UYUŞTURUCU DÜNYASI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 10-01-2004 13:43
2002 Ford Model Super Model Yarışması’nın birincisi 21 yaşındaki Burçin Bircan’ın aşırı doz uyuşturucudan olduğu söylenen ölümü çok üzücü. Henüz hayatın başında, gencecik ve güzelim bir kızın bu şekilde ölmesi tüyler ürpertici. Son zamanlarda, özellikle İstanbul’da uyuşturucu konusu yine gündeme geldi. Hızlanan gecce yaşantısıyla birlikte, uyuşturucu da hızlandı ve maalesef emniyet bu konuda bana göre yetersiz kalıyor. Çünkü uyuşturucunun satıldığı yerler belli. Gençlerin alıştırıldığı konular, mekanlar belli, olaylar belli, yapanlar belli.. Ama yine de bu tip üzücü ölümler yaşanıyor. Bugünkü gazeteleri görünce, tüylerimi ürperten başka bir konu dikkatimi çekti. O da Burçin’in, 3 yaşında evlatlık edinen babanın sözleri; Kızım televizyonda gördüğü renkli hayata özendi. Manken olmak için okulu bırakıp İstanbul’a gitti. Bu da sonu oldu! Bu açıklamalar bazı gazetelerde ‘Bu sözler ders olsun’ gibi manşetten verilmiş. Oysa diğer bir gazetenin spor sayfasında futbolcu İlhan Mansız’ın şu sözleri ise gözardı edilmiş. İlhan Mansız da diyor ki; Futbolcu olmasam uyuşturucu satardım, Almanya’da yaşadığımız bölgede uyuşturucu kullanımı yaygındı. Babam bunun farkına erken vardı ve beni batağa düşmekten kurtardı. İlginç değil mi? Uyuşturucudan ölen güzellik kraliçesinin babası televole kültürünü suçluyor. Diğer ünlü futbolcu çocuk ise, kendisini uyuşturucu bataklığından kurtaran babasına yıllar sonra teşekkür ediyor! Şimdi burada konu, gerçekten televole kültürü mü? Renkli hayatlar mı? Her zaman söylüyorum kesinlikle değil. Her zaman söylüyorum kesinlikle tam tersine. Televole kültürü olmalı. Olmalı ki, aradaki fark ortaya çıksın. Anne ve babalar çocuklarını karşısına alıp, doğruyu yanlışı göstersin. Ben de 17 yaşında İzmir’den İstanbul’a geldim. Çok zor şartlar altında hayatımı kazandım. O zaman İstanbul’da kimsem yoktu. Bataklığıa da düşebilirdim, başka kötülüklerde yaşayabilirdim. Neden yaşamadım? Çünkü anne ve babamın damarlarıma enjekte ettiği eğitim sayesinde doğruyu, yanlışı ayırmasını bildim. Zorluklara göğüs gerdim. Her zaman söylüyorum, bu konularda büyük konuşulmaz ama kesinlikle her şey anne ve babada bitiyor. Yufka yürekli analara, boyun eğen babalar olduğu zaman çocuklar gerekli eğitimi alamıyor. Anne ve babasından gerekli eğitimi, yaşam şartlarını öğrenemeyen çocuklar kendi çevresinden birşeyler öğrenmeye çalışıyor. Bu da çoğu zaman yanlış yol oluyor. Yani demek istiyorum ki, kızıyla ilgilenmeyen baba, suçu televole kültüründe aramasın. Acı gerçek ama kendinde arasın.