DÜN GECCE İSTANBUL'DA NELER OLDU NELER? KENAN ERÇETİNGÖZ YAZDI...

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 18-03-2001 13:10
Günaydın. Ancak kalkabildim. Ve hemen duşumu alıp oturdum ekranın başına. Dün gecceyi anlatmazsam çatlarım sonra!!! Dün gecce yine Paper Moon'la başladık hayata. Artık bana da bir indirim kartı verseler iyi olacak. Paper Moon'da her zaman olduğu gibi Yılmat'ın sahibi Burak Türeci misafirleri ile oturuyordu. Ne yazık ki Pamir Demirtaş yoktu. Şu anda Paper Moon'un en iyi müşterisi Burak Türeci, her gecce gelerek birinci sırada yeralıyor. Biz Paper Moon'dan çıkarken Eda Modoğlu yanında çok güzel bir kızarkadaşı ve iki erkekle içeri girdi. Eda'nın yanındaki erkek, bir zamanlar Hıncal Uluç'un sekreterliğini, yapan daha sonra topless güneşlendiği için işten çıkarıldığı söylenen güzel manken Burcu Esmersoy'un eski nişanlısı Taner'miş. Paper Moon'dan çıkıp Ulus'ta sevgili dostum Murat Bilican'ın doğumgünü partisine katıldım. Evinde verdiği partiye çok yakın dostlarını çağırmış Bilican. Gerçekten sade ve hoş bir davetti. Bu Murat çok sevimli bir çocuk. İşleri de maşallah iyi gidiyormuş. Minetta diye bir meyvesuyu ihraç ediyor, gerçekten bir harika. Artık insan votkayı minette portakal suyu ile içiyor. Davette kimler vardı? Nurettin Hasman-Verda Penso, Cem Özer, Can Tanrıyar-Petek Dinçöz, Mustafa Çağlar, Murat Erdoğan, Sabi Totah, Gökhan İleri, Cevat Kaya, Murat Cevahiroğlu gibi isimler vardı. Açık büfede soğuklar yenildikten sonra, kebaplara geçildi. Daha sonra Murat Bilican, tekne şeklindeki pastasını nişanlısıyla birlikte kesti. Çok hoş bir parti oldu. Eski dostlarla uzun uzun sohbet ettik, eğlendik. Oradan kalktık RA'ya, Kenan Doğulu'ya gittik ama kapı duvar! Cumartesi geccesi RA kapalıydı. Ne yapalım derken, ne zamandır aklımda Seventh House vardı. Ha di gidelim dedik. Kapı tıklım tıklım, içeriye geçtik, 'sizi küçük oda' ya alalım' dediler. Önce ne olduğunu anlamadım, meğerse Sevent House, oda odaymış. Küçük oda dedikleri yer, 25x15 metre büyüklüğünde 10 metre tavan yüksekliğinde bir yer. Bam bam bam bambiri bam bam, müzik çalıyor, karanlık, spotlar yanıp sönüyor, kimse kimseyi görmüyor. Ben yaşlıyım, oturacak bir yer bulun dedim, bir köşeye oturttular. Müzik gerçekten güzel. Disko isteyen artık Sevent House'a geliyormuş. Şeniz gerçekten bu işi biliyor, mekan full doluydu. Büyük oda'yı göremedim ama inşallah bir daha ki sefere de büyük oda da Türk kahvesi içeriz. Sevent House'dan çıktık, o saatte gidilecek neresi var? Şamdan ya da Arto... Ekip olarak herkes Arto'yu istedi. Gecce saat 03.00, Arto'da bir tane boş masa yok. Hemen bize köşede ufacık bir yer yaptılar, oturduk. En ön masada baktım Fulden Uras ablamız oturuyor. Meğerse o da haftaiçi Nispet'te çıkıyormuş. Tamam da, Nispet'te çıkacak olan sanatçı en ön masada göbekte, oturur mu? Müşterilere yer kalmıyor ki! Fulden abla niye böyle yapıyorsun ki? Aaa, Fulden'in hemen arkasında kim var bilin bakalım! Ece Erken... Bu kız heryerde vallahi. Böyle enerjik bir kız hayatımda görmedim. Ece'nin yanında da Mustafa Denizli'nin kısı Selin Denizli. İkiliye bakın! Arto da fırlama. Böyle iki isimli kızı bulmuş bırakır mı? İkisini birden sahneye aldı, bir güzel şarkılar söyletti, gırgırını geçti. Yine her zaman olduğu gibi kırıp geçridi. Saat oldu 04.00... Artık Nispet'in kapanma saati. Polis kapıda. Arto son bir kez benim için 'Sarı Odaları' söyledi, ondan sonra perdeler indi. Arto'dan çıktık, hadi çorbacıya gidelim dedik. Ulus girişindeki Şayan'a geldik. Saat 04.20'de gözlerime inanamadım. İçerisi, dışarısı full dolu. Kapının önü, arabalardan kitlenmiş. Şayancılara bir tavsiyem var, kötü gününüzde müşteriye nasıl davranıyorsanız, iyi gününüzde de aynı davranın. Kalabalık diye baktım garsonlar bir havalarda, kimseyle ilgilenmiyor, gelenlere ukala ukala konuşuyor. Mekan dolu ya, tabii ne olacak? Ama bunun boş günleri de var, kriz var! Lütfen biraz daha iyi niyet, güler yüz Şayancılar! Arkadaşlarımızdan bazıları çorba içmekten vazgeçince, bu kez de Arnavutköy'e inen yokuşdaki dürümcüye gittik. Şaka gibi ama onun da önü tıklım tıklım. Saat sabah karşı 04.40 olmuş. Neyse ki, dürümlerimizi yedikten sonra evin yolunu zar zor bulabildik. Sevent House'la ilgili sadece aklıma yangın çıkışlarının olup olmadığı geldi. Şimdi bu da nereden geldiyse. Şeniz'e soracaktım, unuttum. Çok karanlık, ben çok korkarım böyle durumlardan. Yıllar önce Ataköy Taverna yangınında polis muhabiri olarak gördüklerim geldi aklıma da tüylerim diken diken oldu. Lütfen bu yangın çıkışlarına dikkat edelim arkadaşlar. İlla olay olduktan, insanlar öldükten sonra aklımız başımıza gelmesin, lütfen... Bugün evdeyim. Akşama kadar jakuzziye girip bir daha çıkmamayı düşünüyorum. Kafam balon gibi vallahi. Gez gez gez, gürültü, karanlık, içki aman Allah'ım. Allah bizi bu hayattan kurtarsın...