PEARL HARBOR VE SUNSET BEACH!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 01-02-2012 13:54
Los Angeles’tan iki saat zaman farkı olan Honolulu'ya 5 saatlik yolculuğun ardından vardık. Yaklaşık 20 dakika süren bir yolculuktan sonra otele ulaştık. Ben hep o başımıza çiçek takacak kızları bekledim ama havaalanında öyle bir şey olmadı. Ama Waikiki denilen plaj bölgesindeki otele gelince başımıza çiçek halkalarını taktılar ve Hawaii’de olduğumuzu resmen anladık. Kaldığımız bölge cıvıl cıvıl, rengarenkti. Şehir uyumuyordu adeta. Caddeler tıklım tıklımdı. Gecce gezerken okyanus kenarındaki Maona Surfrider Otel’in güzelliği dikkatimi çekmişti. Sabah kalkar kalkmaz ilk işim hemen o otele gidip kahvaltı yapmak oldu. [resim=20120201resim-185148B9][/resim] Harikaydı. Kahvaltım bitti, hemen kendimi plaja attım. 3 saati 20 dolar, şemsiye ve şezlong kiraladım ve okyanusta denize girdim. Yaşlı gurmeler otelde kahvaltıya takılmışlardı. Ben tek başıma hem çok keyifli bir kahvaltı yaptım, hem de okyanusta denize girdim. [resim=20120201resim-185149E8][/resim] Bizim gurmeler öğleden sonra bara geldiler. Yanlarına gittim. Her şeyi bilen Teoman hemen yöresel kokteylleri söylemiş bile; Mai Tai.. İstanbul’daki tüm barlara tavsiye ediyorum. Kesinlikle “Mai Tai” yapsınlar.. [resim=20120201resim-185149B2][/resim] Hawaii’ye gelmişken Pearl Harbor’u görmemek olur mu? [resim=20120201resim-185149F5][/resim] Filmi gözümün önünde. Japon uçakları, bombalar yağıyor, Amerikan donanmasının hepsi batıyor. Ve askerler ölüyor. Filmini izlemiştik, şimdi gerçek mekanına gidip bakma vakti geldi. [resim=20120201resim-185149D9][/resim] Pearl Harbor koyunda, ücretsiz bir alan yapmışlar. Önce hikayeleri anlatan filmler, maketler, resimler vs. ziyaret ettikten sonra bir tekneyle Arizona gemisinin batığına götürüyorlar. Tam gemi enkazı üstüne bir anıt yapmışlar. Ölen askerlerin hepsinin isimleri yazıyor. Tüylerim diken diken oldu ve neler yaşandığını, filmle birlikte beynimde canlandırmaya çalıştım. Çok etkilendim. [resim=20120201resim-185149C6][/resim] Koca Amerika nasıl da gafil avlanmış? Binlerce asker ölmüş, koca gemiler denizin dibini boylamış. İşte tam Arizona gemisinin enkazının üstündeyim. [resim=20120201resim-185149E9][/resim] Tabii Amerika bunu Japonya’nın yanına bırakmamış ve “teslim” kağıdını imparatora imzalatmış. Bu hikayeyi de Tokyo’ya gidince yazacağım. [resim=20120201resim-185149F9][/resim] Akşam Teoman Hünal’ın tavsiyesiyle Pasifik Okyanusu'na bakan en güzel bar olduğu söylenen Sheraton Hotel'in plajında bulunan Rum Fire'da takıldık. Sonrasında ise akşam yemeğini Peter Luger'dan ayrılan bir aşçının restoranı olan Wolfgang Steak House'da yedik. Burada yediğimiz et, Peter Luger ile asla kıyaslanamaz. Kötüydü.. İkinci geccemizde eğlenecek, bir şeyler dinleyeceğimiz bar aradık ve sorduğumuz kişilerin önerisiyle canlı müzik yapan en hareketli bara gittik. [resim=20120201resim-185149C2][/resim] Hepimizi şaşırtan olay Amerika'da daha önce görmediğimiz şekilde burada sigara içilebiliyor olmasıydı. Ah gözünü seveyim bu mantığın. Turistik bölge diye izin vermişler kulüplerde. Bizde ise asker mantığı, yassağ gardeşim yassağ!! Hep savunduğum şey buydu işte. Restoranlarda ok, sigara içilmesin ama kulüplerde izin verilsin. Çünkü kulüp gecce yarısından sonra ve sağlıkla-mağlıkla ilgisi olmayan bir yer. Bırakın kulüplerde sigara içilsin. Ama nerdeee? Ve ertesi gün işte Sunset Beach’teyiz.. Hani filmlerde izledik ya, sörf yarışlarının yapıldığı, koca koca dalgaların olduğu plaj.. İşte benim yerim burası olmalı. Sahilde muhteşem evler ve muhteşem bir ortam vardı. [resim=20120201resim-185149B2][/resim] Hemen her şeyi bıraktım, soyundum ve koşa koşa okyanusa atladım. Gurmeler şokta.. Beni gören kendini denize attı. [resim=20120201resim-185149C3][/resim] “Bu kadar yol geleceğim ve okyanusa mı girmeyeceğim” dedim, hepsi peşimden girdi. [resim=20120201resim-185149B6][/resim] Bir gün kesinlikle Sunset Bech’ten bir ev kiralayacağım ve bir ay kalacağım. Ali Esad Göksel hemen “ben de katılırım” dedi.. Hadi bakalım hayırlısı dedik ve dönüşe geçtik. [resim=20120201resim-185149G1][/resim] Yolda sıra sıra karides yenilecek salaş mekanlar vardı. Kiraladığımız şoföre sorduk ve en popüler olanında durduk. Ama orada da bira satılmayınca Teoman “caz” yaptı ve şoför gidip marketten bira aldı geldi. İşte bu da güzel bir mantık. Yemek var ama alkol yok. Fakat marketten alıp içebiliyorsunuz. Al sana doğru bir karar daha.. “Satmıyoruz ama üşenmeyip gidip alıyorsan içebilirsin”.. işte caydırıcılık bu olsa gerek. Bizden başka bira içen yoktu zaten! Dönüş yolunu adanın etrafından dolanarak geldik. Çok güzel bir tabiat vardı. Ağaçlar adeta kalemle çizilmiş gibiydi. Jurassic Park filmi bu yerde çekilmiş meğerse.. Süperdi.. Gün batımı Honolulu’ya döndük ve Westin Otel’e gittik. Sallanan koltuklarda oturup güneşin Pasifik üzerinde batışını izledik. Aksam yemeği için Hyatt Otel’deki Japon restoranı Japengo'ya davetliydik. Otelin marketing sorumlusu bizi kapıda geleneksel çiçekleriyle karşıladı ve boynumuza orkidelerden oluşan çiçekleri taktı. Yemek muhteşemdi, sushi ve Singapur usulü acılı ıstakoz çok güzeldi. Yemekten saat 21.00’da kalktık ama bu yaşlı gurmeler beni öldürecek! “Yatalım” diye tutturdular ve beni de zorla otele götürdüler. Çünkü Tokyo uçağımız sabah çok erkendi. Ve ben, geccelerin adamı saat 21.00’da Honolulu’da otelde yatağımdaydım. Söylesem kimse inanmaz. Neyse kendimizi Tokya’ya saklayalım dedik ve büyüklerimizi dinleyip mışıl mışıl uyuduk. [b]YARIN: TOKYO’DA KOBE BEEF VE YAMAZAKİ 18 VİSKİ[/b]