RESTORANDA BLOWJOB!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 31-01-2009 17:00
(Az sonra okuyacağınız yazı tamamen gerçektir ve 29 Ocak akşamı Londra'da, dünyanın en önemli restoranlarından birinde benim de dahil olduğum grupta önemli gazetecilerin önünde yaşanmıştır.) * * * Size Londra'dan öyle bir hikaye anlatacağım ki, şaşırıp kalacaksınız! Duyduklarınıza inanamayacaksınız, çünkü biz gördüklerimize inanamadık! Tarih; 29 Ocak Perşembe.. Yer Londra'nın en önemli restoranı.. Dünya çapında bir restoran.. Pahalı dekorasyonu ve Uzakdoğu mutfağıyla gerçekten dünyanın önemli restoranlarından biri oldu. Dekorasyondaki bölmeler ve "sadece yemeğe odaklan" mantığıyla karanlık ışıklandırma bu mekanda yaşananlar karşısında bizi şok etti! Bizi diyorum, çünkü grup halinde gördüklerimize inanamadık! Grubumuzda ben, Sabah Gazetesi'nden Ahmet Örs, Vatan Gazetesi'nden Teoman Hünal, Mimar-Gurme Ali Esad Göksel, Hürriyet Gazetesi'nden Figen Batur, Günaydın ilavesinden Bülent Cankurt, Kelebek ilavesinden Kubilay Keskin, BPR firmasının sahibi Banu Birkan, Olmeca firmasından Selçuk Tümay ve Serpil Kılıçlı vardı. Tabii ki, Chivas Regal viskilerinin Londra temsilcileri, pazarlama sorumluluları ve asistanları da bulunuyordu. Kalabalık bir gruptuk ve bize ayrılan loca gibi bir bölümde oturuyorduk. Olayı ilk fark eden Sabah Gazetesi'nden Bülent Cankurt oldu. Hemen yan masamızda oturan ve her halinden Arap olduğu belli olan bir adam ve yanında her halinden Rus olduğu belli olan iki sarışın kadın vardı. Henüz yemekleri gelmemişti ama masada bir şişe rose şampanya duruyor ve hep beraber şampanya içiyorlardı. "Eee, ne var bunda?" diyebilirsiniz. Tabii ki, bunda bir sorun yok ama bir süre sonra şahit olduklarımız karşısında gerçekten şok olduk. Çünkü Arap adam sarışın kadınlardan birine "blow job" yaptırıyordu! Evet, yanlış duymadınız, adam tıklım tıklım dolu olan restoranda kadına "blow job" yaptırıyordu. Ben önce kadının küpesini yere düşürdüğünü ve onu aradığını sandım. Çünkü düşündüğüm şeyin böyle bir yerde yapılması mümkün değildi, olamazdı. Zaten mekandan ve ortamdan dolayı beynim böyle bir olayı kabul etmedi önce! Ama sonra.. Londra'daki dünyanın en önemli restoranlarından birinde saat 21.00 sıralarında emme basma tulumba gibi "blow job" olayı karşısında Bülent Cankurt'un gözleri açılmış ve bağırıyordu; Ahmet ağbi görüyor musun? Grubumuzun en yaşlısı ve en tecrübelisi Ahmet Örs, kafasını çevirmesi ve "blow job" olayını görmesiyle birlikte neye uğradığını şaşırdı. "Hadi ya" diyerek zaten zararlı olan ördek dilimlerini tabağına geri bıraktı.. Ardından Figen Batur, elini ağzına götürdü, ben ayağa kalkıp baktım, Kubilay fotoğraf makinasına hamle yaptı, Ali Esad Göksel "bende bakacağım" diyerek oturduğu yerden kalkmaya çalıştı, Teoman Hünal da içtiği Japon birası eşliğinde "bunu yazsan sana kimse inanmaz" diyordu şaşkın vaziyette. Şimdi bunu birileri anlatsa ya da Bülent Cankurt böyle bir olayı yazsa ben dahil kimse inanmazdık. Ama ben dahil ve yukarıda isimlerini saydığım tüm insanlar bu olaya şahit oldu. Bülent Cankurt olayı yazacağını söyledi. Yazıp yazmayacağını bilmiyorum ama ben böyle bir olayı bugüne kadar ne gördüm, ne de yaşadım. Bunca yıldır magazincilik yapıyorum, girmediğim ortam, gitmediğim ülke kalmadı ama böylesine pişkinliği, böylesine iğrençliği ilk defa görüyordum. İşin ilginç yanı, Arap beyefendi "blow job" yaptırırken, Uzakdoğulu zavallı garson kız da şampanya servisine devam ediyordu! Bizim tepkimiz karşısında o bölüme gelen müdür, sadece Arap beyefendiye eliyle işaret ederek, "yeter yani, yapmayın artık" der gibi bir hareket yaptı. Arap adam, sadece toparlanmakla yetindi. Yanındaki sarışın kadın küloduna kadar açılmış olan eteğini düzeltti, dağılmış saçlarını topladı. Ve şampanya içmeye devam etti. Ali Esad Göksel, hemen şefi çağırtarak bu dünyanın en ünlü restoranın Türk müdürünü masaya davet edip ve olayı ona şikayet etmek istedi. Ama o akşam Türk müdür restoranda yokmuş. "Peki ben bunu mektupla bildireceğim" dedi. Bizi bu mekana davet eden Chivas Regal Bölge Müdürü Philip Ainsworth da restoranın sahibine mektup yazacağını söyledi.. Biz 22.30 gibi mekandan kalkarken "Pişkin Arap" istifini hiç bozmadı.. İki sarışın Rus'a sarılmış vaziyette oturuyor, pis pis sırıtıyordu! Bu adam kimdir, bu kadar pişkin ve rahat nasıl olabilmiştir, restoran yetkilileri olaya neden müdahale etmemiştir, böyle bir olayın böylesine önemli bir restoranda yaşanması nasıl mümkün olabilmiştir hala anlamış değilim. Ve hala şaşkınım. Anlayan varsa, bana her türlü yorumlarınızı gönderebilirsiniz. Tabii bu arada mekandan da konuyla ilgili bir açıklama gelirse onu da merakla bekliyorum..