Helal olsun. İlk defa bir futbolcunun cesurca konuşup, doğruları
söylediğini gördüm. Galatasaray'ın yıldız futbolcusu Ümit Karan,
futbolcuların değil, çevrelerindeki kadınların çapkın olduğunu
söylemiş. Çok doğru. Aferin Ümit Karan'a.
Çoğu kadın da zaten, 'ben sana güveniyorum kocacığım (sevgilim) ama
kadınlara güvenmiyorum' demiyor mu? Evet, kadınların çoğu böyle
diyor. Bu devirde artık erkekler değil, kadınlar çapkın oldu.
Baksanıza, küçücük kız olan ve sürekli sevgili değiştiren Hande Demir
bile Mayadrom'da, Cem Yılmaz'ın taciz şakalarına karşılık 'Hadi gel
çay içelim' diyor. Bir zamanlar Ajda Pekkan'la büyük aşk yaşayan baba
Teoman Demir, bu konuda ne diyor? Hiç... Çünkü o çapkın kadınları,
kullanan kadınları çok iyi biliyor...
Dünkü Milliyet gazetesinde Yaşar Çakmak imzasıyla çıkan haberde,
model (!) Eda Güngör'ün kendisini tehdit ettiği iddiasıyla savcılığa
şikayet ettiği Galatarasay'ın golcü futbolcusu Ümit Karan, popüler
olmanın zor zenaat olduğunu söylemiş. Mankenciğin, arkadaşının eski
sevgilisi olduğunu belirten Karan, 'Arkadaşım onu bırakınca gururuna
yediremedi, reklam peşinde koşmaya başladı. Herhalde suç duyurusu da
reklam' demiş.
Evet doğru, bunların hepsi reklam. Tuğba Altıntop'un evliyken
başkasıyla aşka yaşması da, Nazan Çalın'ın kocasıyla kameralar önünde
kavgası da reklam. Mesela, Tarkan'ın göbeğinin fotoğrafı da, reklam!
Bugüne kadar istediği gibi gizlenen Tarkan, nedense bir anda göbekli
fotoğraflarıyla gazetelere konu oluverdi! Reklam! Neden? Çünkü,
ülkemizde çok sanatçı (!) var. Çok konu, çok gündem var. Çok iş,
stres, yoğunluk var. Bu karmaşıklığın arasında unutulmamak lazım,
sürekli gündemde olmak, bir şekilde konuşulmak, konuşturmak lazım. O
yüzden çoğu reklam düşkünü sanatçı, menajerlerinin veya
arkadaşlarının yardımıyla gündem yaratmaya çalışırlar. 'Ne desek, ne
yapsak da haber olsak?'..
Hemen, 'Tarkan'ın reklama ihtiyacı mı var?' demeyin. Var..
Bu reklamların bazen çapı küçük oluyor, bazen ucuz oluyor geri
tepiyor, bazen de tam yerine oturuyor. Mankencik Eda Güngör,
kendisini kandıran gazetecinin de dolduruşuyla verdiği savcılık
şikayetiyle gündeme geldiğini, işlerinin açılacağını, fiyatının
artacağını sanıyor! 'Bak kız, bir anda haber oldun. Galatasaray'ın
golcü futbolcusu Ümit Karan'ı savcılığa bile şikayet ettin. Şimdi
herkes seni ister!', diyorlardır kıza.. O da, garibim inanıyordur bu
palavralara.
Bir zamanlar Q kızı Reyhan vardı! Şimdi ne oldu? Yaşıyor mu? Haberi
olan var mı? Kaya Çilingiroğlu ile yaşadığı kaçamak sonucunda
haftalarca gündemde kaldı ama sonuç ne oldu? Sıfır.. Neden? Yanlış
taktik uyguladı da ondan. Çabuk davrandı, hemen şöhret olmak istedi,
'benim Hülya Avşar'dan neyim eksik, o Türkiye'nin en güzel kadınıysa
kocası da benim evimde' dedi ve o gecce hemen çıkmak istedi
basamakları!
Hülya Avşar da skandalla şöhret oldu ama aklını çok iyi kullandı.
Sibel Can, Gülben Ergen, Ebru Gündeş hepsi aynı yoldan gelmedi mi?
Ebru Gündeş, ilk çıktığı günlerde babasının mezarı başında hüngür
hüngür ağladı, manşet oldu ama meğerse babası sağmış! Manşetlerden
inmedi. Ya Sibel Can, ya Gülben Ergen! Başarılı olanlar... Ya Seren
Serengil, onlar gibi başarılı olamayan bir örnek.
Bu örnekler bitmez. Ümit Karan doğru söylemiş. Artık erkekler değil,
kadınlar çapkın ve kadınlar daha çok reklam peşinde.
Sanatçı olsun, sosyete olsun, mankencik olsun hepsi aynı yolda.
Reklam olmadan, olmaz. Kimisi parası için, kimisi de havası için
yapıyor bu işi. Yani sanmayın sadece taşaralı manken kızlar reklam
peşinde koşup, ucuz işler yapıyor. Sosyetede de çok var böyle tipler.
Sürekli gündemde olmak için yapmadıkları kalmıyor. Her gün gazete ve
televizyonlara çıkmadan mutlu olamıyorlar. Küçücük kızlar, sürekli
gündemde! Neden, belli değil. İşte Hande Demir, Öykü Erdem, Lara
Kamhi.. Artık her gün gazetelerde fotoğraflarını görmekten,
haberlerini okumaktan fenalık geldi. Ama ne çare! Onlar da kendi
arasında yarışıyor! Kim daha çok haber oldu, kim daha güzel
kullanıldı, kimin kızının fotoğrafı iyi basıldı, kimin ki kötüydü!
Yani sadece mankencik Eda değil, sosyetede kendi arasında gündem
yarışında. Hem de ne yarış!