AĞVA’DA BİR HAFTASONU!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 09-04-2010 17:29
Sürprizleri severim.. Ama bana yapılanı değil, kendim yapmayı severim.. Hafta sonu “Hadi gidip Şile’de balık yiyelim” diye başlayan eşime yaptığım masumane teklif, Ağva’da “Acqua Verde” otelde sonuçlandı.. [resim=20100409resim-183935E3][/resim] 30 yıllık İstanbullu olarak ilk defa gittiğim Ağva’yı doğa olarak çok sevdim ama turizm açısından yapılanları pek beğenmedim. Şile yolu çok güzel, çift şerit gidiş-geliş.. Böyle imkanı olan bir tatil beldesi neden fazla kullanılmaz bilmiyorum. Şile’den sonra Ağva yolu ise felaket bozuk.. Yolda, asistanımı arayarak “bana Ağva’dan güzel bir rezervasyon yaptır” dedim, internetten Acqua Verde’yi bulmuş. İyi bir asistan demek, bazen her şey demek.. Çünkü gezip gördüğüm kadarıyla Ağva’nın en iyisi ve en bilineni Acqua Verde.. [resim=20100409resim-183935C7][/resim] Nedenini sonra öğrendim. Meğerse “Bir İstanbul Masalı” adlı dizi bu otelde çekilmiş. O sebeple de çok ünlenmiş. Hele hele o dönemlerde turlar düzenleniyormuş Esma’nın odasını görebilmek ve onun odasında kalabilmek için.. Acqua Verde’nin sahipleri de bu reklamı iyi değerlendirmişler ve o zamandan başlayan fiyat politikasını aynen devam ettirmişler. Acqua Verde’de suite oda (ama minik) 550 TL. [resim=20100409resim-183935B3][/resim] Şaşırdınız değil mi? Bende şaşırdım bir gecce 550 TL. Yani 250 euro. Sezon değil ama fiyatlar böyleymiş. Ben “bu fiyatlara kim kalır?” diyordum ama bir tane boş oda görmeyince şaşırdım. Demek ki hak ediyor. [resim=20100409resim-183935B4][/resim] Doğa harika, Göksu deresi yanında olan 10 dönüm arazi üzerine kurulmuş şirin otelde şömineli salon ve açık hava restoranı var. İplerle çekilen sal denilen şeylerle karşı tarafa geçebiliyorsunuz. Eskiden otelin önüne yol yokmuş, geçişler tamamen bu iple çekilen sallarla gerçekleştiriliyormuş. Ağva’nın en büyük esprisi bu sallar zaten. Simgesi olmuş. Ayrıca Göksu deresinde tekne turları yapabiliyorsunuz ve deniz bisikletleriyle gezintiye çıkabiliyorsunuz. Temiz hava, bol gıda durumları yani.. Acqua Verde otelde ayrıca ısıtmalı kapalı-açık yüzme havuzu da var. Bu güzel işte.. Bungalow tarzı dediğimiz bahçede konumlanmış özel şömineli odalar da mevcut. Lezzet kalitesi çok güzel. Açıkbüfe mezeler, yemekler harika.. Canlı müzik de vardı gittiğimiz haftasonu. Ooo, mis.. Ertesi sabah, rehberimiz olan Hakan Çelen’le birlikte Ağva’dan 17 km. uzaklıktaki Hacıllı Köyü’ndeki “11 Göller” bölgesine gittik. [resim=20100409resim-183935D7][/resim] Rehberimiz diyorum ama Hakan Çelen, Acqua Verde’nin sahibi. Eşi Gülsün Hanımla birlikte 11 yıldır titiz ve leziz otelcilik yapıyorlar. Özellikle Gülsün Çelen, otelin her şeyi, gözü-kulağı, sahibi, müdürü, aşçısı, garsonu.. Kadın eli değince bir başka oluyor.. [resim=20100409resim-183935A8][/resim] Hakan’la birlikte uzun ve zorlu bir doğa yürüyüşünden sonra, dereleri-tepeleri aşıp göller bölgesine geldik. “Göl” dedikleri inanılmaz şelalelerin oluşturdu minik minik göller. Muhteşem bir manzara, harika bir görüntü. [resim=20100409resim-183935G4][/resim] O kadar yola ve zorluğa değdi. Ayaklarımızı suya soktuk sokmasına ama çivi gibi olduğundan fazla dayanamadık. Oysa güzel havalarda turistler bu göllerden çıkmıyorlarmış. Sadece o göller için bile Ağva’ya gidilir ve gezilir. [resim=20100409resim-183935B7][/resim] “Bu yer yabancılarda olsa, neler yaparlardı” diye başlayan konuşmaları hiç sevmem ama bu Ağva gerçekten çok daha güzel değerlendirilip, turizme daha fazla katkı sağlanabilir. Dünyanın konuştuğu bir bölge olabilir. Yeter ki mantıklı olunsun, imkan verilsin, önü açılsın, değerlendirilsin, markalaştırılsın, tanıtımı yapılsın. Dönüşte ise Ağva limanındaki, “Balık profesör”ü denilen Çetin’in mekanına gittik; Liman restoran. Gerçekten balıkçı gibi balıkçı.. Tebrik ediyorum Çetin. Yine geleceğim, merak etme.. Belki de sen bu yazıyı okurken ben masada “sarı kanat ve rakı” yapıyor olabilirim. Sürpriz..