ATEŞLİ AYSUN KAYACI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 30-05-2007 11:46
Evet, Aysun Kayacı da bir anda tenis oynarken çıkıverdi karşımıza! Bak sen şu güzel kıza! Hem de Hülya ablasını aratmayacak frikiklerle birlikte! 250 bin dolara ateşli öpüşme sahnelerinden sonra Aysun Kayacı'nın tenis fotoğrafları, üstüne üstün bir de Saadettin Saran Bey'in de aynı yerde olması, Aysun'u görünce kaçması vs. işin tuzu biberi olmuş.. Hep söylerim bu camiada, sevgilisi futbolcu Emre'den ayrıldıktan sonra Aysun Kayacı number one.. Kısa süreli ve hata olan Fatih Aksoy ilişkisinden sonra Aysun Kayacı'nın basına yansıyan tarafında sevgili yok gibi.. Tabii ki, gizli-kapaklıları kimse bilemez. Öyle ya da böyle sevgilileriyle gündeme gelmiyor ya siz ona bakın.. Aysun Kayacı yıllardır "Aptal Sarışın" imajından kurtulamadı. Elinden tutan bir fikir babası olmadı. Tutan oldu da nedense uzun süreli olmadı.. Oysa Aysun biraz daha akıllı olsa, yanında ciddi bir fikir babası olsa var ya, Hülya Avşar ablasını sollar gider.. * * * Bu Didem Erol denilen kız yıllardır aynı itirafı yapar durur! Her yıl Cannes'a bir şekilde yolunu bulup giden Didem Erol (Ne alakaysa artık), "Kurt Russell'ın kendisine yıllar önce Ayşegül Nadir'in evinde bir takım tarihi eserleri kendilerine verdiğini ama Russell'ın değil de Val Kilmer'ın aldığını" söylediğini tekrarlayıp durur.. Bu itiraf yeni değil ki? Bakınız arşivlere.. 5 yılda bir, mutlaka manşet olur ve mutlaka Didem Erol itiraf etmiştir. Yeni nesil gazetecilerinde arşive bakmak ve hafızalarını zorlamak gibi bir adetleri yoktur. Mal bulmuş mağribi gibi sözde itirafın üzerine atlarlar! Bence Didem Erol'un artık yeni itiraflar bulması lazım.. Mesela Cannes'a kimlerle gitmiş, neden gitmiş, nerede kalmış, kaç para ödemiş, ne yemiş, ne içmiş gibi.. Ya da yeni tanıştığı filmcilerin aşk hayatlarını anlatsın bence.. Ya da Cannes'da kırmızı halıda yürüyen ve gurur duyduğum Nurgül Yeşilçay'a "sizin gibi olmam için neler yapmam lazım" desin.. Biraz geç kaldı ama olsun. Zararın neresinden dönerse kardır.. * * * Ayşe Arman hazretleri buyurmuşlar; Çocuklarımızı tabii ki yazacağız kardeşim.. Her şeyin değer verdiği şeyler üzerine yazı yazma hakkı vardır.. Sana yazma diyen mi oldu? Evet oldu.. Peki neden oldu? Çünkü sen daha hamileyken, "Çocuğumu kimseyle paylaşmayacağım, yazı konusu yapmayacağım, o benim özelim olacak" demiştin. Tıpkı kocan için söylediklerin gibi.. Kocamı asla yazmayacağım, yazılarıma malzeme yapmayacağım dediğin gibi.. Ama ne oldu? Önce kocanı yazmaya başladın, şimdi de çocuğunu.. Hatta hatta resimlerini bile yayınlamaya başladın.. Aferin.. Tabii ki yazmak hakkın amma.. Baştan öyle deyip de şimdi böyle yapınca da seni eleştirmek hakkına da lütfen kızma Ayşeciğim.. Nasıl ki, Buzda Dans Yarışması'nda Tuba Ekinci'den çekinip kızmadıysan, Tuba Ekinci'nin ekranlara yansıyan, "Bir daha ağzını açsın, ben de haftaya sevgililerini açıklayacağım" demesine bile aldırış etmediysen, bunlara da aldırış etme bence.. Çocuk konusu gibi kutsal bir konuda bile Ayşe Arman'ın ne kadar bencil olduğu şu cümleden anlaşılıyor; Sizin çocuğunuz yok diye mi kızıyorsunuz.. Çocuğu olan anne, çocuğu olmayan annenin halinden anlar mı? Ah ahh, bu konuda daha o kadar ileri gidebilirim ki ama gönlüm elvermiyor.. Ayşe Arman'a çocuğuyla mutluluklar diliyorum. Dünyadaki en kutsal şey olduğuna inandığım çocuk olayında, sahip olamayanlara da Allah'tan mucizeler diliyorum..