ANNE VE KIZLARIN MACERALARI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 24-07-2008 18:21
Evet bugün Cenk Eren ve tele kızlara geçmeden önce (Bu arada sürekli Cenk Eren ve tele kızlar diye yazıyorum. Yanlış anlaşılmasın, Cenk Eren'le tele kızların bir ilgisi yok), Bodrum Torba'da açılan Alkoçlar Oteli'nin beach'ini Nişantaşı'nın başarılı mekanı Leea almıştı. Sahibi Ayk'ı havalimanında gördüm İstanbul'a dönüyordu. "Ne oldu Ayk?" dedim, "Ender Alkoç'la anlaşamadım bende mekanı bıraktım" dedi.. Güzel bir birliktelik sezon başında bitiverdi.. Evet gelelim Cenk Eren ve tele kızlara.. Bodrum'u gerçekten Türk tele-kızlar basmış.. Evet, heryerdeler.. Jandarma, yabancı uyruklu çalışan kızları ani bir baskınla toplayınca meydan yerli tele kızlara kalmış. Bodrum'un içinde 2-3 mekanda ve Türkbükü'de cirit atıyorlar ve de çok yüzsüzler! Çünkü, Rus'lar gidince rekabet kalmamış ve fiyatlar uçmuş.. Öyle abartmışlar ki artık, gecce alkolünde etkisiyle eğlence mekanlarına dalıyorlar ve gözlerine kestirdiklerine önce masum masum yanaşıyorlar, yiyorlar, içiyorlar sonra da hiç utanmadan "bir saat kalırım 500 dolar alırım" diyorlar.. Kızların gözü dönmüş.. Vallahi Çin ordusu gibiler, üçerli, dörderli şekilde, her yerdeler. Birde anne ve kızları durumu var.. Meşhurdur bu anne ve kızlar.. İstanbul'da birçok işadamının parasını yediler şimdi de Türkbükü'ne konuşlanmışlar. Uçak biletini Mehmet Efendi'ye, otel parasını Hasan Efendi'ye, yemek parasını da Ahmet Efendi'ye ödettiriyorlar. Allah için annenin 3 kızı var, üçü de güzel.. Bu ismini yazamadığım ama çok meşhur Ahmet-Mehmet Efendiler de kasabın önünde ciğer bekleyen kedi misali bir umutla bekliyorlar. Ama sonuç nafile! Çünkü senaryo müthiş.. Anne , sözde büyükelçi kocasından ayrılmış, kızlarına bakıyor. Çok güzel konuşuyorlar.. Kızlar sözde felsefe okuyor.. Anne, ayrıldığı kocasının kredi kartını kullanıyor ama maalesef kredi kartının manyetiğinde hep bir problem oluyor.. Problem olunca da bizim yardımsever işadamlarımız hemen devreye giriyor! -Ne demek canım olur mu öyle şey, Sonra verirsiniz tabii ki.. -Ay yapmayın, mahçup ettiniz. Çok teşekkürler. Hemen İstanbul'a dönüşte öderim merak etmeyin. Ee bari gelmişken bir yemek yiyelim. Ayşe-Fatma-Leyla gelin kızım, bakın Hasan Ağabey'inizle tanışın. -Merhaba kızlar, falan, filan.. -Ay kızım başın mı ağrıdı, ne oldu böyle. Hadi o zaman biz gidelim, yarın görüşürüz Hasan Ağabey'inle.. Olay bu şekilde dönüp dönüp duruyor.. Bakalım bu gidişimde anne-kızlar hangi ünlü işadamını kafaya almışlar göreceğim.. Anne beni görünce öyle bir kaçıyor ki anlatamam.. Beni İstanbul'dan tanıyor ve tüm hikayeyi bildiğimi biliyor.. Ayrıca ben dostlarıma bu durumu anlatıyorum ve uyarıyorum.. "Bu bir tuzak, aman dikkat. Paranızla rezil olursunuz vallahi" diyorum.. İsmini vermeyeceğim ünlü bir işadamı, 2 gün sonra gelip beni alnımdan öptü ve "beni büyük bir beladan uzaklaştırdın, çok teşekkür ederim. Bu anne-kızlar gerçekten dediğin gibiymiş" dedi.. Hay Allah, yine Cenk Eren'i anlatamadım.. Onu da yarın anlatırım..