AJDA-OKAN VE ENRICO…

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 14-12-2006 13:28
Sevgili Sezen Aksu için yazdığım yazının beraatle sonuçlanıp hakaret içermediğinin anlaşılmasından sonra, bu kezde Ceyla Şahnavaz'ın hakkımda yapmış olduğu "hakaret davası", savcılık tarafından takipsizlikle sonuçlandı. Savcılık, Uçankuş'ta yaptığım yorumların hakaret içermediğini, Ceyla Şahnavaz'ın magazin dergilerine kapak olması ve röportaj vermesi sebebiyle özel hayatını kamuoyuna kendisinin açtığına ve bu sebeple yaptığım yorumların özel hayatı ihlal olmadığına karar verdi. Yani, adalet huzurunda da doğru yolda ilerliyoruz sevgili gecce.com okurları. Yazdığımız yazılar, yaptığımız yorumlar atıp-tutma, haybeden sallama şeyler değil.. Deneyim ve tecrübelerin ürünü.. Asla ve asla kimseye hakaret etmek, küçük düşürmek gibi bir niyetim yok. Amma.. Kim olursa olsun, toplum önünde yaşananlar ve çıkarılan mesajlar çok önemlidir. Ve bu babamın oğlu da olsa aynen eleştiririm. Tabii bunlar benim görüşlerimdir. Her zaman, kendi deneyimlerinden aldığım tecrübeyi magazin camiasındaki yaşanan çirkinliklerle yoğurup, yorumluyorum.. Binlerce hayranları da olsa, çok seviliyorda olsalar, bu onlara ahlaksızca yaşamayı, topluma, gençlere, ailelere kötü örnek olmayı gerektirmez.. Bu durumlarda devreye girip, hem toplumu, aynı zamanda da bunları yapan sanatçıları uyarmış oluyorum aslında.. Kendilerine çeki-düzen vermeyi, sanatçı duruşuyla toplum önüne çıkmayı hatırlatıyor veya öğretiyorum.. En azından kimsenin söylemeye cesaret edemediği konuları, çekinmeden, gururla söyleyebiliyorum.. Ve de söylediklerimle, yazdıklarımı da mahkemelerde uygun görüyor.. Beraat veya takipsizlik veriyor.. Biz doğru bildiğimiz yolda, doğruları söylemeye ve yazmaya devam edeceğiz. Kimsenin hiç şüphesi olmasın.. Evet gelelim haftanın olayına; Bu haftanın en ilginç olayı Ajda Pekkan ile Enrico Macias'ın düetiydi. 30 yıl önce Paris'teki Olympia'da gerçekleşen düetten sonra aşk yaşadıkları iddiasından sonra tekrar bir araya gelmeleri çok entresan bir olaydı. O akşam Lütfü Kırdar'ın 10. yılı kutlanıyordu ve salon tıklım tıklım doluydu.. Her şey dört dörtlük hazırlanmış, organizasyon mükemmeldi. Sosyete dünyasından kimi ararsanız, yaşlısı-genci herkes oradaydı. Hem de gittikleri yerde masa beğenmeyen en ünlü sosyetikler, Lütfü Kırdar'da en arkalarda sandalye bulabilmek için koşturuyordu.. İşte o gecce ilk önce Ajda Pekkan çıktı sahneye.. Kıpkırmızı jartiyerli kıyafteiyle sahnedeydi.. Yıllara meydan okuyordu. Müthişti. Ardından herkes Enrico Macias'ı bekledi. O da çıktı ve birlikte düet okudular. Daha sonra ise Enrico'nun doğumgünü kutlaması için Loft'a geçtiler ama Ajda Pekkan ertesi gün yine konseri olduğu için evine gitti. Enrico'nun yanında Semiramis Pekkan kaldı. Hatta gazeteciler Semiramis'le Ajda'yı karıştırdılar. Neyse gelelim şimdi işin ilginç tarafına.. Enrico Macias'la sahneye çıkmasını istemeyen işadamı Okan Tapan, gecce sabaha karşı Ajda Pekkan'ın birlikte yaşadıkları Polenezköy'deki evine geldi. Alkollü olduğu gözlenen Okan Tapan ile Ajda Pekkan arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın sebebi de Okan Tapan'ın Enrico Macias'ı kıskanmasıydı. "Paris'e çağırsa gider misin?", "Neden onunla sahneye çıktın?" gibi sözlerle Ajda Pekkan'ı deliye çeviren Okan Tapan, Pekkan'ın "ben sanatçıyım. Herkesle düet yapabilir, dünyanın öbür ucu da olsa gidebilirim" demesinden sonra evden çekip gitti. Sinirle evden ayrılan Okan Tapan, daha sonra şöförünü gönderip eşyalarını aldırdı.. Ve Okan Tapan-Ajda Pekkan aşkı, Enrico Macias gereksiz kıskançlığı yüzünden bitti.