KÖPİŞSİZ YATILMAZ MI?

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 03-08-2003 03:00
Üzerinden tam bir hafta geçti. Aslında bu yazıyı cumartesi okuyorsanız 6 gün. Geçen pazar, Hürriyet'in ilavesinde Ayşe Arman, yeni evli Mazhar Alanson ve Biricik Suden'le röportaj yapmış. Hatırlıyorsanız Biricik Suden bir trafik kazası geçirmiş ve başına 20 dikiş atılmıştı. Allah'tan ucuz atlatılmış bir kaza. Verilmiş sadakası varmış yeni gelinin. Ayşe Arman'a bayılıyorum. Gazeteciliğine bayılıyorum. Hemen yanlış anlamayın. Alttan giriyor, üstten çıkıyor mutlaka ilginç bir şeyler, ilginç röportajlar ortaya çıkarıyor. Baksanıza röportajın ilginçliğine! Allah aşkına siz de okuduğunuz zaman şaşırmadınız mı? Bakın şimdi, yeni gelin Biricik Suden kaza anını şöye anlatıyor; Arif Mardin'in daveti, ardından Emel'in doğumgünü. Emel benim en yakın arkadaşımdan biri. Eğlenceye gittik. Oradan bizim eve geldik. Burada bir curcuna. Sonra herkes evlere dağıldı. Biz köpeğimiz Bom'u, Emel'in evine bırakmıştık. Mazhar dedi ki 'Biz şimdi Bom'suz mu yatacağız'. 'Aşkım gider alırım Bom'u Beylerbeyi'nden sen merak etme' dedim. Üstümü değiştirdim. Küt diye taksiyle Kuruçeşme'den Beylerbeyi'ne gittim. Köpişi aldım. Ben arkada sağda oturuyorum. Bom da ayağımın dibinde yerde. Şöför bey, 'Sağdan mı, soldan mı giriyoruz?' 'Bilmiyorum' dedim. 'İsterseniz sağda durun, Emel'i arayıp bir sorayım' telefonu taksi şöförüne verdim.' Mazhar Alanson'la gizlice evlenen yeni gelin Biricik Suden'in kazayla ilgili anlattıkları böyle. Ondan sonra kaza olmuş.. İlginç değil mi? Ah bu Ayşe Arman. Nereden bulur böyle röportajları. Her yerde canavar gibi sorular soran Arman bu kez sormuyor? - O gecce de köpişsiz yatsanız olmuyor mu? Aranızda mı yatıyor? - Peki evde adam varken, geccenin bilmem kaçında yeni gelin Kuruçeşme'den Beylerbeyi'ne taksi ile gider mi? - Erkeklik öldü mü? - Kuruçeşme'den bindiğin taksi ile köpeği almadın mı? Aynı taksi dönüş yolunu neden hatırlamadı? Aslında bunlar tam Ayşe Arman'lık sorular ama Biricik Suden anlatıyor, nedense Ayşe dinliyor.. Gecce yarısı yeni evlendiği kadını tek başına, hem de uzak mesafeye köpiş almaya gönderen Alanson, hastanede çarpan çocukla tanışmak bile istememiş, kibar davranmamış. 'Karıma bunu yaşatan insana düşüncesiz diyemeyeceğim. Düşüncesiz hareketin bir bedeli olmalı.' demiş ve sonra da alnında 20 dikiş olan karısına erkeklik yapıp kızmış! Peki eskiden erkekler böyle miydi? İstanbul olmuş kap-kaç şehri. Gazeteler her gün manşet atıyor. 'Şu sokaklar tehlikeli, bu sokaklar Harlem gibi'.. Ama Mazhar Alanson yeni evlendiği karısını gecce yarısı tek başına köpiş almaya gönderiyor. Entresan! Başından ekmek çevirsin, gitsin bir fakiri sevindirsin. Allah korusun daha kötü bir şey olsaydı, yeni gelinin başına çok daha üzücü bir şey gelseydi, onu köpiş almaya gönderen Mazhar Alanson ne yapacaktı acaba? Ahlaksız mektuplar reloaded! Konu Ayşe Arman'dan açılmışken aynen devam edelim. Aynı günkü ilavede, Ayşe Arman'ın bu kez başka bir köşesinde 'Ahlaka aykırı mektuplar' diye bir yazı vardı. Bir tanesinde özetle aynen şu kelimler geçiyordu; 'Dünyanın en mutlu kadını olarak güne başladım. Biricik aşkım sonunda beni aramıştı. Numarasını gördüğümde kalbim yerinden fırlayacak gibi oldu. Bir çırpıda açtım telefonu, ne hissediyorsam söyledim. makineli tüfek gibi sevgimi, aşkımı, özlemimi, heyecanımı, mutluluğumu... Beni sessizce dinledi. Aynı duygularla karşılık vermesini ya da ne bileyim güzel bir şeyler söylemesini isterdim ama aramışta ya, benim için bu bile yeterliydi. Ben sustuğumda, sakin bir sesle 'senden bir şey istiyorum.' dedi. Hemen atladım: 'Ne istiyorsan yaparım' ve hayatımda hiç duymadığım bir taleple karşılaştım. Bana aynen şöyle dedi: 'Bir kadın arkadaşım var. Onun evinde onunla sevişeceksin. Ben de sizi seyredeceğim.' Ona 'Allah'ın belası herif, defol git' demeyi çok isterdim ama yapamadım. Bu adam mı şimdi benim sevdiğim aşık olduğum adam? Peki bana ne demeli, iğrenç zavallıyım... Ropot gibi bir şeye dönüştüm ben, resmen bir sese aşığım ve o ne derse boyun eğmeye hazırım.' Mektup böyle devam ediyor. Yani kadın, adamın istediğini yapmış. Ayşe Arman da mektuba cevap veriyor; 'Sevgili S. sana bir şey söyleyeyim mi? Bu sözünü ettiğin, iki kadını sevişirken izlemek erkeklerin yüzde 98'inin fantazisi. Heyecanlandırıyor onları, n'apalım. Tabii kadınına göre değişir, kiminin hoşuna giden bir oyundur, o zaman ortada ne kötü bir emel olur ne de alet!.. Herkes istediğini yaşar. Bla bla bla bla... Ne kadar seviyor olursan ol, seni asla düşünmeyen bencil herifin tekiyle birliktesin! İnan bana bugün değilse bile, yarın fark edersin ve onu terk edersin. Benden sana garanti.' Bir kaç hafta önce ki mektupların birinde de yine evli bir karı-koca vardı. Kadın eve gelen en yakın arkadaşının kocasıyla mutfakta işi pişiriyordu. Ve bunu ballandıra ballandıra anlatıyordu! Yayınlanmak için biraz fazla özel değil mi bunlar? Bence Ayşe Arman, bir çay partisi düzenlesin ve orada bu tip kadınlarla sohbet etsin!