YASEMİN KOZANOĞLU'NUN DRAMI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 14-01-2003 11:02
Daha 25 yaşında.. Ama yaşadıkları bir ömre bedel! Her anne-babanın yüreğini cız ettirecek, üzecek, sinirlendirecek, deliye döndürecek cinsten bir yaşam tarzı.. Yaşı henüz 25.. Aslında hepimizin kızı olabilirdi.. Senin, benim, hepimizin böyle bir kızı olabilirdi. Hatta Derya Danacı'nın da.. O zaman siz ne yapardınız? O ne yapardı? Aslında sosyetenin en güzel kızlarından birisi.. Yurtdışında eğitim almış, iyi ve kültürlü bir anne (Ahu Tuğbay) ve babanın (Ahmet Kozanoğlu) kızı.. Mankenlik, fotomodellik ve oyunculuk mesleğini icra etmiş gencecik bir kız.. Ama yalnız, yapayalnız bir kız.. Sorunlu dünyasında, oradan oraya savrulup durmuş.. Bu savrulmalar sırasında kafasını taşlara vurduğu halde akıllanmamış, tam tersine hırslanmış, her savrulmadan, her kafasını vurmadan sonra pişman olmuş ama yine de toparlanamayıp, kendini aynı kirli sulara bırakmış bir kız: Yasemin Kozanoğlu.. Üzülüyorum, gerçekten üzülüyorum.. Böyle güzel bir kızın, bu durumlara düşmesine üzülüyorum.. Anne ve babasına sinirleniyorum. Aklım ermiyor.. 'Nasıl olur, neden olur?' diyorum.. Sonra da 'Ne olmalı, nasıl olmalı?' diye devam ediyorum.. Daha önce Etiler'deki bir barda yerlerde sürüklenerek, tekme tokat dövülmüştü.. Ardından yine aynı şekilde kameralar önünde sevgilisi tarafından dayak atılmasına şahit olmuştuk.. O zamanda çok konuşmuş, çok tartışmıştık. Anne-babasına seslenmiş ama dinletememiştik! Baba, birkaç günlüğüne çiftliğe kapattığını açıklamıştı, o kadar. Ya sonra?. Sonra ne oldu? Kız yine bir gece kameraların önünde, oynadığı dizideki arkadaşlarıyla eğlenirken, sevgilisi tarafından basıldı ve tatsız görüntüler yaşandı! Nasıl İbrahim Tatlıses, Derya Tuna'nın vurulma sahnelerine bakamıyor, Tuna'nın, 'Ay, ay, ay!. Bırakmayın beni' feryadları karşısında yüreği kabarıyor, boğazı düğümleniyorsa, bir babanın veya annenin de kızının dayak görüntülerine ve en son Karafaki'deki 'basma' olayında yaşanan çaresizliğine, kurtulmak için 'Söz, söz veriyorum, tamam, şimdi gider misin? Söz veriyorum' dediği görüntülere bakacağını sanmıyorum. Ya da hiç sinirlenmeyeceğini.. Ya da bir baba olarak hiçbir şey yapmayacağını.. Yazıktır, günahtır.. Tamam.. Yasemin annesiyle yaşıyor. Eminim ki anne Ahu Tuğbay, 'Her şeyi denedim ama dinletemedim' diyordur. Baba ise, 'Ben daha ne yapayım.. Yolu açık olsun. Koskoca kız' diyebilir. Peki ama bu kızı böyle çaresiz mi bırakmak, yoksa sahip çıkmak mı lazım? Tamam, hata yaptı.. Tamam, yaptığı hatayı bir daha yaptı.. Belki yine yapacak ama böyle mi kalmalı? Yapayalnız mı bırakılmalı? Korunma altına alınmamalı mı? Anne sıcaklığına, baba şefkatine muhtaç mı bırakılmalı? Zaten, ayrılarak zamanında bırakmışsınız, hala ne diye bu duyguları, başka erkeklerde aramasına ve bu yaşta yıpranmasına müsaade ediyorsunuz? 'Hürrem Sultan' adlı dizinin tanıtım yemeğinde, sevgilisi Derya Danacı'nın ani baskını karşısında şoke olan Yasemin Kozanoğlu'nun düştüğü durumu düşünebiliyor musunuz? Ne yapacağını şaşırmış, korkmuş, ürkmüş, pişman bir kızın durumunu hayal edebiliyor musunuz? Loş ışıklı, gürültülü ortamda sevgilisinin kulağına söyledikleri karşısında 'Söz veriyorum, tamam söz veriyorum' cümlelerinin anlamını kavrayabiliyor musunuz? O ortamdan, daha önce 'sevgilim' dediği adamdan kurtulmak, daha fazla rezil olmamak için çaresizce verdiği sözler.. Alkolün etkisiyle, daha da kötü şeylerin etkisiyle düşülen tatsız durumlar, acı hayatlar.. Parçalanmış aileler, savrulan çocuklar, dağılan yaşamlar bunlar.. Dışarıdan imrenilen, 'Televole' deyip geçiştirilen, özendirici olduğu varsayılan ama bence 'tez konusu' olabilecek, örnek alınacak, ders çıkarılacak hayatlar bunlar.. 'Televole' deyip geçmeyin, gülmeyin.. Magazine, yaşananlara bir de bu gözle bakın.. Başkalarının, şan, şöhret, paranın esiri olanların hayatlarına imrendiğiniz gibi, Yasemin Kozanoğlu gibilerinin hayatlarından da ders çıkarmasını, çocuklarınıza anlatmasını bilin..