İŞİNİ SEVMEK!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 29-08-2003 03:00
Bu akşam Kız Kulesi'nde muhteşem bir konser var. İstanbul'un Fethinin 550. yılı ve Zafer Haftası etkinlikleri çerçevesinde sanat severler ilk kez Kız Kulesi'nde buluşacak. Hamoğlu Şirketler Topluluğu ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü işbirliğinde gerçekleştirilecek olan konserde, şef Michel Tabachnik yönetiminde, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Solistleri Orkestra ve Korosu sahne alacak. Kız Kulesi'nin genç ve başarılı genel müdürü Burçin Gül, tüm hazırlıkları tamamlamış durumda. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de katılacağı geccede, halkın da seyretmesi ve dinlemesi için Salacak'ta trübünler oluşturuldu. Bir mani çıkmazsa bu gecce biz de Kız Kulesi'ne gidip, bu muhteşem gecceye katılacağız. * * * Nefret ediyorum DigiTürk'ten.. Nefret ediyorum TEM otoyolundan, sıkışık trafikten, işi tam anlamıyla yapmayan karayolları yöneticilerinden, trafik polislerinden... Çarşamba geccesi hem Galatasaray'ın maçı var, hem de Süreyya Ayhan koşacak. Ama gazeteden kopamadım. İşler o kadar yoğun ki, biraz da geç kalıp trafiğin rahatlamasını bekledim. Ama ne çare! TEM kitlenmiş! Neden, nasıl, niye, kim kitlemiş belli değil. Trafik polisleri çaresiz. Arıza şeridini kullanan münasebetsizlere bile kayıtsızlar! O derece, curcuna var TEM'de.. Eve geldim, saat 20.15.. Üstümü çıkarırken bir yandan da DigiTürk'ten Show TV'yi açmaya çalışıyorum ama 'aradığınız kanal, aldığınız paketi kapsamamaktadır' gibi alakasız bir yazı çıktı karşıma. Diğer kanallarda aynı. Sinirden deliye dönmüş vaziyette, maçı kaçıracağım paniğiyle sarılıyorum telefona. 'Bekleme süresi 3 dakikadan fazladır' sesi ve her türlü tanıtım seslerini dinledikten sonra karşıma görevli çıkıyor. 'Pardon efendim, önceki arkadaş yapmamış efendim' palavralarıyla işimi halletmeye çalışıyor ve 10 dakika sonra yayın geri geliyor. Bir Fenerbahçeli olarak Galatasary'ı tebrik ediyorum ve sabırla Fenerbahçemiz'inde eskisi gibi avrupa kupalarında top koşturacağı günü bekliyorum. Ardından Süreyya Ayhan'ı tebrik ediyorum. O ne kendine güven öyle, o ne başarıyı hazmetmişlik öyle.. Gerçekten gurur duydum, ayakta alkışladım Süreyya'yı. Ama TRT spikerine sinirlendim. Kız, 1500 metre koşmuş, terlemiş ama bizim ki soracak ya, umrunda değil üşütmesi! Süreyya Ayhan dayanamadı ve 'Biraz daha ayakta tutarsan, ikinci koşuya çıkmayacağım herhalde' dedi. Koş Süreyya koş, gönlümüz seninle.. Antranörünle aşkını unuttuk bile! İşte başarı bu.. Süreyya, başarısıyla gündem yaratan, ağızları birkarış açık bırakan, günlerce tartışılan skandalı unutturdu. Başarısız olsaydı, koşamasaydı ögrürdüm o zaman yazılanları, çizilenleri! Kendine güven bu işte. Helal olsun, koşsun, bizi hep gururlandırsın. * * * 'Alo buyrun' - Hanımefendi Boğaziçi sinemaları mı? 'Evet, ne istemiştiniz?' Gelişen diyolağa bakar mısınız? Sanki sinema telefonlarına bakan birinden bilet yerine başka bir şey isteyeceğim. 'Ne istemiştiniz? - Hanımefendi, alo buyrun diye açacağınıza, Boğaziçi sinemaları diye açsanız olmaz mı? 'Tamam beyfendi, ne istediniz? - Şey pardon iki kilo domates, bir kilo soğan ve bir şişe cola isteyecektim de! Bu nasıl bir zihniyettir, bu nasıl mantıktır, bu nasıl işini sevmektir. Ondan sonra da Türkiye'de işsizlik var diyorlar, iş bulamıyoruz diye ağlıyorlar. Sizinde başınıza gelmez mi? Bir restoranı ararsanız, 'Alooo, buyrun' demezler mi? Kardeşim 'Alo buyrun' diyeceğiniz, mekanının adını söylesen olmaz mı? İşini sevmiyorsan neden çalışıyorsun, neden kendini kandırıyorsun? Bir gün patron bunu öğrenince 'seni aptal herif' diye kapının önüne koymaz mı? Sen de ondan sonra, 'haklısınız efendim, bir daha olmaz efendim' diye ağlamaz mısın? Ah, ahh.. Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri eğitimsizlik, hazımsızlık, kendini beğenmek! Başladığı işi kendine yedirememek! İşe başlarken, 'herşeyi yaparım ağbi' dedikten bir ay sonra, 'Ben neymişim be ağbi' havalarına girmek. Ondan sonra da kös kös oturmak. Türkiye'de sorun bitmez. Türkiye'de eğitim sistemi düzelmedikten sonra bu sorunların hiçbiri bitmez. Eğitim sistemi nasıl düzelecek bilemiyorum! Bakıyorum da çocuklarımız, arkadaşları, eş-dostun çocuğu karnesinde zayıf olmasına rağmen 'takdir' alıyor, şaşıyorum. Genç, İletişim Fakültesi mezunu ama hayatla ilgili hiçbir tecrübesi yok. Nasıl yetiştirmişler, nasıl yetişmişler inanılacak gibi değil. Ya biz çalışma delisiyiz ya da onlar gerçekten hiçbir şey bilmiyorlar. O zaman gençlere yardımcı olacağız, hayatı öğreteceğiz.