EDİ’CİLER İŞBAŞINDA! KENAN ERÇETİNGÖZ YAZDI

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 21-11-2001 10:50
Edi'ye kızanlar da var! BBG evi ile ilgili bir yazı yazdım aman Allah’ım ortalık karıştı! Meğer ne çok izleniyormuş, meğer ne çok hayranı varmış Edi’nin! Vay anasına.. Hayret verici birşey bu. O kadar çok mail aldım ki, anlatamam. Ama içlerinden bir tanesi ısrarla yazıyordu. Ben de ona şunu sordum; - çok özür dilerim ama bana şunu açıklayabilir misiniz? Edi'yi bir anda nasıl seviyorsunuz? Bu işler nasıl oluyor? Yani nasıl oluyor da BBG evinden önce sıradan birisi olan Edi'nin senin deyiminle bir anda yüzlerce, binlerce hayranı oluyor? Bu nasıl oluyor? Şarkıcı değil, şarkılarını sevesiniz, oyuncu değil filmlerini sevesiniz ve hayran olasınız. Nesini seviyorsunuz. Aslında sevebilirsiniz de böyle fanatik nasıl oluyorsunuz onu çok merak ediyorum. bunları açıklarsanız çok seveneceğim. Aşağıda okuyacağınız cevap hayli ilginç. BBG evinin, Edi’nin nasıl bir anda ünlendiğini, fanatik hayranlar kazandığını açıklıyor. Okuyun bana hak vereceksiniz. --------------- Haklısın. O şarkıcı değil ki şarkılarını sevelim, oyuncu da değil ki filmlerdeki performansına takılalım. Edi içimizden biri, yani illa da sanatsal bir faaliyeti olması gerekmeyen sıradan bir insan. Evdeki diğer insanlar da sıradan, o zaman neden Edi dersen, bunu anlamak bir süreç gerektirmekte olup; günde 1 saat Show TV'den seyrederek veya birilerinin 'seyret' baskısıyla önyargıyı kuşanmış olarak sadece eleme geceleri Oylama şov'u seyrederek anlaşılacak bir durum değil. Zaten Edi'yi sevenlerin hiçbiri olayı Show'dan seyretmiyor, hepsinde Digitürk var. Ben iş-güç sahibi bir insanım, TV seyretmeyi bile sevmezdim. Birgün bir arkadaşım Biri Bizi Gözetliyor yarışmasının tekrarlandığını ve içerde Edi adında bir kişi olduğunu, inanılmaz olduğunu ve seyretmemi söyledi. Hakikaten de öyleydi. Evde en dürüst oydu, kimsenin arkasından konuşmuyordu, dobraydı, adeta bir ayna gibiydi ve herkese görmek istemedikleri şeyleri gözlerine soka soka öğretiyordu. O evde kibarlık budalalığı yapmayan ve politik olmanın getireceği cazibelere kapılmayan tek kişi oydu. O evde en titiz, temiz ve sorumluluk sahibi kişi oydu. Peki o evdekiler çok mu kötüydü de tek Edi iyiydi? Evet, o evde gerçekten 'kötü' olarak nitelenebilecek kişilerin yanısıra; orada kameralar altında olduğu için kendini 'oynama' moduna sokmuş kişiler de çok fazlaydı. Mesela Hacer 'kötü'ydü, çünkü kompleksli ve dedikoducuydu, fesattı, hasetti, herkesin arkasından konuşuyordu ve arkasına bir Anadolu rüzgarı alarak birbirinden beter şarkılarını detone akorlar çıkardığı gitarı eşliğinde satmaya ve yeni bir Tarık olmaya çabalıyordu. Oysa yeteneği averaj seviyedeydi ve şarkıları dört akor üzerine kuruluydu. O da bunu biliyor ama o evde müzikten kimse anlamadığı için bunu kullanıyordu. Kötü olmadığı halde atılmama veya sevimli görünme korkusundan 'yalaka' olanlar da vardı, mesela kel kafasından tanıyabileceğin Cüneyt. Hacer'e öyle bir yapıştı ki, çekmecesine aşk mektupları koyduğu dahi rivayet edildi. Şiir yazıyor ve devamlı Hacer'e pompa veriyordu:"Ya seni Rumelihisarı'nda düşünebiliyorum" diye. Neden, çünkü şarkı sözü yazarı olacak ve telif hakkı alacaktı. Bir de 'kötü' veya 'yalaka' olmadığı halde 'salak' olanlar ve her söylenen söze alınan ve ağlayanlar vardı. Bu insanlar seçmece mi, insanı sinir etmek için mi burdalar, yoksa bu kaderin bir oyunu muydu bilinmez ama inan bana aralarında en ADAM GİBİ ADAM olan Edi'ydi. Asabi karakterli olması hiçbirşeyi değiştirmedi çünkü tepkilerinde haklıydı. Herşeyi bir yana bırak, Türk insanı ilk defa avanak olmadığını gösterdi ve zekinin yanında yer aldı Kenan Bey... Belki senin gibi olaylara dışardan bakan bir kişi şike olasılığını düşünür. Ama ben olayın içindeyim. Edi'nin taksisine de bindim, onu ne kadar çok kişinin sevdiğine tanık oldum. Bu yazı seni ikna niteliğinde değil, sevmezsin olur biter. Ama lütfen daha bir objektif bak. Bu ülkede bu kriz ortamında sadece sevdikleri için oylarını Edi'ye veren yetişkin, olgun ve kültürlü insanlar var. Sevgi sevgidir. Önüne geçilmez, sorgulanmaz. Benden bu kadar...Bir de bu çerçeveden düşün...