HAYAT DEVAM EDİYOR!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 14-08-2003 03:00
Bodrum, Bodrum.. Gençler için çılgınlık, yaşlılar için dinlence şehri! Gürültüden, rezillikten, çılgınlıktan, bayağlıktan hem nefret ederiz, hem de gitmeden edemeyiz. Hem de her hafta! Neden? Aman, eğlence kaçmasın! Eşime dinletemiyorum, 'bu haftasonu evde oturalım, sessiz, sakin huzur içinde keyif yapalım.' diyorum, 'sen yaşlandın herhalde' diyor bana! Ben de hemen Bodrum rezervasyonu yaptırıyorum. Yaşlanmayı kabul etmiyorum sözde ama yaşlandım. Gerçekten yoruldum. Polo 13 gibi, sabaha kadar Türkçe müzik yapan yerleri asla kaldıramıyorum. Çin işkencesi gibi geliyor bana. Bitse de gitsek misali, sürekli saate bakıyor, hatta zaman zaman 'Hadi artık jandarma gelecek, kapatmıyor musunuz?' diye takılıyorum. Evet, yaşlandım. Kabul ediyorum. Evet, yoruldum. Kabul ediyorum. Ama yapacak bir şey yok. Boş oturunca olmuyor, çalışınca olmuyor. Ne yapacağız bilmiyorum. Dünkü '250 dolara hücre oda' başlıklı yazım üzerine Maki Otel'in sahibi İrfan Kuriş Bey aradı ve kırıldığını belirtti. Çünkü hiç oda olmadığı için, oğlunun odasını boşaltmış ve beni kendi evinde gibi ağırlamak istemiş. O yüzden yazıya kırılmış. İrfan Bey'le tanışmıyoruz ama sanıyorum yanlış anlama oldu. Amacım kimseyi kırmak, üzmek değil. Sadece Türkiye'deki bazı gerçekleri, yaşanmış hikayelerle desteklemekti. Böyle yazıla yazıla, her iki tarafta kendi hatalarını gözden geçirme fırsatı bulacak ve sonunda ortak bir noktada buluşulup, cennet gibi ülkemizde medeni insanlar gibi tatil yapıp, eğlenebileceğiz. Efendim, Bodrum tıklım tıklım diyoruz ama inanın artık o kalabalıklarda olan çocukları hiç tanımıyorum. Yaş ortalaması o kadar düşmüş ki anlatamam. Kızlı-erkekli gencecik çocuklar dolduruyor Bodrum'un eğlence mekanlarını. Polo 13 ve Salopet'de gördüğün çocukların hiçbirini tanımıyorum. Ben onların anne ve babalarını tanıyordum ama onlar da artık ortada yok. Bodrum'da şöyle bir durum oluşmuş; O çok bildiğimiz, magazin ve sosyete sayfalarını süsleyen tanıdık isimler hep yurt dışına gitmiş. Evlerde çocuklara kalmış. Çocuklarda arkadaşlarını toplamış parti yapıyor, oradan oraya dolaşıp, içip içip kendinden geçiyor. Salopet'de, Polo 13'te etrafıma, masaların üzerlerindeki çocuklara, kızlara, yüzlerine, hareketlerine bakıyorum ve kendi kendime 'senin ne işin var burada?' diyorum. Tabii benim gibi olanlara da bakıyorum. Yani yaşlı olup, sandalyesinde oturup sadece seyredenlere. Hadi diyorum sen gazetecisin, belki gözlem yapıyorsun, işin bu! Peki ya, karşıdaki o yaşlı adam, ne iş? Gözleri faltaşı gibi açılmış, şaşırmış durumda seyreden adam! Canım, adam da stres atıyordur herhalde, ne var bunda. Eğlenmek herkesin hakkı. Yaşlısı, genci.. Alkol de alınacak, müzikte dinlenecek, keyifte yapılacak.. Sanıyorum, o eğlenceli, kendinden geçmiş kalabalığı seyretmekten keyif alıyoruz. Belki de ne bileyim, öyle olamadığımız, dans edemediğimiz için yapanları seyrederek mutlu oluyoruz. Gamsız, tasasız hayatların, su gibi içilen içkilerin, sigara dumanlarının, spot ışıklarının altında eriyip giden geçici mutluluklarla tesilli buluyoruz. Ya da alnından öpüldüğü için, mutlu olan manken kızlarımızı görünce şaşırıyoruz! Bazen, zavallı, saf olan kızları gördükçe üzülüyorum. Sonra da 'sana ne be kardeşim' diyorum ama yine dayanamıyorum. Özcan Deniz, 'Denedik ama olmadı' dediği sevgilisi Ebru Destan'ı, konserde alnından öptü ya, Ebru'nun da yağları eridi tabii. Koskoca Seymen Ağa, sen kalk konserde kızı alnından öp. Vay be, ne erkekmiş! Bulmuş böyle kızı, tenis topu gibi oynuyor! Aaa benim saf kızım Ebru da gururlanıyor. Sanıyorum konseri izleyen anası da mutlu olmuştur. Kimisi kandırılmaktan, kimisi aldatılmaktan, kimisi de yalandan mutlu oluyor! Yani hayatta bir şekilde mutlu olunabiliyor. Hülya Avşar, aldattığına inandığı kocası için, 'kadınlar bazen üç maymunu oynamalı' diyor. Nefise Karatay kendisine çok zor günler yaşatan Mehmet Ali Erbil'e kin beslemiyor. Pınar Altuğ kocasını askerdeyken boşayabiliyor. Tuğba Altıntop evliliğinde, ailesinde, çocuklarında bulamadığı mutluluğu başka bir erkeğin kollarında bulabiliyor. Gülay Kamaz ölen kocasının ardından masalarda göbek atabiliyor! Değişik hayatlar, değişik yaşamlar, değişik mutluluklar! Her ne olursa olsun yaşam aynen devam ediyor. Güzellikleri ve çirkinlikleriyle, günahı ve sevabıyla, iyisi ve kötüsüyle.. Aynen devam..