Kapakdokya'da neler yapılır, eksikler ne? (2)

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 22-02-2016 11:28
Türk Kahvesi eşliğinde peri bacalarının keyfini çıkardık. Ortamdan ve manzaradan etkilenmemek mümkün değil. Rehberimize, "içinde yaşam olan bir peri bacasını gezmemiz mümkün mü?" diye sordum, rehber Adem heyecanla "Siz kahvenizi için ben geliyorum hemen" dedi. [resim=20160222resimHD-115049CH][/resim] (Üç Güzeller olarak da bilinen bu peri bacaları bir zamanlar 50 TL'nin üzerinde basılı olan peri bacaları...) Döndüğünde, "Arife nine bizi bekliyor Kenan Bey, gidebiliriz" dedi. Yürüyerek gittiğimiz peri bacasının kapısında bekliyordu Arife nine.. 30 yıldır bu mağarada yaşıyormuş. Bizi evine buyur etti.. [resim=20160222resimHD-114710VQ][/resim] (Kenan Erçetingöz, Arife Nine'yle birlikte) Eşi hastaydı ve salonda yatıyordu. Anadolu insanının misafirperverliğiyle çok samimi ağırladı bizi Arife nine. "Oturun yemek yapayım size" dedi ama biz fazla rahatsızlık vermemek için bir daha ki sefere gecce de kalmak şartıyla kendisinden söz alarak ayrıldık. Mağaranın içi küçük odalar şeklindeydi. Giriş mutfak bölümü, ikinci bölüm salon, en sonda da yatak odası vardı. Pencereleriyle havadar ve sıcak bir evdi. Çok hoşuma gitti. [resim=20160222resimHD-114809ID][/resim] (Arife Nine'nin mağarasının içi - Duvardaki oyuklar bir zamanlar güvercin yuvalarıymış) Arife nineyle vedalaştıktan sonra Kapadokya'da en çok ziyaret edilen yer olan Göreme Açık Hava Müzesi'ne gittik. Dördüncü yüzyılda Aziz Basil tarafından kurulan, 11. ve 12. yüzyıldan kalan kaya kiliselerinin en güzel örneklerinin görüldüğü müze. Kış sezonu olması sebebiyle fazla turist yoktu. Sakin bir ortamda gezdik ve mağaraların keyfini çıkardık. Ama zaten küçücük olan tarihi mağaralarda ufo ile ısınan yarı uykulu bekçiler (kapalı ortamda fazla oturmaktan olsa gerek) hoş görünmüyordu. Mısır piramitlerindeki salaş görüntüleri hatırlattı bana. "Neyi bekliyorsunuz bu kapalı mağaralarda?" diye sordum, ziyaretçilerin flaşlı fotoğraf çekmelerini engelliyorlarmış, yoksa flaş sanat eserlerini solduruyormuş! Bu teknoloji dünyasında bu kadar basit ve kötü görünümlü bir çözüm o ortama hiç yakışmıyor! [resim=20160222resimHD-114856ZT][/resim] Aynı şey öğleden sonra gittiğimiz dünyanın en büyük beş katlı Kaymaklı Yeraltı Şehri'nde de geçerli. Böyle bir tarihi yeraltı şehrinin kapı girişi derme çatma pimapen kapıyla olur mu hiç? Vallahi şaka gibi.. Değerlerimize hiç sahip çıkmıyoruz. Yap oraya ortama uygun tarihsel gizemli bir kapı.. İnsanlar daha yeraltı mağaralarına girmeden etkilensin. Girişe dev plazmalar koy, görsel videolarla etki desteklensin, muhteşem bir ortam yaratılsın, daha fazla turist akın etsin. Ama nerede? Yıllardır turizm tanıtım ve pazarlamasında nato kafa, nato mermer şeklindeyiz! Oradan Soğanlı vadisinde geçtik. İçerisinde Hz İsa'nın yaşlı betimlendiği duvar resmi olan Yılanlı Kilisesi'ni ziyaret ettik. Güvercinlikleri gördük ve erozyon sebebiyle terk edilmiş evleri gezdik. Eski bir Rum kasabası olan Mustafasapaşa'da kısa bir gezinti yaptık. Aşk vadisi, Paşabağları ve Avanos'ta çanak çömlek yapımı gezdik. Turistler nasıl kazıklanıyor onu açık açık anladık! Yabancı turiste bin TL ise, yerliye yarı fiyatına satılıyor her şey.. "Neden böyle?" diyorum, satıcı "Onların parası değerli ağabey. Onlar pazarlıktan anlamıyor" diyor satıcı! "Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, sonra turist bekliyorsunuz" deyip hiçbir şey almadan çıktım dükkandan. Ülkemizde turiste olan bu "kazıklama" bakış açısı değişmediği, önlem alınmadığı sürece bir arpa boyu yol alamayız maalesef! [resim=20160222resimHD-114637EX][/resim] Avanos'a kadar gelmişken Kızılırmak kenarındaki Sur Balık'ta aldık soluğu.. Kızılırmak'daki gondollar Vendik'ten sonra biraz komik görünse de gondol sefasına çıkan bir sürü insan vardı. Daha önce Venedik'te can yelekli gondol sefası yapan hiç kimse görmemiştim! Ayrıca Kızılırmak nehrinde sürat motoruyla yapılan nehir turu beni çok şaşırttı. Sanırsın Miami! Hep diyorum ya, bizde her şey var ama pazarlama ve tanıtım yok. Her şeyimiz salaş ve basit şekilde yapılıyor, basit görünüyor! Modernleştirilemiyor! [resim=20160222resimHD-115237RM][/resim] KAPADOKYA'YA BİR DAHA GİTMEK İÇİN SEBEPLERİM; • Museum Hotel'de "Muhteşem" adlı oda da kalacağım. • Roma zamanından tasarlanan balon manzaralı havuzuna gireceğim. • Aşk vadisine bakarak açık havada masaj yaptıracağım • Hava şartlarından dolayı uçmayan balona bineceğim • Ihlara Vadisi'ne gidip 4 km yürüyüş yapacağım • Farklı şekillerde peri bacalarının olduğu Devrent Vadisi'ne gideceğim. • Safari ve ATV turu yapacağım. "Güzel Atlar Diyarı"nda atlara bineceğim. • Müthiş Muti restoranın keyfini avlusunda uzun uzun çıkartacağım • Bir gecce Arife ninenin mağarasında kalacağım. KAPADOKYA'DA DÜZELMESİ GEREKENLER; • Tüm peri bacalarının olduğu tarihi yerler komple ulusal park haline getirilmeli, girişler kontrol altında tutulmalı ve bölgeye girişler paralı yapılmalı. • Bu bölgelerdeki karmaşıklık ve derme çatma cafeler düzeltilmeli. Daha modern hale getirilmeli. • Basitlikten kurtulmak lazım. Teknolojiden sonuna kadar faydalanılmalı. • Bölgeye genel free wifi uygulanmalı. • Belli yerlere sağlık ve acil durumlarda anında müdahale merkezleri kurulmalı. • Hediyelik eşya dükkanları belli bir bölgeye taşınmalı ve eğitim verilmeli. • Fes satışı ve deve ile gezme yasaklanmalı. (yurt dışında bizi hala fesli, deveyle gezen millet olarak biliyorlar) [b]YARIN; Şef Murat Bozok'un mönüsyle Museum Hotel Lil'a restoran ile Ürgüp Ziggy ve Muti restoran.[/b]