TEKZİP’E RED KARARI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 09-03-2006 13:52
14 ve 15 Kasım 2005'de yazdığım "Deniz Akkaya Dayağı" ve "Kadın Milletinden Korkulur" başlıklı yazılarım için, Deniz Akkaya'nın avukatları Ceyla Akay ve Bekir Çınar, önce bana tekzip gönderdiler. Avukatım Ömer Durak ise, "yazılarında tekzip edilecek bir şey yok. Gazetecilik ilkelerinde doğruları yazmışsın" dedi. Ben gelen tekzibi yayınlamayınca Deniz Akkaya'nın avukatları bu kez mahkemeye başvurup tekzip edilmesini istediler. Sarıyer Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen tekzip davasında Hakim Gülay Akpınar, Deniz Akkaya'nın tekzip talebinin reddine karar verdi. İşte mahkemenin kararı; Cevap ve düzeltme talebinde bulunan vekili tarafından mahkememize ibraz edilen 24/01/2006 havale tarihli dilekçe ile gecce com sitesinde 15/11/2005 tarihinde Deniz AKKAYA hakkında Kenan Erçetingöz imzalı "Kadın Milletinden Korkulur" ve "Deniz Akkaya Dayağı" başlıklı haberin gerçekleri yansıtmaması dolayısı ile dilekçe ekinde ibraz edilen cevap ve düzeltme metninin yayınlanmasına karar verilmesi talep edilmekle, dilekçe, haberin yayınlandığı gazete incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep dilekçesi ve ekli belgelerin incelenmesinde; ilgili kişi hakkında düzeltme talep edilen yazıda şeref ve haysiyetini ihlal edici unsurlar bulunmadığı, gerçeğe aykırı unsurların bulunduğunun ise belirlenmediği, Deniz AKKAYA'nın yaptığı meslek nedeni ile toplumca tanınan bir kişi olup bu kişinin özel yaşantısı ile ilgili haberleri vermenin basının haber verme özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve ilgili haberin makul bir eleştiri kapsamında kalması nedeniyle düzeltme metninin yayınlanmasına dair talebin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; Cevap ve düzeltme metninin yayınlanmasına karar verilmesine ilişkin TALEBİN REDDİNE, Karardan birer örneğin taraflara tebliğine, İtiraz yolu açık olmak üzere evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi. 25.01.2005 * * * İŞTE DENİZ AKKAYA'NIN TEKZİP ETMEK İSTEDİĞİ YAZILAR; DENİZ AKKAYA DAYAĞI! 14 Kasım 2005 Vah vah.. Tam da tecavüz sahnelerinin olduğu filmi çıkacakken Deniz Akkaya'nın dayak yemesi kötü oldu.. Hay Allah, görüyor musunuz.. Hürriyet'ten sür manşet, içeride tam sayfa Deniz Akkaya röportajı; sevgililerimden yediğim dayakları hep gizledim..Peki şimdi niye açıkladın Deniz?Okan Bayülgen, Akmerkez'in ortasında evire-çevire dövdüğü zaman sesi çıkmadı! Başka bir erkek arkadaşı yüzünü anahtarla çizdiği zaman yine sesi çıkmadı ve Hülya Avşar'ın programında "anahtarla çizildi" dedi. Ama şimdi, "sevgilim eve geç geldim diye beni dövdü" demesi ilginç değil mi?Başka bir ilginç tarafta, Ayşe Arman'ın "Dayakçı sevgili" Murat Aslan'ı arayıp sormaması! "Deniz Akkaya bunları iddia ediyor, siz ne diyorsunuz Murat Bey?"Hani etiklik? Hani tarafsız yayıncılık? Nerde??Tabii biz açıp Murat Aslan'a sorduk.. Her ne kadar röportajda Murat Aslan'ın adı geçmesede, Deniz Akkaya yedi aydır Murat Aslan'ın evinde yaşıyor.. Dikkatinizi çekerim ara sıra gidip gelmiyor, yedi aydır birlikte yaşıyor.. Murat Aslan şaşkın vaziyette.. O da tıpkı Ayşe Arman'ın röportajda şaşırdığı gibi olayın şokunu üzerinden atamamış.. "Ağbi röportajda isim vermemişler, belki ben değilimdir" diyor hala Murat şaşkınlıktan.. Murat Aslan'a Pazar günkü kavgayı hatırlatıyorum, "Doğru ya evet, benim. Evet Pazar günü tartıştık" deyip, "dayakçı" olmakla suçlanan kişinin kendisi olduğunu hatırlıyor.. - Murat Aslan.. Doğruları söyleyeceğine yemin eder misin? Suçlamaları okudun. Ne diyorsun? Deniz Akkaya'yı kulağını sağır edecek kadar dövdün mü? Niye dövdün? Genç ve güzel bir kadını dövmeye utanmuyor musun? "Ağbi, Allah seni inandırsın dövmedim.. Sen benim bir kadına vurabileceğime inanıyor musun? Ben Deniz'le yedi aydır aynı evde yaşıyorum.. Ara sıra gelmiyor hep benimle birlikte.. En son dün eşyalarını götürdüm teslim ettim. Ne dayak konusu vardı ne de bana kırgındı. Dün görüştük.. Çünkü ayrılmaya karar vermiştik. Evet geçen Pazar günü tartıştık. Çünkü gecce yarısı 03.00'te eve geldi.. Komada, yani aşırı alkollüydü.. Benim en sinir olduğum şeydir bu. Habersiz ve geç gelme işi.. Daha önce defalarca söylemiştim ama gecceyarısı komada gelince sinirlendim tabii ki.. Kadın 03.00'te eve mi gelir ağbi?Tokat atma, dövme gibi herhangi bir şey yaşanmadı ama tabii ki çok bağırdığım, küfrettiğim ve oturtmak için itişip-kakıştığımız olmuştur. Ben onu oturtmak istedim ama o komada olduğu için sürekli el kol hareketleri yapıyordu. Olayın hepsi budur. Kesinlikle tokat atmadım.Güzide Duran ve sevgilisi Moris Kohen'in evindeymiş. Hep beraber içmişler. Madem dövdüm, kulağı sağır oldu, yüzü-gözü morardı, geçen Çarşamba günü Şamdan'a nasıl gitti? Orada da dağıtmış.. Hani dövmüştüm.. Bunlar yalan ağbi.. Hepsi reklam. Bak şimdi tam tecavüzlü filmi var ve kocaman reklamı oldu. " - sadece filmin reklamı için mi bu yalanı uydurdu Murat? "Şöyle bir şeyde olabilir ağbi.. Biz şimdi bununla ayrıldık.. Daha haber bombardımanı başlamadan o saldıraya geçti. Kendini korudu.. Daha önce Ulusoylar Deniz Akkaya'yı gelin olarak istemedi diye haberler çıkıyordu. Şimdi de Aslan ailesi de istemiyor diye haberler çıkar diye korkmuş ve bana başka bir açıdan saldırmış olabilir.. Ama inan anlamış değilim.. Şok vaziyetteyim. " İşte, Deniz Akkaya'yı dövmekle suçlanan Murat Aslan'ın açıklamaları böyle.. Ben olsam şunu sorardım;İlk dövdüğünde ya da ilk hakeret ettiğinde ayrılsaydın Deniz Akkaya! Neden ayrılmadın? "Bana bak, bir daha böyle bir şey yaparsan yanında beş dakika durmam" deseydin ve yaparsa da durmasaydın. Ne diye durdun? Para mı, şöhret mi, seks mi, aşk mı, dayak mı, bağımlılık mı? Ya da başka bilmediğimiz ne acaba?Ayrıca,"neden hep sevgililerin seni dövüyor?" diye sorardım.. Akkaya, "Ben ilk değilim, böyle bir çok kadın" var diyor.. Tabii vardır.. Ama, karısından Allah gibi korkan, kılıbık da bir çok erkek var.. Kadın kodu mu oturtuyor vallahi kocasına.. Adam, karısından izin almadan tuvaletebile gidemiyor! Böyle de çok kadın var.. Bir de bunun ortası var.. Ilımlı, gerçek aşkların yaşandığı, hayat mücadelesinin birlikte verildiği ilişkiler var.. Dünya böyle kurulmuş.. "Akıllı ol ölme" demişler.. Akıllı ol dayak yeme.. Bak Ayşe Arman dayak yiyor mu? Senin anlattıkların karşısında şok olmuş Ayşe.. Çünkü Ayşe bağımsızlığını evlenmeden önce ilan etmiş, istediği gibi yaşayan kadınlardan.. Tercihini o yönden kullanmış ve kazanmış.. Deniz Akkaya ise tercihini başka yönde kullanmış.. Ama sonuçta magazin dünyasında yeni bir reklam kampanyasına daha tanık olduk.. Zamanlama, sayfa büyüklüğü, kitlelere ulaşma tekniği, konu seçimi ve detaylar müthiş.. Bu kez mağdur olan sıradan bir kadın değil, güzeller güzeli Deniz Akkaya.. Dayaktan sağır olmuş.. Ve bugüne kadar hep erkek sevgilileri onu dövmüş.. Güzel konu.. Tebrikler.. KADIN MİLLETİNDEN KORKULUR! 15 Kasım 2005 Deniz Akkaya olayına eşim gibi duygusal yaklaşmam mümkün değil.. Hep diyorum, 26 yıldır görmediğim 'reklam manyaklığı' kalmadı.. Bu kadın milletinden korkulur vallahi.. Amannn.. Bazen ne cadı oluyorlar, ne şirret, ne durdurulamaz oluyorlar! Gözleri karardı mı, dünyayı görmüyorlar!Aşk yaşıyorsun, aynı yatağı paylaşıyorsun, yiyor, içiyor, sevişiyor, geziyor, tozuyorsun ama bir gün "Beni dövdü" diye tam sayfa röportaj verip ortalığı karıştırıyor, güya erkeğini rezil ediyorsun!Şimdi bu kadınlık mı?Yetmiyor, ateşin içine bir de yakın bir kız arkadaşını çekip, "onunda sevgilisi çenesini kırmıştı" diyor ve kendine yalandan destek buluyorsun!Oysa olayda can alıcı ve cevapsız sorular var; -Yedi ay yaşadıktan sonra neden şimdi dövdüğünü açıklıyorsun? -Madem dövüyor, neden beraber yaşıyor, ayrılmıyorsun? -Berrak Tüzünataç'ı, röportajına neden alet ediyorsun? Tabii, şiddete, özellikle çoluk-çocuk ve kadına olan dayağa karşıyım.. Burada dövdüğü iddia edilen tarafın avukatlığını da yapacak halim yok.. Eşim gibi olaya, kadınsı ve duygusal yaklaşmam da mümkün değil.. Hep diyorum, 26 yıldır görmediğim "reklam manyaklığı" kalmadı.. (Ebru Gündeş bile ilk çıktığında ölen babasının mezarının başında poz vermişti! Sonradan babasının ölmediği ortaya çıktı ve sarıldılar, manşet oldular!).. O yüzden sanat camiasındaki olaylara biraz daha gerçekçi yaklaşmaya ve deşmeye ve düşündürmeye çalışıyorum.. Tamam, eşim Gül demiş ki, "Hiçbir kadın gururunu reklam için ayaklar altına almaz".. (Hayret ilk defa Gül'ün Dikeni, Gül'ün Şekeri olmuş!).. Okey. Tamam.. Peki, kadınlar neden dayak yediği erkeğin kıçının dibinden ayrılmazlar?Neden, aradan zaman geçince ve bomba bir röportaj verdikten sonra savcılığa suç duyurusu yapma ihtiyacı hissederler? Neden dövüldükleri gecce karakola gidip şikayette bulunmazlar? Neden, başka bir kız arkadaşını da izni olmadan kendi olayına alet ederler ve "çenesini kırdı, kösele ayakkabı ile yüzüne bastı. Elmacık kemikleri yanlış kaynadı" gibi magazinsel ve gizemli bir hikayeyle kendi hikayelerini gündem yaparlar?Sondan cevaplayalım mı?Son zamanlarda Berrak Tüzünataç'ın kendisinden daha fazla gündeme gelmesi, sinema filmleri ve reklamlarda oynuyor olması olabilir mi? Murat Aslan dövdü diyelim.. Peki ya diğer erkekleri? Onlarda dövdü değil mi? Peki o zaman Deniz Akkaya dayak yiyip yiyip, yine kendisine dayak atan sevgililerine neden geri dönüyor? Alican Ulusoy mesela.. Murat Aslan mesela.. İkisininde dövdüğü iddia ediliyor ve ne tesadüfki Deniz Akkaya ikisinden de ayrıldı ve ikisine de geri döndü! Deniz Akkaya'nın bu dayak merakı nereden geliyor? Tabii ki dayağa ve şiddete karşıyım.. Ama lütfen olayları karıştırmayalım.. Bu olayın "aileiçi şiddet"le uzaktan yakından alakası yok. Bu "alışkan sanatsal şiddet"tir.. Ülkemizin en anlı-şanlı kadın döven insanı İbrahim Tatlıses'ti.. Oysa ne Tatlıses'ler varmış da haberimiz yokmuş! Tabii, madalyonun diğer tarafında ise ilginç bir şey ortaya çıkıyor.. Böyle erkeklere müstehak.. Biraz ünlü güzellerle çıkmak, bereber olmak için neredeyse şeylerini yırtanlara da ders oluyor bu olaylar.. Acı acı yemenin, acı acı şeyi vardır değil mi?Sen ekrandaki güzellerle olursan, sonunda böyle rezil de olabilirsin. Kadın çıkar bir televizyonda "gay'di" der, olur biter.. Baksen o zaman rezilliğe.. O yüzden, Deniz Akkaya'nın sevgilisinden tokat yediğini dayanamayarak açıklaması, açıklarken de yanında diğer kız arkadaşı olan Berrak Tüzünataç'ı da alet etmesi ilginç oldu! Playboylara ders oldu!