LES OTTOMANS RESTORANI..

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 10-02-2007 15:19
Bu hafta davet haftasıydı.. Bu kadar davetten ve biraz sonra anlatacağım yemek ve içeceklerden sonra Ender Saraç'ın zayıflama iğnelerinden yesek ne olur, yemesek ne olur? Yani, ben ve benim gibiler asla diyet yapamaz, asla zayıflayamaz.. Ender Saraç, Dilara Koçak ve Taylan Kümeli gibi işinde profesyoneller bile benim ve benim gibilerle ilgili kesinlikle bir çözüm bulamazlar.. Evet önce, İstanbul'a gerçekten bir hediye olan Hotel Les Ottomans'ın Yalı Hatun restoranına davetliydik. Bu muhteşem ve tarihi oteli İstanbul'a kazandıran Ahu Aysal Hanım'ın davetlisi olduğumuz restoran gerçekten mükemmel bir ortam sunuyor.. Barı ve restoranı çok ayrı keyifler yaratmış.. Canlı müzikte solist Ece Göksu, piyanoda ise eşi Can Çankaya var ve gerçekten nefis bir müzik şöleni sunuyorlar. Dünya mutfağı ve Osmanlı mönüsüyle iki ayrı lezzet yolculuğu var Yalı Hatun restoranda.. Avustralyalı executive chef Robyn Cooper harikalar yaratmış mönüde.. O kadar zengin bir mönü var ki biz başlangıçları Maitre D'hotel Uğur Taşdelen'e bıraktık.. Taze şifalı otlar salatasından deniz tarağı soteye, siyah trüf risotto'dan kaz ciğerine kadar her şey geldi masaya.. Ana yemeklerde ben kereviz püresi üzerinde ördek tercih ettim ve mükemmel bir lezzetle karşılaştım. Misafirlerimiz ise yalı köfteleri üçlüsü, kuzu tandır ve ıstakoz buharda tercih ettiler.. Her şey mükemmeldi. Tatlıları yazmak bile istemiyorum.. Şef Orhan Kuş ve garson Alper Gürsoy'un servisiyle harika bir gecce geçirdik. Dünya tatlısı ve muhteşem sohbetli Ahu Aysal Hanım'ın dediği gibi, Les Ottomans'ın kapıları açıldığında Muhsinzade'nin sadece zamanı değişmiş ama özellikleri korunarak mükemmel bir mekan yaratılmış. Bu arada restorana kesinlikle ceketsiz girilmiyor.. BU çok güzel bir uygulama. Cekedi olmayanlar için kapıda 3 ölçü ceket bulunduruyorlar. 10 özel suiteli Hotel Les Ottomans, Caudalie SPA'da Türk hamamı, sauna, drenaj, lakonyum, vinoterapi, yüzme havuzu, triloji suiti ve fitness-plates'le birlikte Osmanlı'nın geleneksel görkemini günümüz konforuyla birleştirmiş. Ben sevgililer günü için rezervasyonu yaptırdım bile.. Halepli tüccar Muhsinzade Çelebi'nin günümüze uyarlanmış yalısında, modern Osmanlı tadında harika bir sevgililer günü olacak.. Eşime sürpriz olacak bu güzellik.. Q JAZZ Les Ottomans'taki muhteşem yemekten sonra Q Jazz'a geçtik.. 1995 yılından bu yana dünya'nın en iyi jazz klüpleri arasında, ön sıralardaki haklı yerini koruyan Q Jazz, artık müzikseverleri Les Ottomans otelin bahçesindeki yeni mekanında ağırlıyor.. Dünyanın en ünlü Jazz, soul ve blues sanatçılarını İstanbul'lu müzikseverlerle buluşturan Q Jazz by Les Ottomans 300 metrekarelik geniş mekanı ve eşsiz boğaz manzarasıyla Les Ottomans Otel'de hem yaz hem de kış ayları boyunca İstanbul'lulara hizmet veriyor. Akşam üstü 18:00'de servise başlayan Q Jazz by Les Ottomans, iş yerinden çıkan insanların evlerinden once bir içki içmek için uğramak istedikleri bir mekan olmayı hedefliyor. Jazz'ın dev isimlerinin yanısıra, "Surprise Gala Nights" gecelerinde çok özel isimlere sahne olacak olan Q Les Ottomans'ın programı şöyle; 19:00 – 21:30 Happy Hour / Sanat Etkinlikleri... 23:00 – 03:00 Canlı müzik (Pazartesi hariç her akşam) (müzik ücreti 30 YTL.).. 11:00 – 15:30 Pazar günleri Royal Breakfast ... Bizim gittiğimiz gecce Q Jazz'da Shirly Lites Quarlet'i vardı. İstanbul'da bu kadar kaliteli müzik yapılan ve dans edilebilen bir mekan kaldı mı bilemiyorum.. Çok keyifliydi Q Jazz o gecce.. İstanbul'da yeni ve muhteşem bir mekan yaratılmış. Mehmet Ali ve Esen Açılmış'ı kutluyorum. BROOKLYN BREWERY Önceki öğlen North Shield Pub'ların sahibi Teoman Hünal Mikla'ya özel bir yemeğe davet etti. Raucbier ve Brooklyn Lager ile Brooklyn Black Chocolate Stout biralarının yemeğiydi bu.. Eminimki artık ülkemizde bira mantığı değişecek.. Ben daha önce böyle biralar görmedim, içmedim.. Her şeyin bir profesyonelliği var. Teoman Hünal da bira profesyoneli.. Dünyada ne kadar ilginç ve özel bira varsa ülkemize getirmek için didinip duruyor.. Türk insanı da kaliteli bira içsin istiyor.. Frankoya'nın Bamberg şehri, dünyanın en güzel biralarından biri olan Rauchbier'in vatanıymış. Bu duman kokulu bira ile birlikte Mikla'da Mehmet Gürs nefis bir tütsülenmiş somon, karamelize rezene, anasonlu beurre blanc'la servis yaptı.. New York'un en sevilen biralarından Brooklyn Lager, özel olarak New York'dan getirilen steak ile içildi. Fırınlanmış patates, Fransız fasulyesi ve sarımsaklı tereyağ ile birlikte.. Et muhteşemdi.. Brooklyn Lager, damağı malt ve karamel aromaları ile sıvadıktan sonra yoğun baharlı şerbetçiotunu hissettiriyor. Narenciye izleriyle taze, buruk çerbetçiotunun ideal dengesine sahip bir bira.. Mikla'nın sahibi ve şefi Mehmet Gürs, tatlı olarak sıcak çikolatalı Mouse, çikolatalı dondurma hazırlamış.. Bu mükemmel lezzetle birlikte de bu kez Brooklyn Black Chocolate Stout birası içtik.. Dünyada son yıllarda giderek artan bira ile yemek eşleşmeleri, artık İstanbul'da da yaşanacak gibi.. Son olarak Cuma ve Cumartesi akşamları Ortaköy'deki Ertekin'in yerinde, İlham Gencer'le müzik ziyafetine gitmenizi öneriyorum. Mutlaka gidin, harika bir gecce geçireceğinize eminim..