KÖPEĞİN OLAYIM!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 04-07-2006 14:08
5 Temmuz Çarşamba notu; Aşağıdaki yazıyı bazıları anlamamış ve ciddiye almış! Hayatı bu kadar cidiye almayın, kendinizi kasmayın! Hayat çok kısa, eğlenmenize bakın, hayatla dalga geçin.. Okuduğunu anlamayıp homurdanan kasıntılar, aşağıdaki yazıda İsabelle adlı köpekle, zenginlikle, sosyeteyle dalga geçtiğimi anlayana kadar okusunlar... * * * Ne Süreyya Yalçın'mış ama!! Kızcağız olay oldu, ortalık karıştı.. Herkes Süreyya Yalçın'la röportaj yapmak için sıraya girdi.. Sabah'tan Balçiçek Pamir Hanım sırf Süreyya Yalçın'la röportaj yapmak için Türkbükü'ne gitmiş.. Ama aynı gazeteden Şengül Balıksırtı ve Posta gazetesinden Şenay Düdek, benimde olduğum gecce Ship a Hoy'da röportajı yapıp bugün gazetelerinde yayınladılar.. Fotoğrafta gördüğünüz gibi, başına 15 YTL'lik bant takılıp 20.000 dolarlık mücevher yazılan İsabelle adlı cins köpekle, Şengül Balıksırtı, Şenay Düdek ve ben hatıra fotoğrafı çektirdik! Eski tip gazeteci olduğumuzdan dolayı, yaptığımız röportajları bir şekilde resimlemeyi öğrenmiştik. Aksi takdirde, Türkiye'de kimse inanmıyor yazılanlara.. Tabii bu fotoğraf Şenay Düdek'in makinası ile çekildi.. Şenay, İstanbul'a döner dönmez hemen bizlere mail atmış ama bugün gördüğüm kadarıyla ne Şenay, ne de Şengül, olay köpek İsabelle ile çektirdikleri hatıra fotoğrafı kullanmamışlar! İsabelle'e ayıp olmasın diye ben yayınlıyorum.. Çünkü meşhur köpeği lüks teknesindeki yatağından kaldırıp özel olarak getirttik ve resimledik! Efendim olay nasıl gelişti isterseniz tüm detaylarıyla baştan anlatayım; İberotel Bodrum Princess Beach Club açılışı için magazinci dostlarımızla Türkbükü'ne gitmiştik. Ayşe Azizoğlu'nun organize ettiği İberotel'deki Zen defileli beach açılışından sonra tüm gazeteciler Ship a Hoy adlı mekana geldik.. Eski dostlarımızla ancak böyle açılışlarda karşılaştığımız için hep beraber yemek yemek istedik.. Hürriyet'ten Kubilay Keskin, Sema Denker, Hello'dan Ersin Düzen, Bugün'den Ünal Demirkaya, Posta'dan Şenay Düdek, Sabah'tan Şengül Balıksırtı, ben, eşim Gül ve Sema Çelebi hepberaber uzun bir masaya oturduk.. Böyle bir masada neler konuşulduğunu tahmin edemezsiniz.. Herkes eteklerindeki taşı döktü ve bir çok sanatçıyı çekiştirdik.. Yemekten sonra genç nesil gazeteciler, Kubilay, Sema, Ünal ve Ersin, Ship a Hoy'un club bölümüne geçtiler.. Ben, Şenay ve Şengül ise yemek masasında oturup kaynatmaya devam ettik.. O arada karşımda oturan eşim kucağına bu İsabelle'i almış "Bak ben de bundan istiyordum, Miami'den aldırmadın. Bunlara 'bardak' cinsi deniyor. Masadaki bardağın içinde bile oturtabiliyorsun" diye sitem etmeye başladı.. Tabii ben, Şengül ve Şenay, eşimin kucağındaki köpeğin ne İsabelle olduğunu biliyoruz, ne de Süreyya Yalçın'nın köpeği olduğunun farkındayız.. Sonra İngilizce konuşan güzel bir bayan gelerek köpeği eşimin kucağından aldı ve Zodiac bota binerek gittiler. Kızın güzelliği dikkatimi çekince "Kim miş?" dedim, demez olaydım.. Meğerse o köpek, meşhur Süreyya Yalçın'ın, meşhur köpeği İsabelle'miş. Güzel kadın da onun bakıcısıymış! Uykusu geldiği için, tekneye gidip yatması gerekiyormuş! Hayda... Al işte sana bomba haber.. O anda Şenay Düdek, Şengül Balıksırtı ve ben zodiac botla teknesine giden İsabelle'in peşinden koştuk ama yetişemedik.. Tabii ondan sonra başladık tırnaklarımızı yemeğe, "biz nasıl olur da bu bomba haberi atlarız" demeye.. Hepimiz kaynatmayı bırakıp, eşime yüklenmeye başlayınca Sema Çelebi araya girdi ve "Siz İsabelle'i mi istiyorsunuz? Ben şimdi getirteceğim" dedi ve telefona sarıldı.. Ben, Şenay ve Şengül hala giden bomba haberin ardından dert yanarken, bizim genç nesil gazeteciler ise 5 metre ötede dans ediyordu! Ben diğer yandan Sema Çelebi'yi dolduruyor, "onu sen getiremezsen kimse getirmez" diyordum.. Ve aradan geçen 10 dakika içinde karanlıklar içinden zodiac botta, kaptanın kucağında İsabelle göründü.. Zavallı köpek, lüks teknesindeki sıcacık yatağından kaldırılıp tekrar Ship a Hoy'a getirildi.. Ben, Şenay ve Şengül İsabelle'i görünce çocuklar gibi sevindik.. Hemen Şenay'ın makinasıyla bir sürü fotoğraf çektik. Kanıt olması gerekiyordu çünkü ve o kanıt artık elimizde vardı.. İseballe ile o kadar çok fotoğraf çektik ki, kaptan daha fazla dayanamadı ve köpeği aldı ama tam da o sırada Kerem Dürüst koşarak geldi.. Fazla bahşiş koparmak isteyen garsonlardan biri Kerem Dürüst'e "paparazziler İsabelle'i çekiyor abi" deyivermiş! Masaya sinirle gelen Kerem Dürüst karşısında beni görünce şaşırdı ve "Bana yanlış aksettirdiler abi.. Ben başka gazeteciler sandım" dedi.. Rahmetli babasıyla az zamanımız geçmedi.. Çok severdim Ekrem Ağabeyi.. Nur içinde yatsın.. Biz durumu anlattık ve masamıza davet ettik. Kerem de eşi Süreyya Yalçın'ı alıp masamıza geldi.. Süreyya Yalçın her zamanki gibi şıktı.. Sempatik ve uysaldı.. Neler olup bittiğin farkında değildi.. Basının kendine yaptığı uygulamayı anlamıyordu, anlayamıyordu.. Karı-koca sürekli "Biz ne yaptık?" diyorlardı.. "Neden böyle haberlere maruz kaldık? Anlamıyoruz" diye sitem ediyorlardı.. Kerem Dürüst, "Hıncal Uluç'un yazdığı yazıdan sonra üç gün ağladım abi.. Eşim için 'kaşar' kelimesini kullanmıştı abi.. Çok üzüldüm Hıncal Uluç'u aradım ama telefonuma çıkmadı" diyordu.. Süreyya Yalçın ise, "Ben gencim. Tabii ki giyinmeyi, ortalarda görünmeyi seviyorum ama ne şarkıcıyım, ne artistim. Ne yapmamız gerekiyor acaba?" diyordu. Kerem, isyana devam ediyor, "Abi Armani'den 250 bin dolarlık kıyafet aldılar diye yazmışlar. Allah aşkına 250 bin dolar çekecek kredi kartı mı var? Bir gecce kulübüne gidiyoruz, 20 bin dolara loca kapattılar diyorlar. Sen biliyorsun Allah aşkına bu kadar büyük paraya loca olur mu?" diyordu.. Bunlarda çok haklıydılar tabii ki.. Süreyya Yalçın, üzerindeki çekingenliği attıktan sonra "Ben beş dil biliyorum. İhtiyaç sahibi insanlara yardım ediyorum. Bakırköy'deki akıl hastanesine gidip hastaların ihtiyaçlarını karşılıyorum" diyordu.. Ses tonu titremeye başlamıştı. Şengül bir yandan, Şenay bir yandan soruyor, Süreyya ile Kerem cevap vermeye çalışıyordu.. Bir ara Şenay Düdek, "Ben sizin yerinizde olsam Amerika'ya gider ve 3 yıl dönmezdim" dedi.. Süreyya Yalçın da "3 yıl sonra her şey unutulacak mı? Yine bunlar yazılmayacak mı?" deyince, gecce boyunca susan ben, "Bakın Ship A Hoy'da bu saatte biraz basın toplantısı gibi oldu ama bir ağabeyiniz olarak size tavsiyem şu.. Tabii ki eğleneceksiniz, tabii ki gezeceksiniz ama Türkiye'nin de içinde bulunduğu sosyo-ekonomik şartları göz önünde bulunduracaksınız.. Süreyya Yalçın'ın, "Biz de genciz ve gezmek istiyoruz ama bunları haketmiyoruz. Ne yapmamız lazım?" açıklamasına cevap olarak ben bir ağabeyleri gibi nasihat ediyordum; "Bakın çocuklar. Hep suçu basında arıyorsunuz. Tabii ki çoğu yalan-yanlış yazılanlarda haklısınız ama sizin hiç mi suçunuz yok? Geçen sene Türkbükü sezonunun en iddialı bayanı Süreyya Yalçın'dı.. Boy boy fotoğrafları çıktı. Bu sene sezon açılmadan 'Türkbükü güzeli kim olacak?' diye resimli anketler yapıldı, geçen seneki fotoğraflar kullanıldı. Bu sezon ne oldu? Türkbükü'ne ilk gelen siz oldunuz! Tamam hadi geldiniz, bir de kucağınıza Hollywood'un en ünlü yıldızlarında olan cins köpeği aldınız! Hadi aldınız, kalktınız İsabelle'i bir de Ferhat Göçer'e götürüp en ön sırada şarkı dinlettiniz! İsabelle'in Ferhat Göçer'de, Ship a Hoy'da ne işi var çocuklar? Şaşaalı kıyafetler yetmiyormuş gibi, bir de köpeğinizi gecce yarıları kulüplere götürürseniz, Dudu teyzeyi tekneye çağırıp kurşun döktürürseniz tabii ki bunlar haber olur ve dünyanın her yerinde olduğu gibi abartılır da! Lütfen kendinize çeki düzen verin.. Ve biraz da suçu kendinizde arayın"... Süreyya Yalçın ağlamaya başladı.. Sema Çelebi Süreyya Yalçın'ın gözyaşlarını silirken, Kerem Dürüst "Abi tek suçumuz köpek mi yani?" dedi.. "Köpek değil, abartı" dedim.. Köpeğin gecce yarısı Ferhat Göçer'de, Ship a Hoy'da olmaması gerektiğini üstüne basa basa tekrar ettim, "Bu köpekler cins. İki saatte bir mama yemesi gerekiyor" deyince, ben kızmaya başladım! Çünkü çocuklar işin ciddiyetinin farkında değillerdi. Amerika'da okuyup, ayda 20 bin dolar harcamanın ne demek olduğunu bilmiyorlardı! Süreyya Yalçın, Sema Çelebi'nin omzunda ağlamaya devam ediyordu.. Kerem Dürüst ise tatillerini erken kesip "9 Temmuz'da Amerika'ya dönmeye karar verdik" dedi.. Ben Süreyya Yalçın'ın gözlerinin içine bakarak aynı şeyleri tekrar ettim.. ve "Lütfen.. Biraz gerçekçi olun ; gençlik, eğlence, özgürlük ile bazı şeyleri karıştırmayın" dedim.. Yalanların, abartılmış haberlerin her zaman karşısında olduğumu, her zaman kendilerine destek vereceğimi ama biraz da kendilerinin toparlanması, Türkiye şartlarına uygun davranması, en azından köpeklerini Ferhat Göçer, Ship a Hoy veya gecce kulüplerine götürmemeleri gerektiğini, götürürlerse de haberlerinin yapılmasına kızmamaları gerektiğini söyleyip iyi akşamlar diledim ve masadan kalktım.. Söylediklerim inşallah kulaklarına küpe olmuştur.. Aslında çok saf ve iyi niyetliler. Aslında gerçekten çok gençler.. Ama gençler bazen büyüklerini dinlemeliler.. Kendi yaşamları için, gelecekleri için, en azından gelecekteki çocukları için.. İyi yolculuklar çocuklar, iyi yolculuklar İsabelle...