EN ÇOK ÖNAY BİLGİN VE MUSTAFA ÇAĞLAR'A ÜZÜLÜYORUM... KENAN ERÇETİNGÖZ YAZDI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 03-04-2001 12:51
Zafer Mutlu'nun, Selahattin Duman'ın yüzünü çok merak ediyorum. Dinç Bilgin'in tutuklanma kararı çıktığı zamanki yüzlerini! İnanılacak gibi değil! Gerçekten değil! Ama bazen, istem dışı olaylar oluşuyor ve insanlar kabullenip, alışıyor! Daha birkaç ay öncesine, yazın Göcek'e, dev teknenin terasındaki jakuzzideki güneşlenmelere dönelim. New Country'nun jakuzzisinde Dinç Bilgin, oğlu Önay Bilgin, Zafer Mutlu, Selahattin Duman, Cüneyt Ortam, damat Cliff sohbet ediyorlar. Selahhatin Duman, Dinç Bey'e takılıyor; 'İster misiniz Dinç Bey, sizi tutuklasınlar!'... Herkes kahkahalarla gülüyor, jakuzzinin suları dışarı taşıyor! Zafer Bey, Selahhatin Bey'in bu esprisine 'Ne Dinç Bey'i tutuklamak mı? Hahaa hahahaaa...' diye gülmeye devam ediyor... Espri akşam yemeğinde bu kez New Country'nun orta kıç terasında nefis yemekte de devam ediyor! Bu kez Dinç Bey, Zafer Mutlu'ya takılıyor; Beni tutuklarlarsa, sen de yanıma gelirsin Zafer! Hahaahah hahahaha...' Zafer Mutlu, Dinç Bilgin'in bu esprisi karşısında buz kesiyor... *** Şimdi, bugün Dinç Bilgin, yanına desturla girilen o koskoca Dinç Bilgin, Kartal Cezaevi'nde yatıyor! İnanılacak gibi değil! Bir basın imparatoru! Sabah, Takvim gazeteleri, atv ve kanal 6 televizyonu, Aktüel haber dergisiyle birlikte daha 30 dergi, 2-3 radyonun sahibi, koskoca bir medyanın patronu Dinç Bilgin'den bahsediyoruz... Bu insan daha düne kadar başbakan, bakanlar, siyasilerle içli dışlıydı. Bir dediği iki edilmezdi. Basın gücü sayesinde her istediği yapılırdı. Peki şimdi ne oldu da oldu, Dinç Bilgin gibi bir insan tutuklanarak Kartal Cezaevi'ne Mehmet Ali Ağca'nın, satanistlerin, mavi çarşı sanıklarının yanına gönderildi! Ne oldu o güce? Ne oldu o havalarından geçilmeyen yayın grubu başkanlarına, başkan yardımcılarına, başkan yardımcılarının yardımcılarına? Ne oldu? Ne oldu o, evlerinin önünü asfalt yaptırtan, evlere kat çıkartan güce? Dinç Bilgin şu anda Kartal cezaevi'nde! Eminim ki, dün ilk geccesinde dört duvar arasında yattığı zaman ilk düşündüğü şey, etrafındakilerin ne kadar da boş olduğunu anlamak olmuştur. Hayat zikzaklıdır. Her zaman güzellik değil, bazen de kötülüklerle doludur. Güneşli bir hava bir anda fırtınaya dönebilir! Dinç Bilgin bunları aşacak güçtedir. Bulunduğu ortamda bunların başına neden geldiğinin muhasebesini yapacak zamanı bulacaktır. Ben, mesleğe Dinç Bilgin'in yanında başladım. 1988 yılında... O zaman Dinç Bey, İzmir'den gidip gelir, Yeni Asır bürosunu denetlerdi. Hep aklında İstanbul'da gazete çıkarmak vardı. Çıkardı da... Ama o 1985 yılında çıkardığı gazete başına dert oldu, büyüdükçe büyüdü, büyüyünce de yanındaki bazı iyi insanları küçük gördü! Kendisiyle büyüttükleri ise hayaldi! Ama o göremedi. Belki şimdi görüyordur... Ben en çok Önay Bilgin'in serbest bırakılmasına seviniyorum. O, imparatorun oğlu olarak dünyaya geldi. O, yoksulluk, açlık çekmedi. O, kötülüklerin içinde büyümedi. O, cezaevine girseydi, dayanamazdı! Çünkü O, imparatorun oğluydu! İşte Dinç Bilgin, oğlunu kurtarmak için, kendini feda etti... Yurt dışına kaçmadı. Şimdi benim korkum, Mustafa Çağlar! O da başka bir imparatorun oğlu. O da, imparataor oğlu olarak dünyaya geldi. Hiç açlık, sefalet çekmedi. Öyle büyütüldü, öyle yaşadı. O da şimdi sorgulanıyor ama bir farkla babası yurt dışında! Mustafa Çağlar'ı da çok iyi tanırım. O da dayanamaz cezaevine! Bence Cavit Çağlar da tıpkı Dinç Bilgin'in, tıpkı her babanın yapacağı gibi ülkeye dönmeli, ifadesini, hesaplarını vermeli ve oğlunu, el bebek-gül bebek büyüttüğü oğlunu, dayanamayacağı ortamlardan uzak tutmalı. Gerekirse tıpkı Dinç Bilgin gibi, hapse girmeli...