MİAMİ'DE ŞÜKRAN GÜNÜ!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 29-11-2003 17:01
Miami’de güzelim havayı bırakıp İstanbul’un sisli havasına geldik. Jet-lag’dan dolayı olsa gerek 16 saat uyuduktan sonra uyandık ve lap-top’u açtık. Nerede kalmıştık. Miami’de son gecce B.E.D.’e gittik. Takım yine aynı; Gökhan Yüzbaşıoglu-Nurdan Gür, Güzide Duran-İlker İananoğlu, Pamir Demirtaş-Seben Koçibey, Vahan-Ali, ben ve eşim. Kapıda yine aynı ızdırap, aynı saçmalık. Rezervasyonunuz var ve en az 1000 dolarlık bir masa almışsınız ama yine de bekliyorsunuz. İşin ilginç yanı kapıdakiler sizin yüzünüze bile bakmıyor, ilgilenmiyor. B.E.D.’in kapısında beklerken kendimi İstanbul’da sandım. Herkes Türk’tü. Cem Boyner’in kızı ile Ömer Dinçkök’ün kızı Mutlu da arkadaş grubuyla gelmişti. B.E.D.’in içi tıklım tıklım. Sağlı-sollu, tüllü yataklar var. Ve onların üzerinde oturuyor, yatıyorsunuz. İçerisi bu kadar kalabalık olunca kapıda bekletmelerini normal karşılıyorsunuz ama tavrı hiç anlamıyorsunuz! İstanbul’un gecce kulüplerinin, bodyguardlarının gözünü seveyim. Hep söylüyorum, yazıyorum, sayın bakanla bile konuşuyorum ama İstanbul geccelerinin üzerinde yeterince durulmadığını, dünya standartlarını geçmiş olan restoranlarıyla yeterince ilgilenilmediğini, anlatılmadığını, tanıtılmadığını biliyorum. Ve bu konuya çok üzülüyorum. İstanbul geccelerinin Miami, Londra, Paris geccelerinden azı yok fazlası var ama tanıtılmıyor. Miami’de kaldığımız Town House’un lobisine iki tane ‘gecce night guide’ koydum ve bekledim. İnanın 20 dakika içinde 5 kişinin elinden düşmedi guide. Ve bir tanesini de iki kız alıp gitti. Bizleri hala geri kalmış bir ülke olarak görüyorlar. Hala eğlenmesini, gezmesini bilmeyen birileri sanıyorlar. Bizim ülkemizdeki restoranların, gecce kulüplerinin hala köylü olduğunu düşünüyorlar. Ama biz onlara yanıldıklarını anlatamıyoruz. Neyse efendim gelelim biz yarı Miami’de yaşayan arkadaşların analizlerine.. Gökhan Yüzbaşıoğlu ile sevgilisi Nurdan Gür’ün izlenimlerini bir önceki yazımızda belirtmiştik. Bugün Pamir Demirtaş ve Güzide Duran ile İlker İnanoğlu’nu anlatayım Pamir Demirtaş Pinema Filmin sahibi olan başarılı bir çocuk. Ama Türkiye’de iş yaptığı ve dost bildiği ortaklarından kazık yiyince nefret etmiş ve Miami’ye yerleşmiş biri. Evi, otel gibi. Miami’ye kim giderse mutlaka Pamir’in evinde kalır. Çok misafirperver, dost canlısı bir çocuktur. Eda Modoğlu’dan sonra uzun süreli bir ilişkisi olmamış Pamir’in. Şimdi İlker İnanoğlu ile ortak işler yapmaya karar vermiş. İlker İnanoğlu da Güzide Duran ile şimdilik onun evinde kalıyor. İnanoğlu da ço esprili biri. Ben kendisiyle ilk defa tanıştım. Pamir’le birlikte Miami ve Amerika’da film sektöründe çok işler yapacaklarına eminim. Güzide Duran’a gelince; Aferin ilk kez bir Türk kızının Amerika’da başarısına şahit oldum. Resimlerinin kullanıldığı dergileri, çıktığı defilele fotoğrağraflarını gösterdi, gururlandım. Sürekli New York, Paris dolaşıp duruyormuş. Güzel bir iş planı var. Şimdilik fazla para kazanamıyormuş ama ‘Türkiye’de de ilk başlarda fazla para kazanılmaz’ diyor. Güzide Duran ile İlker İnanoğlu’nun ilişkisi güzel. Zaman zaman birbirlerine küsselerde güzel. Çocuk gibiler. Özellikle Güzide çocuk gibi. Tabii İlker’inde ondan kalır yanı yok. Aslında birbirlerine çok yakışıyorlar ama sık tartışıyorlar ve küsüyorlar. Bu arada New York’ta yaşayan Alara Koçibey’in kızkardeşi Seben Koçibey de Pamir Demirtaş’ın yakın dostu olarak bir kaç günlüğüne ziyarete gelmiş. Pamir, Seben için ‘En iyi dostlarımdan biri’ diyor. Pamir Demirtaş’la devalaşırkan ‘Şükran Günü’ için hindi pişiriyordu. Deli Pamir, Amerika adetlerine uymaya başlamış bile. Sanıyorum bunda kazık yediği iki Türk ortağı Mehmet ve Şükrü Avşar’ın suçu var! Miami izlenimlerine haftabaşı aynen devam edeceğiz efendim. Henüz Türkiye dedikodularına adapte olamadık.