HOŞGELDİN, İYİ Kİ GELDİN REİNA!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 02-05-2010 15:49
Yaklaşık 7 aydır kapalı olan Reina'nın yazlık kısmındaki o eşsiz eğlenceyi ve atmosferi, tabii ki tüm Reinacılar gibi ben de çok özlemiştim ve dün gecce sabırsızlık içinde attım kendimi Kuruçeşme'ye ve o muhteşem mekan Reina'ya.. [resim=20100506resim-183939B1][/resim] Ali Ünal ve Erkan'a, bizi sonunda bu özlenen eğlenceyle buluşturdukları için teşekkürlerimi ve hayırlı olsun dileklerimi ilettikten sonra, içeri geçiyorum. Merdivenlerden aşağı inerken şöyle bir kuşbakışı bakıyorum Reina'ya, önemli bir değişiklik çarpmıyor gözüme. Sadece kırmızı tonlarının hakim olduğunu görüyorum; kırmızı ışıklandırma yapılmış Reina'nın dört bir tarafına. Onun dışında düzen aynı, koltukların rengi değişmiş, açık tonlar kullanılmış. Sonra, gözüm aşağıya doğru kayıyor ve o da ne?! Bir pist yapılmış tam merdivenlerin bittiği yere.. Pistin zeminine de kırmızı, mor, mavi, pembe, turuncu.. cart cart disko renklerinden ışıklandırma yapılmış! Aman Tanrım diyorum, bu bir şaka olsa gerek! Nerden çıktı, kim verdi bu aklı Reina işletmesine bilmiyorum ama bu diskovari hareketler Reina'nın tüm kalitesini, şık ve sofistike havasını almış, pavyon havasına sokmuş! Çok üzgünüm ama sevgili Ali Ünal kendine gel, Reina'nın kalitesinden ödün verme, kıskananların eline de koz verme! [resim=20100506resim-183939C1][/resim] İçerisi havanın son derece serin olmasına ve haftaiçi bir gün olmasına rağmen tamamen doluydu. 'Yaza merhaba' geccesinde o gün Reina'yı yalnız bırakmayan herkes de belli ki gerçekten Reina'yı özlediği için, eğlenmek için gelmişti. Yoğun kalabalık halinden gayet memnun, soğuk havaya aldırmadan tadını çıkarıyordu bu büyülü atmosferin. Ben de ısınma bahanesiyle dans şovlarımı sergilemeye başladım tabii:) Mekanın ünlülerine göz atıyorum. Hemen yan masada Ceylan Çapa – Gökçin Serter çifti ve Hakan Kosif ile Brezilyalı sevgilisi gözüme çarpıyor. Arkama bakıyorum hem gecce hayatının hem de Reina'nın müdavimi Süreyya Yalçın'ı tabii ki yine sevgilisiyle ve tabii ki yine ultra-rüküş kıyafetler içinde görüyorum. Allah akıl fikir versin diyerek turlamaya başlıyorum Reina'yı. [resim=20100506resim-183939D9][/resim] Tabii ki her zamanki yerinde, her zamanki arkadaşlarıyla Serdar Ortaç'ı görüyorum. Canım arkadaşım Serdar ara sıra DJ kabinine gidip yeni şarkılarını çalıyor. O gecce 2 şarkısını dinletti bizlere. Sonrasında fikrimi sordu; içlerinden biri içine sinmemiş, 'çıkarsam mı sence?' diyor, 'sen ne yapsan tutar be Serdar için rahat olsun!' diyorum. Şu sıralar kafayı albümle bozduğunu, başka hiçbir şey düşünemediğini söylüyor. Sonra Serdar'ın ricası üzerine yanındaki yabancı kızlara birkaç Türk dans figürü öğretiyorum ve tabii ki kızları da dansıma hayran bırakıyorum:) Sonrasında megaloman eğlence danışmanınız, Serdar'a iyi geceler dileyip tekrar aşağı iniyor ve kalabalığın arasına karışıyor.. Saatler ilerliyor ama Reina bir türlü boşalmıyor, hava daha da serinliyor ama Reina gitgide ısınıyor.. Eğlence doruklara çıkıyor, insanlar locaların üstünde dans ediyor. İşte bu diyorum; özlenen mekan, özlenen eğlence.. Evet, güzel bir hasret giderme geccesiydi dün gecce. Eşsiz atmosferi, büyüleyici manzarası, yüksek enerjisi, sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden eğlencesi, seçkin restoranlarıyla Reina dün gecce bir kez daha gösterdi ki; bu yaz gecceler daha sıcak, İstanbul daha kışkırtıcı, eğlence hayatı ise doruk noktasında olacak. Hoşgeldin yaz, hoşgeldin eşsiz mekan Reina! [b]HAFTASONU NEREYE GİDELİM?[/b] Büyüleyici atmosferiyle hiç kuşkusuz dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul'da bu haftasonu da eğlenceye doyacağız. Bu gecce ve yarın gecce İstanbul'un en gözde mekanları, birbirinden ünlü isimlerini ağırlayacak, birbirinden özel partilere ev sahipliği yapacak ve tabii ki eğlence sabahın ilk ışıklarına kadar devam edecek.. Eğer hala haftasonu programınızı yapmadıysanız, işte sizlere eşsiz şehir İstanbul'da felekten bir gecce geçireceğiniz mekanlar ve eğlence tüyoları.. [b]CUMA GECCESİ[/b] GÜNAY'DA ZİYNET SALİ VE HAYKO [resim=20100507resim-183939E7][/resim] MANSION 'DA TAN [resim=20100507resim-183939F9][/resim] NANNA'DA YELİZ [resim=20100114resim-183939A4][/resim] SARDUNYA'DA BÜLENT ÖZDEMİR [resim=20100114resim-183939C2][/resim] MY PAYVON BY CENK EREN'DE AFET VE CENK EREN [resim=20100114resim-183939C8][/resim] PATİKA'DA SONER OLGUN [resim=20100114resim-183939C7][/resim] ADALI MEYHANE ERTAN SERT KOKOSH BY ASMALI MEYHANE'DE CUMHUR DEMİR POSH KALAMATI MEYHANE'DE YORGO CUMARTESİ GECCESİ GÜNAY'DA FASL-I ŞAHANE [resim=20100507resim-183939A4][/resim] PORTOFİNO STAGE'DE FERDİ ÖZBEĞEN (SON GALA) [resim=20100114resim-183939B3][/resim] THE MIX'DE HAKAN ALTUN [resim=20100114resim-183939B7][/resim] MANSION'DA AYDIN [resim=20100507resim-183939C2][/resim] NANNA'DA SONER ARICA [resim=20100114resim-183939D5][/resim] PAYSAGE'DE SİBEL MİRKELAM [resim=20100114resim-183939D9][/resim] SARDUNYA BÜLENT ÖZDEMİR [resim=20100114resim-183939E5][/resim] PATİKA'DA SONER OLGUN [resim=20100114resim-183939C5][/resim] MY PAYVON BY CENK EREN'DE AFET VE CENK EREN [resim=20100114resim-183939D8][/resim] KOKOSH BY ASMALI MEYHANE'DE CUMHUR DEMİR ADALI MEYHANE'DE BUZUKİ OSMAN POSH KALAMATI MEYHANE'DE YORGO [b] Bodrum Gardens of Babylon'dan muhteşem 'yaza merhaba' partisi![/b] 'Bizde lüks standart!' sloganıyla yola çıkan, Bodrum'un eşsiz koylarından Kadıkalesi'nde açılan Gardens of Babylon, kalitesine yakışır bir şekilde, İstanbul'un elit isimleriyle Nişantaşı Biber'de dün akşam 'yaza merhaba' dedi. Tatil olgusunda lüks olarak sunulan tüm imkanların standart olarak bir araya getirildiği Gardens of Babylon, 'yaşama sanatı' anlayışını sizlere sunmayı amaçlıyor. Muhteşem doğası, doyumsuz denizi, eşsiz hizmet ve konfor anlayışı, tamamı king suit, suit ve villalardan oluşan, sonsuz maviliğe açılan bir kapı Gardens of Babylon, sizlere bambaşka, yepyeni bir Bodrum sunuyor. [resim=20100505resim-183939C2][/resim] Gardens of Babylon, sağlığınız için de gereken özeni gösteriyor. Dr. Ender Saraç yönetimindeki sağlık merkezinde, yılın 12 ayı, sağlıklı yaşama yönelik kişiye özel programlar ve toplu sağlık uygulamaları, yaşam kalitenizi artırmak için sizleri bekliyor. A'dan Z'ye tüm sağlık, güzellik ve bakım uygulamalarının Ender Saraç tarafından uygulanacağı bu butik otelin 'eğlence' kısmını da başarılı işletmeci Emre Ergani üstleniyor. [resim=20100505resim-183939B6][/resim] Dün akşam gerçekleşen 'yaza merhaba' davetinde Ender Saraç, Gardens of Babylon'da hizmete sunduğu High Sağlık Merkezi hakkında bilgi verirken; Emre Ergani, Gardens of Babylon'da Haziran ayında açacağı Breeze Beach ve Elani Restaurant hakkında davetlilerle sohbet etti. [resim=20100505resim-183939E2][/resim] İş, sanat, medya ve cemiyet dünyasından tanıdık simaların katıldığı davette göze çarpan ünlüler; Nurettin Hasman, Banu Zorlu, Metin Uca, Ece Vahapoğlu, Atıl Kutoğlu, Can Akçay ve Tuba Peksayar'dı. [resim=20100505resim-183940E3][/resim] Gardens of Babylon hakkında bilgi alan davetliler Biber'de keyifli dakikalar geçirirken, Gardens of Babylon da yaza keyifli bir merhaba demiş oldu. [resim=20100505resim-183940G1][/resim] Ben de bu iddialı geccedeki izlenimlerimden, bu yaz Bodrum'daki adresimiz hazırmış gibi bir izlenime kapıldım.. Sizi de gönül rahatlığıyla bu lüksü yaşamaya davet ediyorum.. [b]EŞSİZ ŞEHİR İSTANBUL'DA EŞSİZ BİR DOĞUMGÜNÜ..[/b] Happy birthday to me!! Happy birthday, happy birthday, happy birthday to meee…:) Anlayacağınız gibi, haftasonu sevgili eğlence danışmanınız bendenizin doğumgünüydü.. E tabii ki ben de bu özel güne ve sıfatıma yakışır bir şekilde, 'görmemişin doğumgünü olmuş' misali, çıktım İstanbul sokaklarına; bir günle yetinmeden, geccesiyle gündüzüyle, dopdolu ve çok eğlenceli bir doğumgünü haftası kutlaması yaptım kendime!:) 30 Nisan Cuma günü, bir neşe ve binbir umutla uyanıyorum güne.. 'Bu sene olacak' diyorum, 'tüm hayallerime kavuşacağım!'.. Kendimi avutuyorum belki de ama yine de son zamanlardaki şu ultra-moda kuantum felsefelerini her ne kadar pek mantıklı bulmasam da, eskilerin 'bir umuttur insanı yaşatan' felsefesini yabana atmamak gerek diyorum. O halde benim de kutlamalarımdan yola çıkarak, her anı ayrı bir güzellik ve keyif olan şehr-i İstanbul'da, bir doğumgünü nerede nasıl kutlanır, ona bir göz atalım.. [b]LUCCA[/b] Bebek'in inicisi Lucca, doğumgünü kutlamaları için sıkça tercih edilen bir mekandır, bugüne kadar birçok kutlamaya şahit olmuşluğum vardır. Çünkü özel bir mekandır; kendine has, insanı bağımlısı yapan bir ruhu vardır. Çalışanları işlerini iyi bilirler ve sıcaktırlar, bir aile ortamı vardır. Yemekleri lezzetli, kokteylleri oldukça başarılıdır. Lokasyonu idealdir, müşterileri kalitelidir. DJ performansı sizlere unutulmaz dakikalar yaşatırken, özel partileri de oldukça eğlencelidir.. Daha çok uzatabilirdim bu listeyi ama siz ne demek istediğimi anlamışsınızdır sanırım.. [resim=20100502resim-183940D3][/resim] İşte bu özel mekan Lucca, özel ve farklı günlere de imzasını başarıyla atmaktadır. Daha geçen hafta ilginç bir kutlamaya tanık olmuştum hatta. Pazar günü, henüz insanların brunch yaptığı bir saatte, mekan bir gecce kulübünden farksız, bangır bangır müzikle ve çığlıklar arasında tüm Bebek halkının dikkatini çekiyordu. Yoldan geçenlerin bile durup baktığı mekanda, bazı doğumgünü misafirleri masaların üstüne çıkmış, striptiz demek istemiyorum ama birkaç parça kıyafetlerini çıkarıyorlardı! Önce bir şaşırdım, hafiften yadırgadım, 'yok artık, günün bu saatinde, bu tarz bir kutlama!' dedim ama sonra düşündüm de herkes nasıl eğleniyorsa doğumgünü gibi en şahsa özel günü de o şekilde kutlamak, herkesin en doğal hakkı.. Ben de Cuma akşamı yorucu bir iş gününün ardından hazırlıklarımı tamamlayıp, çok sevgili mekanım Bebek'e ve Bebek'te de bende ayrı bir yeri olan Lucca'ya atıyorum kendimi. 10 dakika içinde mekanda doğumgünüm olduğunu duymayan kalmıyor! Zira, böyle bir günde biraz şımarıklık yapmayacağız da ne zaman yapacağız değil mi?:) [resim=20100502resim-183940D7][/resim] Bir onla bir bunla muhabbet edip, geccenin ilerleyen saatlerine ön giriş olarak, Lucca'nın o meşhur roze şarabından içiyorum. Lucca içki konusunda diğer mekanlar kadar cimri davranmıyor. Geçen hafta Papermoon'da ve Mia Mensa'da içtiğim rozeler geliyor aklıma.. Bardağın çoğunun buz dolu olduğu rozelerden hiçbir tat alamamış, üstüne bir de boğazım iltihaplanmıştı! Ama Lucca'da gayet ideal serinlikte servis edilen içkilerin tadına gerçekten varabiliyorsunuz. [resim=20100502resim-183940B2][/resim] İçkimi yudumlarken etrafımı da kolaçan ediyorum sizler için, kim var kim yok diye.. İbrahim Toraman gözüme çarpıyor. Ortada durmuş etrafı kesiyor, baştan aşağı süzüyor tüm kızları. Bir de acayip cool tavırlar içinde, 'küçük dağları ben yarattım' hallerinde.. Serdar'ın şarkısı geliyor o an aklıma, 'yine kimlere bu havalar?!'.. Garipsemiyorum aslında bu hallerini; zira tüm futbolcularda aynı tavır, aynı havalar mevcut durumda. E onları da bu hale getiren sevgili 'futbolcu-sever' genç kızlarımız maalesef.. Toraman'ın dışında, taze çift Sanem – Ralf Tezman'ı görüyorum. Lucca müdavimlerinden olan çift, yine arkadaş gruplarıyla gelmişler mekana ve pek bir mutlu gözüküyorlar. Allah mutluluklarını bir ömür sürdürsün, Allah bizlere de nasip etsin diyorum ve hepinizden de içten bir 'Amin!' duyar gibi oluyorum:) Lucca'nın o 7/24 süren kalabalığı kimi zaman hoşunuza gitse de, zaman zaman rahatsızlık verebiliyor. Özellikle mekanın kaldırım dışına taşmış, arabaların üstünüze üstünüze geldiği 'şanssız' kısmında yer alıyorsanız, bu kalabalık ciddi şekilde irite edebiliyor sizi.. Özellikle bir de doğumgününüzse, bu durum tahammül edilemez oluyor! O yüzden siz bana bakmayın, doğumgününüzü Lucca'nın o kendine has atmosferinde yaşamak istiyorsanız, rezervasyon yaptırmayı ihmal etmeyin! [b]MIA MENSA[/b] Mia Mensa da özellikle yaz aylarında doğanların sıkça tercih ettiği doğumgünü kutlama mekanlarındandır. Sıcak yaz günleri, deniz kenarında eşsiz Boğaz manzarası, keyifli bir müzik, tadı damağınızda kalacak türden eşsiz lezzetler, kaliteli bir atmosfer ve sevdikleriniz.. İşte size ideal bir doğumgünü atmosferi! Ben de az önce bahsettiğim gibi, Lucca'nın o kalabalığından sıkılıyor, biraz deniz havası iyi gelir diyerek, yaz günlerinde en çok tercih ettiğim mekanlardan biri olan Mia Mensa Kuruçeşme'de alıyorum soluğu. [resim=20100502resim-183940G4][/resim] İçeri girince özlemiş olduğumu fark ediyorum bu özel mekanı. Havanın gecce soğukluğuna rağmen, mekanın benim gibi hasret çekenlerle ve müdavimleriyle donatıldığını görüyorum. Oturup deniz havasını içime çekiyorum ve huzura eriyorum.. Böyle güzel bir atmosferde, haliyle klasik doğumgünü muhabbetleri başlıyor arkadaşlarla. Yok yeni yaşında şöyle güzellikler, böyle mucizeler gerçekleşsin falan diye pembe hayal diyarlarına kısa bir yolculuk yapıyoruz.. Beni pek bir umutsuz, 'desperate housewife' modunda gören bazı 'pozitif düşünce' inanırları da bana klasik nutuklar çekmeye başlıyorlar.. İnşallahlar, maşallahlar, aminlerle kapatıyoruz bu muhabbetleri ve kadehleri tokuşturuyoruz mutluluğa.. [resim=20100502resim-183940G2][/resim] Mia Mensa'dan bahsedip, onun lezzetlerinden bahsetmeden de geçmek olmaz diye düşünüyorum. Bizzat mekan sahibi Hasan Bey'in kızı Zeynep Balkanoğlu'nun mutfak şefliği yaptığı mekanın Akdeniz Mutfağı ağırlıklı mutfağına laf söyleyecek insan yoktur diye düşünüyorum.. Özellikle makarnaları ve pizzalarıyla öne çıkan Mia Mensa, Zeynep Hanım'ın ara ara yenilenen spesiyaller mönüsü de kesinlikle tadılması gereken farklı lezzetlerden oluşuyor. [resim=20100502resim-183940D7][/resim] Özellikle yaz aylarında ve haftasonları öğleden sonra saatlerinde, neredeyse her gittiğinizde bir doğumgünü kutlamasına şahit olduğunuz Mia Mensa'nin DJ müziklerini çok başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Haftasonları, sıcak yaz günlerini daha da ısıtan, yüksek seste ritmik müziğin eşlik ettiği mekan, doğumgününüzün gecce kutlamasına geçmeden önce, arkadaşlarla buluşup hoş muhabbetler edebileceğiniz ve pastanızı kesebileceğiniz en ideal mekanlardan biri olmayı kesinlikle hak ediyor. [b]ANJELIQUE[/b] Baharın son günleri, ya da yaz ayları.. Saatler gecce yarısına geliyor.. Eğlenmek, dans etmek istiyorsunuz.. Üstelik bir de İstanbul'u İstanbul yapan Boğaz manzarasından da mahrum kalmak istemiyorsunuz.. Kaliteli bir müzik ve kaliteli bir ortam da tercihiniz.. E üstüne bir de doğumgününüz.. Nereye mi gidilir? Tabii ki akla ilk gelen mekanlardan biri, Ortaköy'de 3 katlı bir yalıda yer alan eşsiz bir mekan, Anjelique! [resim=20100502resim-183940E1][/resim] Özellikle yazlık kısmının açılışının 10 gün kadar olması nedeniyle, pek bir popüler şu sıralar Anjelique. Kışın gelmeyip özleyenler, her daim yalnız bırakmayanlar, açık havada eğlenmek istiyorum diyenler, kim var kim yok bir göz atalım, biraz piyasa yapalım diyenler.. Hepsi atmış o gecce kendilerini Anjelique'e, bırakmış kendini eğlencenin kollarına.. E ben de karıştım kalabalığın arasına.. Yine duyurabildiğim kadar insana duyurdum doğumgünümü, kabul ettim en güzel dilekleri ve bıraktım kendimi müziğin ritmine. Derken sevgili arkadaşlarım sağolsun, güzel bir pasta geldi masamıza; dilekler, temenniler kestik pastamızı, söndürdük mumları. Bu arada da yaş soranların sorularını yanıtsız bıraktık tabii! [resim=20100502resim-183940D5][/resim] Anjelique her zamanki gibi tıklım tıklım.. Mekan içinde turlarken Sergen Yalçın'ı görüyorum yine. O gün keyfi yerinde kendisinin; pek bir hoş sohbet, pek bir sıcak.. Geçen hafta yazdığım yazıdan bahsediyorum, kendisi hakkında pek de hoş şeyler yazmadığım için sitemlerde bulunuyor, kendisini açıklamaya koyuluyor.. Peki, ben de üstüme düşeni yapayım, buradan belirteyim; kendisi göründüğü kadar burnu havalarda, ciddi ve soğuk bir tip değil ama en az göründüğü kadar çapkın! Orada sohbet ederken ise çok yakın arkadaşlarından biri 'romantik playboy' olarak tanımlıyor kendisini. Ve romantik playboyumuz, sıfatına yakışır bir şekilde geccenin sonunda mekandan esmer bir bayanla ayrılıyor.. Arkadaşım kusura bakma, bunları yazmak da benim işim! Bunlar dışında yakışıklı oyuncu Burak Özçivit'i görüyorum Anjelique'te. Kızlar neden bilmem, pek bir hayranlar kendisine, özellikle yanından geçip duruyorlar, hayran hayran bakışlar atıyorlar.. Alemsiniz valla kızlar, şımartmayın şunları, sokmayın şöyle havalara! Doğumgünlerinizde hem restoran bölümünde sushi barından, Akdeniz Mutfağı'na ve Dünya Mutfağı'na uzanan cezbedici lezzetleri tadabileceğiniz, hem de alt ve üst katında farklı tarzlara hitap eden müzikleriyle eğlenebileceğiniz, İstanbul'un büyüsüne kapılıp, pastanızı keserken güzel hayallere dalıp gidebileceğiniz, adını tüm Türkiye'ye ve dünya vatandaşlarına duyurmuş, markalaşmış bir mekan; Anjelique! Anlatılmaz, yaşanır.. ŞAMDAN Henüz yaz ayları gelmedi diyelim.. Doğumgününüzün öğlen ve akşam kutlamalarını geçtiniz.. Bir gecce kulübünde gecce kutlamasını da yaptınız.. Ama bu size yetmedi, eğlenceye ve dansa doymadınız, canınız sabahın ilk ışıklarına kadar eğlenmek, bu özel günü daha da unutulmaz kılmak istiyor.. O halde hiç düşünmeyin, hemen Şamdan'a! Ben de aynen öyle yaptım ve Anjelique'te iyice havaya girdikten sonra ve doğumgünümün bir türlü bitmesini istemediğim için gecceyi Şamdan'da sonlandırmaya karar verdim. [resim=20100502resim-183940C8][/resim] 35 sene önce açılan Şamdan'ın kalitesinden ve onu vazgeçilmez yapan unsurlarından fazlaca bahsetmeye gerek yoktur herhalde.. 35 yıldır Nispetiye'de 2 katlı villasında değişmeyen kalitesinde hizmet veren Şamdan, adeta babadan oğula aktarılan br gelenektir. Her yaştan insanın ve genellikle A ve A+ kesimin vazgeçilmezi olan Şamdan'a ilk gidişinizde sanki bir evin küçük salonuna girmiş hissi yaşarsınız.. O küçük, basık ortama insanların hınca hınç doluşup, dans etmelerine ve eğleniyor olmalarına bir anlam veremezsiniz. Şayet ben de dahil olmak üzere, hepimiz benzer duyguları yaşamışızdır Şamdan'a ilk gittiğimizde. Lakin, Şamdan'a bir kere gitmek, oranın o küçük mekanda nasıl harikalar yaratarak sizi sabahlara kadar eğlendirdiğini görmek, kaliteli ambiyansını bir kere solumak, bağımlısı olmak için yeterlidir. E dolayısıyla benim de gönlümde Şamdan'ın özel bir yeri vardır.. [resim=20100502resim-183940B2][/resim] Geccenin ilerleyen saatlerinde giriyorum Şamdan'a. Biliyorsunuz Şamdan yaz aylarında kapalı olur; Eylül'de açılıp Haziran gibi kapanır ki, bu sene daha da erken bir tarihte, 15 Mayıs'ta kapanacak. Yani, bu kış için Şamdan'ın son zamanları. Diğer çoğu mekanların da yazlıkları henüz açılmadığı için, Şamdan su sıralar yine pek bir popüler. Özellikle Cuma-Cumartesi akşamları iğne atsanız yere düşmeyecek derecede dolu olan Şamdan'da o gecce de aynı durum söz konusuydu. Türkçe – İngilizce karışık olarak, hem en hit şarkıları hem de eskilerden en unutulmayanları uyumlu bir şekilde karıştırarak; bizi hem geçmişe götürüp hüzünlendirmeyi, hem de günümüzün en ritmik dans şarkılarıyla eğlencenin doruğuna çıkarmayı başarabilen ender mekanlardan biri olduğunu Şamdan, o gecce yine kanıtlıyor. Şamdan'da sabaha kadar dans edip eğlendikten sonra ve bir doğumgünümü daha, çok güzel bir şekilde sonlandırdığımı düşünürken, 'Happy birthday to you..' şarkısı eşliğinde bir pasta daha geliyor masamıza. O günkü 4. pastamı da mutluluk içinde üfledikten sonra, 'E artık yeter, ne midem dayanacak bir pasta daha yemeye, ne de ayaklarım dayanacak daha fazla dansa!' diyorum ve evimin yolunu tutarak, bu muhteşem gecceyi sonlandırıyorum. İşte böyle özel, güzel, dopdolu ve rengarenk; sevdiklerimle, dileklerle ve hayallerle, kahkahalarla, hoş sohbetlerle ve eşsiz şehir İstanbul'un en seçkin mekanlarında kutlanan, güzel bir doğumgünüydü benimki. Bu özel günde yanımda olan tüm arkadaşlarıma, sevdiklerime ve benim bu günü eşsiz kılmamı sağlayan o eşsiz mekanlara da çook teşekkür ederim. Zira benim doğumgünüm bunlarla sınırlı kalacak sanıyorsanız yanılıyorsunuz, 'delidir ne yapsa yeridir' diyebilirsiniz ama ben 40 gün 40 gecce kutlamalara devam edeceğim:) Haftaya yeni sürprizlerim ve eğlence tüyolarımla görüşmek üzere; her gününüzün doğumgünü tadında yaşanacağı renkli günler diliyorum.. [b] NE OKUYALIM? [/b] [b] Yüreğe Söz Geçmiyor / Julia Quinn [/b] [resim=20100502resim-183940F5][/resim] Kadere inanır mısınız? Peki ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse.. Tutkuyu iliklerinizde hissederken, aşktan korkup her şeyden vazgeçmek zorunda kalırsanız.. Bazen imkansızlıklar geçicidir, bazen ise imkansızlıklar hayallerle kesişir. Julia Quinn 'New York Times'ın en çok satan kitaplar listesine giren 'Yüreğe Söz Geçmiyor' adlı yeni romanıyla okuyucularıyla buluşuyor. Quinn'in etkileyici üslubu karşısında duygulanacak, gerçek aşkın varlığına inanmaya başlayacaksınız. Bir yandan da gülümsemenizi sağlayacak bu içli aşk romanının her sayfasında kendinizden bir parça bulacaksınız. [b] Yatak Odasında Felsefe / Marquis De Sade [/b] [resim=20100502resim-183940F2][/resim] G. Apollinaire, A. Breton, O. Wilde, O. Mirbeau ve M. Heine gibi edebiyat devleri sayesinde gün ışığına çıkmış olan Sade'ın eserleri, yirminci yüzyılda felsefe, düşünce ve edebiyat alanında vazgeçilmez bir referans noktasına dönüşmüş; Dostoyevski dahil sayısız yaratıcının ilham kaynağı olmuştur. Başyapıtı olan 'Yatak Odasında Felsefe' ise tüm dünya dillerine çevrilerek milyonlarca adet basılmış, birçok kez sinemaya uyarlanmış, özgür ve özgün düşüncenin doruğu olarak kabul edilmiştir. Genç bir kıza teorik ve pratik libertenlik eğitiminin verildiği 'Yatak Odasında Felsefe'; metafiziğin, ahlakın, tarihin, felsefenin sık sık araya girdiği 1795 tarihli yedi diyalogdan oluşur. Diderot ve Rousseau'nun natüralizminin mirasçısı, Pascal'ın savunucusu olan Sade, bu eserinde 18. yüzyılın düşünce akımlarına saldırır; özgür düşünceye sonuna kadar bağlı biri olarak doğayı yüceltir, şiddet de dahil her şeyin doğallığını savunur. Yalnızca cinselliği değil aynı zamanda etik, metafizik ve estetik algıyı da altüst eder. Ona göre 'hayal gücü düzenin düşmanıdır'. Baştan sona neşe ve kara mizah duygusunun egemen olduğu yapıt, fikir ve edebiyat tarihinde bir başyapıt olarak kabul görmüştür. “Büyük fikirler yüzünden ahlakı bozulacak kişiye yazıklar olsun! Felsefi düşünceler içinden yalnızca kötü olanları çekip almayı bilen, ahlakı her şeyle bozulan bu kişilere yazıklar olsun! Bunların ahlakının Seneca ya da Charron okuyarak da bozulmadığını kim ileri sürebilir? Ben asla onlara hitap etmiyorum!” [b] Neden / Sinan Ergin [/b] [resim=20100502resim-183940A2][/resim] "Bu kitap kişisel gelişim üzerine yazılmadı.. Yavaş yavaş değil, evrimsel hiç değil.. Şimdi şu anda karar vermen için yazıldı. Hazır mısın? Bir oluşum içinde olan her şey güzel, oluşan her şey ölüdür. Neden diye soran geçmiştir, bitmiştir. Sadece olan, olduğunu gören yücedir. Güzel, ne güzel diyen rutindir. Arkasındaki hakikati gören yücedir. Seviyorum diyen yalanla kendini avutandır. Sevgi olan ilahidir. Bunları anlayan, ne anladığını bilen ve böyle yaşayan el haktır. Gerisi çoktan geçmişin hatıra defterine yazılan kader, kaderimdir". İşletme eğitimi alan Sinan Ergin, uluslararası şirketlerde 20 yıllık profesyonel kariyerini, Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Üyelikleri ile 2006 yılında sonlandırmıştır. 'düşledik amaçları 1 edinmeyi' felsefesi ile kurduğu Asemble Eğitim ve Danışmanlık; kişilerin, şirketlerin ve kurumların hedeflerini kendi amacı olarak benimseyen bir inançla hizmet vermektedir. Dünyada bir ilk olan 'Pazarlama ve Satış Okulum' projesi ile yılda 6.000 kişiye eğitim vermekte ve meslek sahibi yapmaktadır. Kişisel gelişime değil, içsel devrime inanmakta, bu yönde kendisine en çok sorulan soruların cevabını bu yapıtla sizlerle buluşturmaktadır. "Kişi kendini değiştirme kararı vermediği sürece hiçbir eğitim ve yönetim metodu başarıya ulaşmayacaktır". [b] NE DİNLEYELİM? [b] 19 Par Patricia Kaas / Patricia Kaas [/b] [resim=20100502resim-183940G8][/resim] Zarafeti ve cazibesiyle tüm dünyayı kendine hayran eden Patricia Kaas, şimdi en beğenilen şarkılarından oluşan albümü '19 Par Patricia Kaas' ile karşımızda! Tüm dünyada yayınlanan bu albümün kapak fotoğrafı ise Mehmet Turgut imzalı! Avrupa'da olduğu gibi ülkemizde de büyük bir hayran kitlesine sahip olan ünlü Fransız sanatçı Patricia Kaas, son olarak geçtiğimiz yıl yaz aylarında çıktığı 'Kabaret' albümünün turnesi kapsamında Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde verdiği konseriyle Türkiye'deki dinleyenlerini büyülemişti. Tam bir görsel şölen olan bu konser nedeniyle ülkemize gelen sanatçı, yetenekli fotoğrafçı Mehmet Turgut tarafından yapılan özel fotoğraf çekiminin sonuçlarına bayıldı. Ve bu fotoğraflar sanatçının ülkemizde Sony Music tarafından yayınlanacak olan ve en beğenilen şarkılarının yer aldığı '19 Par Patricia Kaas (Best of)' albümünün kapak görseli olarak kullanıldı. [b] 17 Ricky Martin [resim=20100502resim-183940E8][/resim] Başarılarla dolu bir kariyerin özeti niteliğindeki '17' albümü Puerto Rico'lu Latin süperstar Ricky Martin'in üçüncü ve en iyi derleme albümü olarak dikkat çekiyor. Albüm yakışıklı sanatçının kariyerindeki 17 yıldan seçilmiş 17 şarkıyı içeriyor. CD+DVD'den oluşan albümde; 20 sayfalık kitapçık ve bonus olarak; kamera arkası görüntüler, fotoğraf galerisi, albüm bilgisi, 'Self Control' şarkısının İspanyolca remiksinin videosu gibi çok özel içerikler yer alıyor. DVD'de ise Ricky Martin'in Maria, Livin' La Vida Loca, She Bangs ve Amerie ile birlikte söylediği 'I Don't Care' gibi en sevilen 17 şarkısının videosu yer alıyor. NE İZLEYELİM? Changeling – Sahtekar / Clint Eastwood [/b] [resim=20100502resim-183940B3][/resim] Kaçırılan oğlunun bulunmasıyla birlikte Christine Collins'in (Angelina Jolie) duaları kabul görmüştür. Ancak anneyle oğlunun yeniden buluşmasının karmaşası arasında Christine, bu çocuğun kendi çocuğu olmadığını fark edecektir. Medyanın ve yozlaşmış polis teşkilatının kendisine destek olmaktan çok köstek olmasından bunalan Christine, aradığı cevaplara ulaşmak için kendi başına adımlar atmaya başlayınca hayatını sonsuza dek değiştirecek gerçekle yüz yüze gelecektir. Yer: Los Angeles, yıl: 1928. Bir cumartesi sabahı her zamanki gibi işine gitmeye hazırlanan Christine oğluna 'hoşça kal' dedikten sonra evden çıkar. Akşam işten eve döndüğünde oğlu evde değildir. Çocuğu arama çalışmaları bir türlü sonuç vermez. Aylar sonra Christine'nin dokuz yaşındaki oğlu olduğunu iddia eden bir çocuk çıkagelir. Polislerle gazetecilerin telaşlı koşuşturmacası arasında duygu karmaşası yaşayan Christine, çıkagelen çocuğun bir gece kendisiyle birlikte evde kalmasına izin verir. Ancak kalbinin derinliklerinde bu çocuğun kendi oğlu Walter olmadığını bilmektedir. Konunun araştırılması için yetkilileri zorlar ancak bir sonuç alamaz. Bu durum karşısında çaresiz kalan Christine, aradığı desteği aktivist rahip Briegleb'de (John Malkovich) bulur. Rahip Briegleb oğlunu bulma mücadelesinde Christine'e yardımcı olacaktır. [b] Bitter Moon – Acı Ay / Roman Polanski [/b] [resim=20100502resim-183940D6][/resim] "Dörtdörtlük" -Siskel & Ebert "Vahşi, Seksi, Ahlaksız ve Eğlenceli" -David Ansen, Newsweek Oscar ödüllü yönetmen Roman Polanski, aşkın karanlık yüzünü anlatan bu şok edici filmde; takıntının seksi, romantizmin vahşi yanını gözler önüne seriyor. Hugh Grant, Peter Coyote, Emmanuelle Seigner ve Kristin Scott Thomas gibi dev oyuncuların performansları ise izlenmeye değer. Kibar bir adam (Hugh Grant) bir yolculuk sırasında evliliğindeki seks ateşini tekrar yakalamak istemektedir. Tek problem başka bir kadına aşık olmasıdır. Vahşi takıntının bu olağandışı ve orijinal yolculuğu; aşka, sadakate, evliliğe ve şehvete yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Muhteşem performanslar ve inanılmaz görüntülerle 'Bitter Moon' vahşi sularda, eğlenceli bir macera.