PARİS, PARİS..

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 12-12-2002 16:24
Paris, Paris.. Gitmeden once kimi aramak lazım? Tabi ki Erkan Özerman’ı.. Erkan ağbi, Paris’in muhtarı gibidir. Bilmediği, girmediği delik yoktur.. ‘Bensiz Paris’e mi gidilir a benim şapşal oğlum’ dedikten sonra, ‘Rebeka’yı ara, o seninle ilgilenir’ dedi ve iki telefon numarası verdi.. Rebeka, Paris’in meşhur Buddha Bar’ının Halkla İlişkiler sorumlusuymuş meğer.. Daha once Erkan ağbi’nin Best Model’ına katılmış.. Çok ilgilendi kızcağız bizimle.. Hani gurbet ellerde, ‘Erkan Bey, sıkı sıkı tembihledi’ diye diye paraladı kendini.. Champ Elyees’in (Şanzalize) en sonundaki ara sokakta olan Buddha Bar’da Cumartesi geccesi yer bulmak kadar zor birşey yokmuş meğer.. 21.00 ve 23.00 olmak üzere iki rezervasyon alıyorlarmış.. Biz 21.00’dakindeydik.. Çok güzel ve leziz yemek yedikten sonra yine Rebeka sayesinde üst barda torpilli bir masa bulduk ve sabaha kadar eğlendik, yedik, içtik.. Artık içkimiz Cutty Sark.. Daha once Jack Daniels’tı ama sevgili Burak Türeci ile birlikte içkimiz de değişti ve Cutty Sark oldu.. Açık renkli viskilerin kralı Cutty Sark içerek Buddha Bar’ın keyfini çıkardık. Buddha Bar’da ne kadar keyif aldıysak, tavsiye üzerine yönlendirildiğimiz Mouling Rouge’da ise o denli keyfimiz kaçtı.. Aslında Muammer Elveren uyarmıştı, ‘Emin misiniz, oralara gidebilecek misiniz?’ dedi ama dinlemedik ve gittik. Rezil bir semtte, seks shop’ların, hayat kadınlarının arasında rezil bir yer.. Yüzlerce turist, koyun gibi saatlerce sırada bekletiliyor.. Ne ilgilenen var, ne de açıklama yapan.. Bir kaç kez sıradan çıkıp, rezervasyonumu, yerimi öğrenmeye kalktım, ‘Sırana geç, zamanın gelince öğrenirsin’ gibi kaba-saba bir cevap aldım.. O kadar insanın koyun gibi saatlerce sırada beklemesine anlam veremedim. Benim gibi birkaç kişi daha sıkılıp, patladı.. Sonun da ben dayanamayıp patladım, kavga çıktı.. Ve meşhur (!) Mouling Rouge’dan ayrıldık.. Resepsiyonda iki beyaz saçlı şefle kavga ederken Maksim gazinosu geldi aklıma.. Hiçbir zaman kalitesinden ödün vermeyen beyaz saçlı, ağır şeflerin müşterilerle olan ilgisi, sevgisi geldi aklıma.. Hey gidi Maksim hey.. Fahrettin Aslan Maksim’ı Mouling Rouge gibi gösteri mekanı yapsa, o kalite ile dillere destan olurdu.. Oysa elin gavuru ne yapsa olay oluyor, uğruna film bile çekiliyor! Biz, bizdeki kıymetleri, cevheri bir türlü keşfedemiyor, yaratıcılık ruhumuzu ortaya koyamıyoruz. Başarılı birşey yaptığımız zaman da mutlaka elimize yüzümüze bulaştırıyoruz. Mydonose Çadırı’nda Sultan Of The Dance Grubu kurduk, çok güzel şeyler yaptık ama sonunda yine kavga çıktı ve başarı paylaşılmadı, proje sakatlandı! Taksicilerin bile kapılarını kilitleyerek müşteri almadan kaçtığı Mouling Rouge semtinden 15-20 dakika yürüyerek medeniyete geldikten sonra taksi bulup Champ Elyees’e çıkabildik.. Impala Lounge’da içkilerimizi içtik, daha sonra da Rouge Marine’de eğlendik. Ah, ah.. Bağdat Caddesini trafiğe kapat, ışıl ışıl yap, al sana Şanzalize.. Cafeleri, restoran, barları düzenle, alış-veriş mağazalarını daha modernize et olsun bitsin.. Beyoğlu, boğaz, Sultanahmet, Topkapı, ne bileyim o kadar çok tarihi yer, mekan var ki.. Ama ruh yok, yaratıcılık yok.. Sadece özenti var, çekememezlik var.. Geldiğimiz ekiple, yani Türker İnanoğlu, sevgili eşi Gülşen Bubikoğlu, Zülfü Livaneli, Bekir Okan ve sevgili eşi Meral Okan’la İstanbul’a döndük.. Döner dönmez Gazete Habertürk’ün çalışmalarına girdik ve hızlandık.. 18 Aralık’ta Gazete Habertürk’te de hergün birlikte olacağız. Dip not: Dünkü yazımda, tatile birlikte gitmeyi planladığımız ama son anda ayrı turizm şirketleriyle uçtuğumuz dostlarımızın başına gelenleri yazmıştım.. Yazım üzerine Travel Club Genel Müdür Yardımcısı Hakan Fırat cevap maili göndermiş.. Konuyu uzatmak istemiyorum.. 12 yıllık Travel Club acentasının art niyetli olmadığını biliyorum. Mağdur olan müşterilerinden özür dileyerek, seyehat çeki önermişler.. Amacım, kimseyi karalamak, küçük düşürmek değil.. Sadece, her ne olursa olsun bazı işlerin çok titiz yapılması gerektiği inancındayım.. Bizler her zaman kendimizi haberi çıkan kişinin yerine koyarız.. Travel Club’tan ve diğer firmalardan da ricamız her zaman kendinizi müşterilerinizin yerine koyun ve ona göre davranın.. tatiller zehir, stres değil, keyif ve mutluluk olmalı..