı olacak, adı duyulacak ve assolist olup sahnelere çıkacak. Onu sahneye çıkaran gazinocu (enayi), "işte o kadını saheneme çıkardım" diyecek, o gazinoya giden müşteri (enayi), "işte o kadına gittim" diyecek, İnci Doğan da "işte amacıma ulaştım" diyecek. Gazetecilerde İnci Doğan'ın peşinde koşup, fotoğraf almak için birbirini yiyecek! Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir kafadır ki, insan kendi kendine zarar verebilir, anlamak mümkün değil. Zaten hiçbir zaman da anlamayacağım. Meslekte 50 yılım geçse de bu tür "reklam manyakları" her zaman olacak. Bakalım sırada hangi senaryo ve kim var? * * * Şu televizyonlardaki "Bir numaralı şişe" reklamını anlayan varsa biri bana da anlatsın. Coca cola, inanılmaz bir kampanya ile "bir numaralı şişe" diye bir şey tutturdu, gidiyor. Matrix'in final sahnesindeki buluşma odasında oturan beyaz takım elbiseli adamından çalınmış olan senaryo gereği, adamın biri bir şeyler anlatıyor. Yok efendim, hayatın içindeymiş, yok efendim bunu seyrettiğimize göre o görevi kabul etmişmisiz, falan-filan.. Sen ne diyorsun be kardeşim, mesajın ne? Onu söylesene. Şişenin altına bakmak için, illa bitirmek mi lazım. Ya da bir numaralı şişeyi bulunca ne olacak? Ben bu büyük firmalara şaşıyorum. Bu tip alakasız kampanyalarla inanılmaz paralar harcıyorlar ama inanılmaz.. İşte avea-Tarkan, 5 milyon dolarlık bütçe.. Beş milyon dolar.. İşte coca cola, kimbilir kaç milyon dolarlık bütçe.. Ne avea-Tarkan, ne de bu bir numaralı şişe kampanyası bu paralar etmez. Ve de müşteriye hiçbir şey vermez. Bu kampanyadan sonra sokaklarda bir numaralı şişe arayan kimseyi gördünüz mü? Ya da ne oldu, ne oluyor, gençler ne yapıyor? Akın akın, bir numaralı şişe peşindeler mi? Eğer böyle bir şey varsa, bunları editorail olarak gösterip kampanyayı desteklesenize.. Yazık bu alakasız reklam paralarına, çok yazık..