YAZAR-SANATÇI KAVGASI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 24-08-2004 10:09
Bugün ne yazayım? Gazeteler bomboş, köşe yazılarında hiçbir şey yok! Doping alarak Türk ulusunu olimpiyat zevkinden mahrum eden Süreyya Ayhan'ın boşluğunu dolduracağını düşündüğümüz Elvan'ın hayal kırıklığını mı yazayım? Yoksa Sezen Aksu-Hıncal Uluç kavgasını mı? Ya da Fatih Altaylı'nın işi abartarak artık kendi hakkında duyduğu dedikoduları köşesine taşıdığını mı yazayım? Fatih Altaylı diyor ki; dedikodu yapmayın kulağıma geliyor! Yani, Sunset restorandaki bir yemekte Fatih Altaylı için konuşuluyor, o da bunu bir şekilde duyuyor ve yazıyor! Şimdi bunu magazinci yapsa "tu kaka" olur.. Bu ne biçim gazetecilik olur! Aslında çoğu köşe yazarının magazincilerden daha dedikoducu olduğunu hep gözardı ediyoruz! Hıncal Uluç, kendisine zehir zemberek bir cevap yazarak, "sen zalim bir adamsın Hıncal" diyen Sezen Aksu'ya cevap vermek yerine Hürriyet'in başlığına takıyor! Hıncal Uluç haklı olabilir. Sezen'in cevabını Sezen Aksu yazmamış olabilir. Ama düşünceler ve kelimeler kesinlikle Sezen Aksu'nun. Tam onun tarzı çünkü.. O sadece bilgisayara yazmamıştır. Sezen konuşmuş, evdekilerden biri yazmıştır. Herkes, "acaba Hıncal ne yazacak?" diye merak ederken, Hıncal Uluç 40 yıllık tecrübesiyle olayı başka yöne çekti! Sizler bu yazıları sadece gazeteler basılıp evinize, işyerinize geldiği zaman okuyorsunuz. Siz o köşe yazılarını okuyana kadar arka sokaklarda neler dönüyor hiç bilmiyorsunuz! Araya girenler, yayın yönetmenleri, patronlar, yazı yazılanların iyi ve kötü dostları, tahditler, ricalar.. Arka sokaklarda binbir türlü dolap dönüyor. O yüzden bazen cevapların yayınlanması uzuyor veya konu başka bir yöne kaydırılıyor. Aslında telefonla halledilecek "aradın-aramadın" muhabbeti, gazete köşelerine yansıyor ve günlerce polemik halinde kalıyor. Şimdi muhtemelen Sezen, Hıncal'ı arayacak ve "ben seni aramıştım bla bla" diyecek ve araya girenler sayesinde dostluk yeniden sağlanacak. Yaşasın özgür basın.. İstanbul emniyet müdürü ile Hıncal Uluç arasındaki kavgada da öyle olmamış mıydı? Yazılara dayanamayan Emniyet Müdürü Hıncal Uluç'u evinde ziyaret etmişti. Tabii araya giren dostlar sayesinde.. Sezen Aksu için yorum yapmayacağım. Sadece olayı (Hıncal-Sezen kavgası) izliyorum. Ve Hıncal Uluç'un yüz kere not bırakmasına rağmen kendisine dönmediği Sezen Aksu'ya neden sinirlendiğini anlamıyorum. Sanki Sezen Aksu'yu tanımıyor, bilmiyor. Bildiği ve tanıdığı halde böyle kızabiliyorsa ben daha ne diyeyim! Tabii bir de bu tip kavgalarda ortaya çıkan 3.şahıslar var. Mesela doktor Osman Müftüoğlu.. Olay patladığında hemen işe girdi ve "Sezen sağından soluna bile dönemiyordu" dedi. Sanki beyefendi uzun zamandır böyle bir kavga bekliyormuş gibi fırsatı hiç kaçırmadı! Bu açıklamaları yaparken Sezen Aksu'ya danıştığını hiç sanmıyorum. Danışsaydı, Sezen müsaade etmezdi. Belki o da Sezen Aksu'ya vefasız olduğu için kızmış ve o yüzden açıklama yapmıştır. Yakında Sezen Aksu, doktoru Osman Müftüoğlu içinde kendi web sitesinde bir yazı yazabilir. Bekliyoruz ve gelişmeleri hayretle izliyoruz... Hayata yön veren sözler; Kuş bakışı bakmak güzeldir;fakat kuş gibi bakmamak şartıyla.. Şeyh Sadi