KİMİN ÖLÇÜSÜ KAÇTI?

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 19-10-2002 11:57
Bu ülkenin en büyük problemi, herkesin herşeyi bilmesi ve ne idüğü belirsiz insanların (özellikle bazı bayanların) ellerine kalem verilmesi.. Milliyet gibi bir gazetenin ilavesinde yarım sayfa köşesi olan Tuba Akyol hanımefendi, benim yazdığım yazıda ‘Derya Tuna ölçüyü kaçırdı!’ kelimesini almış, yazmış da yazmış! Tuba Akyol kimdir Allah aşkına? Magazini ne bilir? En azından benden iyi bilmediği kesindir! 19 yıl önce nerededir? Hangi olayların içinde yeralmıştır? Magazin dünyası içindeki oyunların arasında sıkışıp kalmış mıdır? Şöhretlilerin, yöneticilerinin satışına gelmiş midir? Çok zor durumlarda biranda yanlız kaldığını hissetmiş midir? Hangi dergiyi yaratmış, hangi televizyon programını yapmıştır? Yaşı, başı kaçtır? Sadece kadın olduğu için ve ben yazımın bir yerinde ‘ölçüyü kaçırdı’ diye yazdığım için, bugün atıp tutmuştur! Yazısının sonunda da ‘Yarın Kenan Erçetingöz bir saldırıyla karşılaşırsa buna tepki göstermeden önce gerçekten düşünüp hak edip etmediğine, ölçüyü kaçırıp kaçırmadığına mı bakacağız?’ demiş utanmadan.. Buna benzer olaylardan dolayı benim vurulduğumu bile bilmeyen, vurulduğum zaman aynı tepkiyi göstermeyen, belki o zaman anasının karnında olan Tuba Akyol, bugün yazmış! Vurulmayı kim hak edebilir? Kim kabullenebilir? Böyle birşey mümkün mü? Vurulan kadın olduğu için illa yazıyı şeyinden anlamak zorunda mısın? Ben tekrar diyorum ki; Derya Tuna bu yaşamı kendi seçti? Onun yaşam biçimi bu? İbrahim Tatlıses’in çok kızdığı, birşeyler yapacağı belliydi! Bunu Sabah gazetesi de manşet yaptı.. Derya Tuna da biliyordu! Bile bile lades.. Bu düşünce, asla ve asla ‘vurulmayı hak etti’ değildir, böyle anlayan sadece feminist eşşektir! Milliyet ilavesinin muhteşem yazarı Tuba Akyol, bir de benim ‘Her işte bir hayır vardır’ lafıma takılmış! Tabii, o cümlenin açıklamasını birgün sonra yazdım ama hanımefendi takip etmemiş! Olay anını bir daha gözünüzün önüne getirin.. Kalabalığı, karmaşayı hatırlayın.. Solak saldırgan geliyor, o kalablıkta baldıra isabet ettirebiliyor.. Ya o anda bir kameraman aniden dönüp çarpsaydı? Ya kurşun daha ölümcül bir yere gelseydi? Ben dedim ki, ‘Allah Derya Tuna’yı oğluna bağışladı’.. Tetikçiler mutlaka hap alırlar.. Ve bu olay gösteriyor ki, tetikçi Hüseyin Bozan bir profesyonel.. O kalabalıkta işini görüyor ve evine gidiyor. Poliste gidip, evinden alıyor! Tuba Akyol, benim yazıma takılacağına (kaldı ki anlamaz, zaten anlamamış), ‘Bu iş magazin işidir’ diyen hemcinsi adalet bakanı Aysel Çelikel’e takılsaydı! Bugün aynı Milliyet’te muhteşem adalet bakanımızın icraatları arka kapak olmuş! Yani, önce basın kendini sorgulasın.. Hemen feminist ayaklarında benim yazımdaki ‘ölçü’ meselesine takılacağına, neden hiçbir basının olayın üstüne tam anlamıyla gitmediğine baksın! Sadece Kanal D, yükleniyor ve olayın aydınlanmasını istiyor. Fatih Altaylı, cesursa sorguluyor. Türk polisi mi bu işi çözemeyecek? Var ya, iki dakika da çözer ama eli-kolu bağlanıyor! Artık bu ülkede her iş magazin olarak görülmeye başlandı. Yazık ki ne yazık.. Adalet bakanı ‘magazin işi’ derse, hangi savcı, hangi polis olayı canla başla araştır ki? Bana ne ya.. Bir de başıma bela mı alacağım, boşver gitsinnn’ demez mi? Diyorlar zaten.. Şimdi anlaşılıyor Türk adalet sistemi ve benim vurulma olayımdaki ‘faili meçhul’ ibaresi! Demek ki, benim vurulma olayımı da ‘magazin’ deyip, geçtiler. Hala faili meçhul! Adaletin tozlu raflarında duruyor! Bu olayda tek fark var; o da sözde saldırgan yakalandı! Yani kral çıplak ama gören yok!! Gören var da, söyleyen yok!! Söyleyen var ama el koyan yok!! - Komşu komşu hu, oğlun geldi mi? - Geldi, geldi - Ne getirdi? - İncik boncuk - Kime kime? - Sana bana - Başka kime? - Kara kediye - Kara kedi nerde? - Ağaca çıktı - Ağaç nerde? - Balta kesti - Balta nerde? - Suya düştü - Su nerde? - İnek içti - İnek nerde - Dağa kaçtı - Dağ nerde - Yandı, bitti, kül oldu! Reyting uğruna İbrahim Tatlıses’i ‘İmparator’ yapanlar, şimdi ne düşünüyorlar acaba?