KIYI VE GERÇEK NAPOLİTEN PİPA!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 22-02-2012 11:54
Geçtiğimiz Pazar günü gittim yine.. Boştur diye, rezervasyonsuz gittim. Pırıl pırıl bir havada insanlar neden içeride otursun dedim ama, inanın yer yoktu. Allahtan bir masa kalktı da oturabildik. Çocuklar gibi sevindik. Ne bileyim Kıyı’da “bir şey” var ama bulamadım. Yani her balıkçıda beyaz masa örtüleri var, mezeler var, balık var ama Kıyı’da başka bir şey var. Kapıdan girerken karşılıyor o “bir şey” sizi.. [resim=20120222resim-183819F3][/resim] Sahibi Yorgi Sabuncu’nun güler yüzü ve elleriyle servis yapması belki.. Yıllardır orada olan ve hiç değişmeyen salon şefi Hüseyin Gündoğan’ın samimiyeti belki.. Mezelerin farkı, tava ciğerin, pilaki’nin tadı belki.. Etrafınızdaki insanların kalitesi belki.. Ama kesinlikle farklı bir şey var Kıyı’da.. Kalkan tavanın tadı damağınızda kalacak şekilde kurutulmadan pirişirilmesi ve tam kıvamında olmasıdır belki.. O şey neyse, iyi ki Kıyı’da var.. İstanbul’da böyle bir balıkçı olduğu için gurur duyuyorum, tüm Kıyı ekibini kutluyorum. (Bu arada sigara için dışarıya koyulan standlar da hoş olmuş. Alttan ısıtmalı standlar, soğuk havalar için ideal. Mekanların, üstten değil, bu tip alttan ısıtmalı masalar koyması lazım.) [b]PİPA NİŞANTAŞI’NDA AÇILDI[/b] Arkadaşlar tuttu beni, Nişantaşı’nda Pipa adlı bir mekana götürdü. Çok popülermiş, harikaymış. “Hadi gidelim” dedim. Ne yalan söyleyeyim, şimdi Nişantaşı’nda nereden girdik de mekana geldik tam anlayamadım. Sanırım Yakup’un köşesinden girdik ve ileride solda kapalı otoparkın üstünde bir yerdi. “Böyle bir yerde ne alaka, popüler mekan” dedim ama yanıldım. [resim=20120222resim-183819B9][/resim] İşte mekan budur. Mimari açıdan söylüyorum. Mekanın tam ortasında güçlü bir enerji noktası yaratan, pek örneği görülmemiş şekilde pizza fırının önünde konumlandırılmış bir “ada bar” var. Ergonomisi ile hem yemek yenmesine hem de toplanma noktasına imkan vererek günümüz dinamizmini yakalıyor. Farklı kademelerde konumlandırılan oturma grupları da mekanda görme ve görülme duygusunu güçlendiriyor. Harika, harika.. Her akşam o barda oturabilirim. Bir mekanı mekan yapan, karşılama barıdır. Ve aslında çok da ticaridir. Dünyada nereye giderseniz gidin, sizi önce bara alırlar. “masanız hazırlanıyor” derler 1-2 içki içirirler. Pipa’nın barına bayıldım. Aynı zamanda barda yemek yiyenleri görünce daha da hoşuma gitti. Tabii ki, bu konsepti başarılı mimar Mahmut Anlar yapmış. Belliydi. Chilai’den sonra Pipa, bambaşka bir konseptle olmuş, tamam yani.. [resim=20120222resim-183819G2][/resim] Pipa’yı bugün uzun uzun anlatmayacağım size. Yavaş yavaş sindire sindire yazacağım. Çünkü birkaç kez daha gitmem, keyfini tam çıkartmam lazım. Pipa’nın özü şu; Napoli doğumlu, ödüllü şef Enzo Carbone’ nin oluşturduğu iddialı mönüsü, sıcak ve davetkar ortamı ile yeni jenerasyon pizza pasta İtalyan restoranı, gerçek Napolitan restoranı. “gizemli ve keşfetme duygusu” var Pipa’da.. Mekanın esas kapalı alanını giriş, personel birimleri, tuvaletler gibi yan fonksiyonlarla ayırmışlar. Mekanda ilerledikçe konseptin ana dekoru olan ve yarı şeffaflıkla sergilenen gizemli mutfağın önünde ana salondaki izleyicilerine adeta selam veren, bir başrol oyuncusu olarak yerleştirilen Napoli’ den getirtilen pizza fırın ve de merkezdeki bar ile mekan kurgusu tamamlanmış. Yarı şeffaf mutfak, siyah tuğlalar ve PiPa mönü konseptine uyan sarı renk kullanılmış. Başarılı fotoğraf sanatçısı Sıtkı Kösemen’ in objektifinden çıkan görseller duvarlarda yerini almış. Ambiyansı güçlendirmek için ise trafik aynalar kullanılmış. İstanbul’da son zamanlarda beni heyecanlandıracak bir mekan yoktu. Pipa bunu başardı. İnşallah aynen devam ederler. Hayırlısı olsun. Pipa’nın mönü, lezzet ve fiyatını ise başka bir zaman yazacağım. Dediğim gibi bir daha gitmem ve sindire sindire yemem lazım.