SİRKECİ’DE HAMMAM

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 20-06-2002 14:05
Bugünlerde teftiş memuru gibi oldum. Yeni açılan yazlık mekanları tek tek ziyaret edip, gözlemlerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. O kadar çok yeni mekan açıldı ki, eskiler yazlıklarını açtı ki zaman bulmakta zorlanıyorum. Hepsine gitmediğimi düşünenlerin bana kızdığını biliyorum ama emin olun geleceğim. Dişimi tırnağıma takıp mutlaka geleceğim. Bir yandan Habertürk TV’deki ‘Yüz Yüze’yi en iyi hazırlamak için uğraşırken, bir yandan haberlerde yaşam analistliği yapmaya devam ederken, diğer yandan günümün önemli bir vaktini alan gecce.com’la uğraşırken, emin olun gecceleri de yeni mekanları ziyaret edeceğim. Tabii sadece İstanbul değil ki.. Bodrum var, Çeşme var, Antalya var.. Hepsine gitmeye çalışacağım. Anadolu yakasında Mood’la başlayan ziyaretimize, Sirkeci’deki Sepetçiler Kasrı’ndaki Hammam’la devam ettik. Çok farklı bir mekan olmuş Hammam.. Çok sempatik, çok sıcak, değişik tadlar, değişik insanlar, dostlar, arkadaşlar, güzel bir atmosfer var. Fazla büyük olmadığı için inanılmaz bir enerji oluşmuş. Yani çok mekan var ama herkes sanki bir mekanda oturuyor gibi.. Kapıdan girer girmez sağda deniz kenarında Metin Şen’in Olee Tapas’ı var. Küçük, şirin gerçek bir İspanyol restoranı.. Yöresel kıyafetler giymiş üç bayan garson servis yapıyor.. Metin Şen, dostlarıyla yemekteydi.. Kapı girişinde sol tarafta ise Melek Boz’un balıkçısı var. Bodrum’da gittiğimde parmaklarımı yemiştim. Lezizdi.. Şimdi işletmeciliği kızı üstlenmiş.. Onun hemen yanı Summer People.. Yani Bizim İzzet Çapa’nın mekanı.. Aslında tüm Hammam İzzet Çapa’nın ama Summer People ayrı.. Onun yanında Cafe Kikka.. Bizim Hünkar Faruk Üğümü işletiyor.. Biraz geride yeşillikler içinde ve biraz da yüksekte Şamdan var.. Deniz tarafı ise boydan boya çok keyifli bir bar lounch olmuş.. Bu hafta sushi bar da yetişiyor. Eski Votka Bar’ın olduğu mekan ise ‘Duş’ adıyla bambaşka bir gecce kulübü havasına bürünüyor.. Dekorasyon Mustafa Toner.. Bu arada Mustafa Toner, kayıvalidesini kaybetti.. Kendisine başsağlığı diliyorum. Mehmet Tuna, Faruk Üğümü, İzzet Çapa, Metin Şen, İsmail Akkaya ile çok güzel bir sohbet yaptıktan sonra, Cafe Kikka’da yemeğe geçtik.. Tabi Hammam’ın en kötü yanı, o kadar içiçe bir ortam, o kadar sıcak bir hava var ki, bir restorana girince diğeri bozuluyor! Oysa hepsine tek tek gideceğim.. İşin şakası bir yana Hammam, gerçekten harika olmuş.. Cafe Kikka’da dört peynirli ıspanaklı risotto çok güzeldi ama misafirlerimin yediği Çin tavasında biberli et, fazla tuzluymuş. Benden söylemesi.. Hammam’da çok kaliteli bir müşteri topluluğu vardı. Yemekten sonra bar lounchta sohbetimize devam ettik. Hammam için yapabileceğim tek eleştri çalınan müzikti.. Ben beğenmedim.. Sadece o gecceye mi mahsustu bilmiyorum ama darbukalı, oyun havalı birşeyler çalıyordu.. O saatte biraz anlamsızdı. İzzet Çapa hemen duruma müdahela etti de müzik düzeldi.. Celal Çapa hiç ortalarda yoktu. İzzet Çapa ise her zaman olduğu gibi oradan oraya koşturup duruyordu. Hammam’ı kesinlikle tavsiye ediyorum.. Özellikle akşam üstü barı mükemmel.. O ne manzara öyle.. Ada vapurları, martı sesleri, Galata Kulesi ve Haliç’ten batan güneş.. Dalıp gitmişim..