MÜZİK SEKTÖRÜNÜN VASİYETNAMESİ!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 02-06-2005 12:17
İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Kontrabas Sanatta Yeterlilik Öğrencisi olan sevgili dostum Çelik, "Müzik Sektörünün Vasiyetnamesi" başlıklı çalışmasında çok önemli noktalara değinmiş. Bugün size raporun özet başlıklarını aktaracağım. Yarından itibaren ise raporun açılımını yazacağım. MÜZİK SEKTÖRÜNÜN VASİYETNAMESİ RAPOR ÖZETİ · İşte size müzik dünyasının lojistik fotoğrafı.. · Türkiye'de müzik sektörü, şu anda tamamen çökmüştür... · Bu sektörde dönen para her sene 5 - 6 milyar dolar.. · Siyasiler, seçmene ulaşmada yerel radyoları da yoğun olarak kullanır, bu sebeple siyasiler, kanun yaparken bu önemli propaganda malzemesini kaybetmemek için müzik sektörünün bitişini hazırlamanın başrolünü oynamışlardır.. · 1940 yıllarından itibaren "Türk Pop Müziğini ben kurdum, ben starım, ben ilahım, ben prensesim, ben şöyleyim ben böyleyim" diyenlerin hiçbirinin akademik bir bakışı olmaması sebebi ile bu konular kimsenin aklına bile gelmemiştir. · Telif hakları konusunda ise Türk müzik sektörü 100 yıl geridedir · Müzik eseri yaratıcıları, bütün müzik sektörünün istihdam sağlayıcılarıdır...Bir müzik eseri yaratıcısı ortaya bir eser ortaya koyduğunda yan sanayi oluşmaktadır.. · Müzik yada müzikli jeneriği olmayan bir Televizyon, radyo, haber, eğlence, çocuk programı, Restaurant, reklam sektörü, canlı müzik yapan bar, otel, tatil köyü, spor merkezi vs. yoktur.. Yani müziksiz hayat düşünülemez... · Sanatçıları çalışmaya sevk edecek, tüm toplum tarafından güvenilen,geniş bir katılımla uygulanan, sanatçılara destek olan lojistik dalları da içeren ödül kategorileri oluşturulmalı, kriterleri akademisyenler tarafından belirlenmeli, ve bu ödüller mutlaka akademik bir kurum yada kurul tarafından verilmelidir... · Sol anahtarı ile İngiliz anahtarını ayırt edemeyenler müzik konusunda topluma vaaz vermekte akademisyenler ise akademik nezaketle bu katliamı seyretmektedir.... · Bu sektörün akıl verenleri, doktorların yerine soyunan üfürükçüler gibidir. · Soytarı ile sanatçı arasındaki fark, önce sanatçılar tarafından anlaşılmalı ve hak ettikleri değerler kuvvetle savunulmalıdır.. Yoksa çok kısa bir zaman sonra sanatçıların, soytarılar kadar raytingi kalmayacaktır.. Halk ağzı ile "koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman çelebi" denilecektir.. · Reklamın iyi kötüsü olmaz anlayışı yanlıştır.. Çünkü reklamın kötüsü vardır.. O sebeple reklamcılar kötü imajı olan biri ile ürünlerini bir araya asla getirmezler, çünkü kötü reklam, ürünü de kötü yapar... · Dünya müzik sektöründe her zaman üç tip vardır; Çöp adamlar, gösteri kadınları ve erkekleri (showmenler-showgirller,) müzisyenler... · Müzik eğitimi veren konservatuarlar, yaratıcı düşünceyi harekete geçirecek ders programından yoksundur, bunu fark edemeyen yönetimlerde bundan birinci derecede sorumludur... · Türkiye'de çok eleştirilen ve müzikten anlamadığı ileri sürülen halk ise, kamuoyu vicdanı da denilen ve her zaman saat gibi işleyen tahlil yeteneği ile "şarkılar birbirine benziyor" teşhisini yapabildiği gibi, aynı şarkıları dinlememek için albüm almamakta ve aslında protestosunu albümleri almayarak göstermektedir.. · Bu sektörde ayakta kalacak olanlar bellidir; Beste üretenler, söz yazarları, şarkıları iyi yorumlayanlar, beste, söz ve yorumcu arasındaki uyumu yakalayabilecek yeteneğe sahip aranjörler ve bu işi ayakta tutan bu kurumsallaşmış kişilikleri teknik olarak destekleyen sektörün lojistik yardımcıları... · Star yarışmalarında dikkatten kaçan şey, bu genç adayların Türkiye'nin klasik olmuş şarkılarını okuyarak halka tanıtılmasıdır, halk da bu şarkıları keyifle dinlemiştir, ancak satışlarda iş başka bir yere gitmiştir, çünkü önemli olan yeni bir şarkıyı tanıtmak ve o şarkı ile kimlik sahibi olabilmektir.. · Birisi 600.000 bandrol alır, ama halk 20.000 bandrollü ürün satın alır.. Satmayan albüm yılın en çok satış yapan albümü ödülünü alabilir... Sonuç; değersizler değerli gibi görünür... · İstanbul'da 10 tane A sınıfındaki sanatçı konser yapacak olsa, aynı anda bu sanatçılara hitap edecek profesyonel orkestra ve ses-ışık sistemi kuracak ekip yoktur... · İnternet , telefon ve telekominikasyon şirketleri müzik sektörüne girmeden ve böylece de kendi yapım ürünleri olacak yapımları korumaları gerektiği için, kendine ait koruma programlarını geliştirmeden sektörün ayağa kalkması, kendini geliştirmesi ve yaşaması mümkün değildir... · Müzik sektöründe esas olan akıllı binalar yapmak değil binaların içine akıllı adamlar koymaktır.. · Çoğunluğun oy vermesi ve seyretmesi asla doğruluk kriteri değildir, dünyayı kana bulayan HİTLER çoğunluğun, yani demokrasinin gereği olarak seçimle başa gelmiştir, asla unutulmamalıdır... · Sanatçı ile soytarı arasındaki farkı, en önce sanatçılar kavramalıdır..Yoksa; sanatçıların soytarılar kadar değeri olmaz... · Sanatçı, doğuştan var olan kabiliyeti ile, zekasının hassasiyetini duyguya çeviren, bu bakış açısı ile hepimizin gördüğü şehri bize, müzikle başka, fotoğrafla başka gösteren ve bize " her gün gördüğüm şeyi bana ilk defa görüyormuşum gibi hissettim " dedirtebilen kişidir...Sanatçı görmediklerimizi, fark edemediklerimizi bize yaşatandır.. YARIN; ÖZET RAPORUN DETAYLI AÇILIMI..