TEFLONLUK YAPMAYIN!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 12-10-2009 16:41
Medyatava “Magazin Cahili Kişiler” başlıklı yazımı yayınlamış ama haberciliğe yorum katmış! Yazım gecikmiş itiraf gibiymiş! Oysa yazının içinde (aşağıda göreceksiniz) “Nazan Şoray, o olaydan sonra 50 kere programıma katıldı. Hatta bir tanesinde de bu olayın “taciz” olmadığını esprili şekilde karşılıklı gülerek anlatmıştık yıllar önce seyirciye.” demişim. Yani 15 yıl önce yaşanan olayı, 3-4 yıl sonra zaten seyirciye Nazan Şoray’la birlikte anlatmışız! Üstünden neredeyse 10 yıl geçmiş. Bunun neresi gecikmiş itiraf oluyor? Yazıya yorum katıp, yanlış bilgilendirme yapan gazeteciler de sözde Selim Akçin ve Cengiz Semercioğlu’nun medyatavası! Dediğim gibi polemiğe gerek yok ama satır aralarını görmezden gelip, okur yanlış bilgilendirilirse teflon tava olunur gazeteci dostlarım! [b]MAGAZİN CAHİLİ KİŞİLER[/b] Ah, ah.. Bu meslekte önüne gelen yazar oldu, herkes yazı yazıyor! Sanatçıların, ne idüğü belirsiz insanların, çoluk-çocuğun yazar olduğu gazetecilik mesleğinin dengesi kaçtı! Medyatava yazarı Neslihan Acu, “Kenan böyle buyurmuş” diye bir yazı yazmış. Belli ki “magazin cahili” bir kişilik! “Magazin cahili” bir tip, nasıl oluyor da magazin konularında yazı yazıyor anlamış değilim. Bir şey bilmeden yazar olmuşlar, dışardan atıp tutuyorlar! En azından medyatava’nın ortakları magazinci Selim Akçin ve Cengiz Semercioğlu’na sorsaydı magazin tarihini... Magazin aleminde, hangi sanatçı babası ölmeden başka bir mezara gidip “canım babacım, seni çok özledim” dedi? Sonra da babası çıkıp, “reklam için kızım beni bile öldürdü” demişti, sorsaydı... Daha neler, neler.. Kitap olur.. (yazıyorum zaten) Bu yazarda kalkmış, yıllar önce (15 yıl) Nazan Şoray’ın evine sözde zorla girdiğim programı hatırlamış da, ben taciz etmişim de vs. Ya siz salak mısınız? Kim, kimin evine (ünlü birinin) elinde kamera zorla girebilir? Hiç mi kafanız, aklınız yok.. Mantığınız yok? Geçmişte yaşanan bu tip olayların “danışıklı dövüş” olduğunu hiç mi düşünmüyorsunuz? 15 yıl önce magazin öyleydi, öyle yaptık.. Hala da zaman zaman devam ediyor bu tip olaylar, “sırtım kaşınıyordu, kaşırız o zaman” vs. gibi.. (Hülya-Gülben) “Alan razı, veren razı” durumları yani.. Nazan Şoray, o olaydan sonra 50 kere programıma katıldı. Hatta bir tanesinde de bu olayın “taciz” olmadığını esprili şekilde karşılıklı gülerek anlatmıştık yıllar önce seyirciye. Cahillerle polemiğe girilmez ama cahillere de gerçekleri anlatmak lazım. Bir daha yazı yazarken en azından doğruları yazmaları için! * * * O programda ne oynamışız Nazan Şoray’la ama.. 1994 yılında yaptığım bir TV programının, 15 yıl sonra tüm detaylarıyla hatırlanması rekorlar kitabına girer herhalde! Siz siz olun, bilmediğiniz konularda yazmayın, konuşmayın. * * * Aslında Timuçin Esen konusuna dönmek istemiyorum ama o konu için de son kez ve kısaca şöyle diyorum; 1-Bu paparazzilerin suçu değil, TV yöneticilerinin suçudur. (detaylar bir önceki “kim haklı?” yazımda var.) 2-Magazin programları dış yapımdır, hiçbir oto kontrol yoktur! 3-Basın kartı olmayan, hiçbir eğitimi olmayan çocukların ellerine kamera alınca haber uğruna kendilerini Uğur Dündar sanmalarıdır. 4-Timuçin Esen’in yanındaki “gazlı” tiplerin, kraldan çok kralcı olmasıdır. 5-Polis de olayı abartmıştır. 6-Kabak, bu alemden her zaman uzak durmaya çalışan Timuçin Esen’in başında patlamıştır. * * * En güzel cevabı, o görüntülerin içinde yeralan Timuçin Esen vermiştir ama yine kimse anlamamıştır; “Ben bu olayların içinde olmak istemiyorum..” Asla polemiğe girmedi.. Gaza gelmedi ve sessiz kalmayı tercih etti.. Kendisine bu anlamda teşekkür ediyorum.. * * * Lütfen bir bok bilmeyenler de, bir şey biliyormuş gibi yazmasın, konuşmasın.. Hele hele, falan-filan yapanlar, (daha önce burada yazan kelimeler annenin ricası üstüne çıkarılmıştır) protesto edeceğim diye siyah kurdela takmasın! Önce aynaya baksın!