PROGRAMIN PERDE ARKASI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 26-09-2008 13:04
Of ne programdı.. Ne kızlardı öyle.. Vallahi başım ağrıdı, sabrım tükendi.. Esra-Ceyda kardeşlerden bahsediyorum.. Neden "Yüz Yüze"ye konuk ettim bu kızları? Çünkü Fatih Aksoy gibi dahi bir yapımcı bile bu kızlara yatırım yapıyor, programlarına çıkartıyor, reyting için kızlara ciddi paralar veriyordu.. Millet açlıktan kırılırken, çoğu televizyoncu işsiz kalırken, iki sarışın kız ekranda para kazanıyordu! Peki kimdi bu kızlar? İşte bu sebeple "Yüz Yüze"ye aldım ve ne olduklarını tam anlamıyla ortaya çıkartmaya çalıştım. Seyretmediyseniz, ana sayfadaki "Yüz Yüze" köşesinden izleyebilirsiniz. İzleyin bence.. Eğlencelik.. Dün akşam kızların "aptal sarışın"lıklarından çok iki nokta dikkatimi çekti. Şimdi isterseniz o iki nokta üzerinde duralım. Birinci nokta; Konu nasıl oraya geldi, nerden geldi hatırlamıyorum ama Esra (büyük olan) bir anda "hani o penis bankasından penis alan kız var ya" dedi.. Bir anda benim beynim bile algılayamadı konuyu.. Dünya üzerindeki tüm 24 yaş seviyesindeki kızları toplasak herhalde Esra'dan başka hiçbiri "penis bankası" demezdi! Çünkü o "sperm bankası" olacaktı. Ben uyarınca Esra potunu yine başka bir potla devam ettirdi; "Pardon ben bankaları karıştırdım, sperm bankası diyecektim".. Oysa, penis bankası olmadığına göre bankalar da karışamazdı! Neyse, program sonrası Leyla Bilginel aradı ve avukatı aracılığıyla bu kızları mahkemeye vereceğini söyledi ve şu çok ciddi ve de ilginç açıklamayı yaptı.. "Bu kızlar, 'Şarkı Söylemek Lazım' yarışmasının kulisinde de herkesin içinde bu espriyi yaptılar Kenan. Fatih Aksoy bunları bir kenara çekti ve 'bu espriyi nasıl buldunuz ya, bravo valla' deyip, Gülben Ergen'in programında söylemelerini istedi.. Ben de 'söylerseniz mahkemeye veririm' dedim. Ama kızlar orada değil de senin programında söylediler nedense. Bence bu bilinçli bir olay, pot değil".. Bu konu çok ilginç.. Fatih Aksoy gibi bir dahi, işi gücü bırakıp, bu "aptal sarışın" lakaplı kızlardan medet umma adına, bazı değerleri ayaklar altına alıyorsa çok yazık.. Bu iddia Leyla Bilginel'in iddiası.. Tabii program sırasında mesaj da atmış bana.. Gelelim ikinci noktaya; Deniz Seki'nin kıskançlıktan stüdyoyu basma konusu.. Esra-Ceyda kardeşler albüm çalışması için stüdyodalar. Hüsnü Şenlendirici de işi-gücü, albümde görevi olmamasına rağmen sık sık stüdyoya gidiyormuş. Bunu duyan Deniz Seki, kıskançlıktan bir gecce yarısı stüdyoyu basmış ve Hüsnü Şenlendirici ile bağıra-çağıra kavga etmiş. Sebep, Hüsnü'nün Ceyda'ya (kardeş olan) olan ilgisi.. Stüdyoyu basan Deniz Seki, kızların üstüne dövecek gibi yürümüş ve "rahat olun" deyip gitmiş.. Kızlarla program sonrası biraz daha konuştum. Meğerse Hüsnü, Ceyda'yı çok beğenmiş. Hatta Ceyda, "ben küpeli erkek sevmem" deyince Hüsnü Şenlendirici küpesini bile çıkartmış. Stüdyo ortamında sıcak yakınlaşmalar olmuş.. Benim burada üzerinde durmak istediğim nokta, Deniz Seki gibi bir sanatçının düştüğü durum. Nazire Şenlendirici ile uğraşması yetmiyormuş gibi şimdi de uğruna, hayatında ilk defa yasak aşk yaşadığı ve bu yüzden çarmıha gerildiği sevgilisi olan adam başka kızlarla küçük kaçamaklar yapıyor diye stüdyo basması! Yazık.. Deniz Seki adına üzüldüm.. Deniz Seki gibi bir sanatçının bu duruma düşmesi beni üzdü.. Muhatap olduğu konulara bakar mısınız? Kimin için, "karımla, sevgilim bir araya gelince hoşuma gitti" diyen ve her şeye tepeden bakıp, üçlü ilişkinin içinden kendini sıyıran adam için! Deniz Seki'nin artık şapkasını önüne koyma zamanı geldi.. Herkese iyi bayramlar diliyorum.. Bayramda yokum.. Ama aşağıda binlerce yazım duruyor.. Eminim ki okumadığınız veya okuyunca yine zevk alacağınız bir çok yazı vardır.. Keyifli okumalar diliyorum..