SURVİVOR SIRITIYOR!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 23-03-2005 12:16
1989 yılında, Mimar Sinan Üniversitesi, Endüstri Tasarımı Bölümü'nde okurken, "köpük taşırmayan cezve!" tasarımı yapmamız istendiğinde sesimi yükselttiğim için okuldan kovulmuştum. Daha sonra okulumu bir yıl dondurup İzmir'e döndüm ve tekrar İstanbul'a gelerek tasarımcı olmaya karar verdim. Bu kez de imkansızlıklardan dolayı, önü volvoya, arkası BMW'ye benzeyen Anadol arabanın tasarımına şahit oldum. Ardından tasarladığım çevreyolu imdat telefonlarının beğenilmeyip (!) tasarım şirketlerine satıldığını anladım. Bu sadece benimle ilgili değil, çok iyi tasarımcı arkadaşlarımında başına geldi. İsyan ettim, yine kovuldum. Af çıktı, yine girdim. Çatal-bıçak tasarımı sordular. Ama hep Türk örf ve adetlerine, gelenek ve göreneklerine uygun maddesini unutmadılar. Tabii böyle olunca ortaya tasarım değil, süsleme sanatı çıktı. Ben yine hocalarımla tartıştım ve yine kovuldum. Muhteşem uzay istasyonları, yerleşim biçimleri çizen arkadaşlarımın çoğu nedense hep sıfır aldı ve başarısız oldu! Köpük taşırmayan cezve tasarlayacağım diye abudik-kubidik tasarımlar yapan arkadaşlar ise mezun oldu! Ben de gazeteci oldum. Aslında çok iyi bir tasarımcı olabilirdim. Çok seviyordum ama soğudum, soğutuldum. Benim gibi bir çok genç soğutuldu. O yüzden ülkemizde tasarımcı yok. Bu kafayla da olmaz zaten. Bizim ülkemizde ne var. Taklitçilik, hırsızlık var. Amerika'da, Avrupa'da tutan bir programı aynen kopye et ve yayınla. Türk olarak hiç tasarlama, düşünme, yaratıcı olma. Bizden kimse bir şey almasın. Hep biz alalım, tembel kalalım. Aslında bu uzun ve günlerce tartışılacak konuyu Survivor'a getirmek istiyorum. Kanal D'de dün akşam başladı. Türkçesi "Büyük Macera" olan yarışma, aynen yukarıda anlattığım mantıkla yapılmış ve tabii ki sırıtmış. Orijinaline uymak için ite-kaka duygusallık, aşk, atışma, kavga serpiştirilmiş. Tabii sırıtıyor. Çekimler güzel, iyi para harcanmış. Helikopterler, inanılmaz bir doğa, muhteşem manzara. Tamam da, içi yapmacık. Elin oğlunda böyle olmuyor ki.. Harbiden doğayla mücadele ediyorlar, birbirlerini yiyorlar. Çünkü yarışıyorlar. Bizimkiler ise tatile gidiyor. "Elenirsem, tatil yaptım" oluyor. Papermoon'dan çıkmayan Şerif Yardımcı'nın kızı Selin Yardımcı, Karayip'lerde Survivor'da olsa ne olur olmasa ne olur? Türkiye gerçeklerinin üstüne zorla Amerikan yapımlarını oturtmaya çalışmasak. Çırak'ta kestane sattırılıp maskara edilen gençler, Survivor'da sahte ateş dansları vs.. Komik oluyor bence. Çırak ne oldu? Reyting yapmadı: Yapmaz tabi. Çünkü, Türkiye gerçekleriyle örtüşmüyor. 15 milyar maaş alacağım diye yarışmaya girip kestane satan genç, yarışmadan elenince rezil oluyor. O gencin psikolojisini düşünen yok. Gerçekten doğayla mücadeleye değil, tatile giden yarışmacı gençlerle, sözde "Büyük Macera" yapan yarışmalarda olmuyor. Bakalım, bir dünya para veren patronlar ve televizyon müdürleri bu gerçekleri ne zaman görecek? Yurt dışına para vereceklerine, okullarda okuyan binlerce yetenekli gençlere yatırım yapmaya ne zaman başlayacaklar? Tasarım Üniversitesi'nde, Türk gelenek ve göreneklerine göre köpük taşırmayan cezve tasarlattırılacağına, televizyonlara program tasarlattırılırsa çok daha iyi olur. Bugün televizyon programı tasarlattırılır, yarın ise uzay istasyonu, hava taksi, ağlayan robot.. En azından doğru bir yerden başlanmış olur.