KIBRIS'TA NELER OLDU, NELER?

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 12-08-2002 14:35
Kıbrıs Rocks Otel’in havuzbaşındaki Tween’in defilesinde mankenlik yapan Mehmet Ali Erbil, çok alkış aldı. Kızı Sezin’e ‘tamam, defilede sululuk yapmayacağım’ diyerek söz veren Erbil, gerçekten profesyonel mankenlere taş çıkarttı. Podyumda tıpkı onlar gibi yürüdü, Çağla Şikel ve Selin Toktay’la dans etti. Defileden sonra ise mikrofunu eline alan Erbil, ‘Bir Ecevit kaldı, bir de ben. İkimizi de öldürmek istiyorlar. Ben de Rahşan’dan üç tane var’ diyerek de geccenin esprisini patlattı. Mehmet Ali, biraz toparlanmış. Çok sıkıntılı günler geçirdi, çok üzüldü ve bence yıprandı. Aslında hala karar vermiş durumda değil. Evliliği konusunda ne yapacağını bilmiyor, bilemiyor. Sanıyorum zamana bırakmış herşeyi. Ama böyle de gitmeyeceğini biliyor.. Bekliyor. Karar vermek için bekliyor.. Aşk olmayan, kendisinden 25 yaş küçük eşiyle ne yapacağını bilemiyor.. Vicdanına mı, yoksa hayatın gerçeklerine mi kulak asmalı? Gencecik, henüz hayatın başında olan güzeller güzeli bir kız. Daha çocuk gibi.. Oysa Mehmet Ali Erbil, feleğin çemberinden 10 kez geçmiş, herşeyi görmüş biri.. Olmadı mı olmuyor. Ama Mehmet Ali’nin biran once karar vermesi lazım. Ayrılsa bile eşi Sedef’e yeni bir hayat kurması, bakması, yaşatması lazım. Dikkat ederseniz, Mehmet Ali’nin daha önceki eşleri tekrar evlenmedi. Çünkü Mali, onlara bakıyor. Peki, Sedef ne olacak? Ayrıldıktan sonra başka bir sevgilisi, evliliği olmayacak mı? Peki nasıl olacak? ‘Mehmet Ali’nin eski karısı Sedef.. ‘ diye başlayan haberlere Mehmet Ali ne kadar dayanacak? Zor, gerçekten zor bir karar var Mehmet Ali’nin önünde. Dört saatte bir yemek yiyen, asistanının sürekli ilaç verdiği Mali zor bir dönemden geçiyor. Allah yardımcısı olsun... Kıbrıs’ın en baba oteli Rocks’daki Tween kış kolleksiyonunu görmenizi isterdim. Faruk Kalaycı’nın hazırladığı kolleksiyon bence mükemmel. Dünya standartlarında.. Kazaklar, montlar, kabanlar, pantolanlar, hele hele o gömlekler mükemmeldi. Bir yıldır Tween-Damat grubunda olan Faruk Kalaycı, inanılmaz bir kolleksiyon hazırlamış. ‘2003 yazında büyük bir sürprimiz var’ diyor Kalaycı.. ‘Tüm Anadolu’yu gezdim ve ortaya müthiş kıyafetler çıktı. Biz elimizdeki değerleri kullanmasını bilmeyen bir toplumuz. Ama bu artık değişecek’ diyor. Tween-Damat’ın sahibi Süleyman Orakçıoğlu’nu kutluyorum. Sadece eleştirim, böyle güzel bir kolleksiyonu neden sadece Cat-walk yürüşlü bir defilede İstanbul’da göstermiyor, anlamıyorum. Cumartesi geccesi Rocks Otel’de izdiham vardı. Havuzbaşındaki davette 200 kişi dışarda kaldı. Bundan böyle Rocks Otel de yapılan gecceler iki gün olacak. Müşterileri ve Kıbrıslıları mağdur etmemek için otel yönetimi böyle bir karar aldı. Ayrıca yeni odaların inşaatı da yılbaşına yetişecekmiş. Evet, Mehmet Ali Erbil’den sonra sahneyi Süperstar Ajda Pekkan aldı. Bir işadamının özel uçağıyla Kıbrıs’a gelen Ajda Pekkan’ın orkestrası İstanbul Gelişim.. Şimdi Ajda Pekkan’a gecceyle ilgili hem iyi, hem de kötü eleştirilerim var. İyi olan şu; Ajda Pekkan, aldığı paranın yarısını çok değerli sanatçılardan oluşan orkestrasına veriyor. Yani, işin parasal yönüne bakmayıp, ucuz bir orkestrayla çalışmıyor. Yani ucuz orkestrayla çalışıp, kalan parayı cebine atmayı düşünmüyor. Atilla Özdemiroğlu, Garo Mafyan, Asım Ekren gibi sanatçılarla çalışıyor. Bu konuda helal olsun Ajda Pekkan’a… Amma.. Orkestrasında bu kadar değerli sanatçılar varken ve hepsini Kıbrıs’a getirmişken neden onlara biraz fırsat verip de hünerlerini göstermesini sağlamıyor? Neden müzik şovu yapmıyor? Neden Sezen Aksu gibi tek tek orkestrasındaki elemanları tanıtmıyor? Biz Atilla Özdemiroğlu, Garo Mafyan, Asım Ekren, oğlu Mert Ekren’i biliyoruz. Peki diğerlerini neden tanımıyoruz? Neden Ajda Pekkan tanıtmıyor? Yukarıdaki, iyi eleştirinin kötü devamıydı. Şimdi sıra kötü eleştiride.. Süperstar, gerçekten nefis bir konser Verdi Kibrıs’ta. Sadece kendi repertuarından söyledi. Sebep; orkestrası öyle istiyormuş.. Neyse.. O güzelim konserin sonunda Nil Burak’ın dolduruşuyla sahnede ses tesisatı için söylemedik laf bırakmadı ve ‘Bir daha Kıbrıs’a gelmeyeceğim’ dedi.. Duyduğuma göre de odasına gidip ‘Ben böyle birşeyi nasıl söyledim’ diye bir saat ağlamış. Evet ağlamalı Ajda.. Yaptığı çok yakışıksızdı. Ses tesisatıyla Kıbrıs’ın ne alakası var? Madem tesisattan, monitörlerin yerlerinden şikayetçisin, senin gibi profesyonel bir sanatçı prova yapar ve eksikleri görüp, uyarır. Mankenlerle ilgili birşey yazmak istemiyorum. Çağla Şikel, Ayşe Hatun Önal, Selin Toktay, Cansu Dere, Şenay Akay, Özgür Kavruk, vs. gibi birçok manken kızımız ve yakışıklı erkeklerimiz vardı. Peki hadi, onlarla ilgili notları da yarın yazayım. İçip içip kafayı bulup, resepsiyondaki gülü, küloduna sokan manken kim? ‘İyi olmuş, biraz toparlanmışsın, çok zayıftın. Sakın bir daha öyle olma’ diye konuşan manken arkadaşına ‘Ahh, ah.. Bir daha öyle bir aşk yaşayabilir miyim?’ diyen manken kim? Çağla Şikel, İlhan Mansız’a gerçekten mesaj gönderdi mi, göndermedi mi? gibi konuları da yarın yazacağım..