ÇELİK’İN GÖZÜYLE MÜZİK DÜNYASI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 07-12-2009 11:42
İnsanın dostlarının olması güzel bir şey.. Antalya Belek Gloria Golf Serenity’de muhteşem bir bayram tatili geçirirken, orada kaldığımızı öğrenen Etur / Robinson Satış ve Pazarlama Müdürü Nermin Yurtoğlu aynı bölgedeki Robinson Club Nobilis’e davet etti.. Biz de bayram ziyareti kısa olur, başka dostları da ziyaret etmek gerekir diye, dört dörtlük Serenity’den, dört dörtlük başka bir tesise, Club Nobilis’e geçtik. Nobilis’le ilgili düşüncelerimi yarın yazacağım.. Çünkü golf oynamaya orada başladım ve biraz uzun hikaye… O sebeple bugün şarkıcı Çelik’in bana gönderdiği bir maili yayınlamak istiyorum.. Çelik Beyoğlu’nda bir mekan açtı ve adambaşı 10 TL.’ye müzik yapıyor. Maili okuyunca biraz dolduğunu ve dertlendiğini anladım, düşüncelerini de sizlerle paylaşmak istedim. Buyurun Çelik’in gözüyle müzik dünyasında yaşananlar… [b]KRİZİ GÖZ ARDI EDEMEM… [/b] Türkiye’ de yılbaşı eğlencesi düzenleyen iki tip işletme vardır.. Birncisi 1000 kişilik salonları olan büyük otellerdir.. Bunlar eğer dolu olurlarsa 150 TL ortalama ile yılbaşı geccesi programı düzenlerler 150.000 TL ile 250.000 TL arasında kazanç sağlar.. İşletme tipine göre de kimi konaklama ve yemek verir, kimi bunu 1 haftalık bir dinlenme tatili ile daha yüksek bir hedefe yönelik çalışma olarak tasarlar.. Satın alma, ilan, personel gibi giderleri vardır.. Ancak avans alınamaması, dengesiz ve kaprisli sanatçılar, arsız menajerler gibi bir çok nedenden dolayı zaman zaman bu işletmeler görünmeyen büyük krizler yaşarlar.. Bazen iyi bir reklam aracı olan tanıtım şekli bazen de inanılmaz bir kötü reklam olabilir.. İkinci tip işletmeler ise 100 ile 300 kişilik mekanlar olan bar ve gecce kulüpleridir. Bunlar 75 TL ile 150 TL arasında bir içki karşılığı yılbaşı geccesi eğlencesi düzenlerler.. Eğer bir sanatçı getirecek olurlarsa reklam giderleri, ses ışık tesisatı, yılbaşı günü çarpı 4 yevmiye mantığı ile çalışan müzisyenler ile maliyet iyice artar.. Bu giderleri karşılamak isteyen mekan sahibi işletmeci sanatçı ile 40.000 TL karşılığında anlaşırsa ortalama 200 kişiye sınırsız içki ve 150 TL fiyat uygularsa hesap ortadadır. Bunun için İTÜ uzay bilimleri fakültesinde matematik okumaya gerek yoktur.. 30.000 TL kazanç olur, sanatçının alacağı bellidir, işletmeci kalanı reklam ve mekan giderlerine harcar.. Kalan da kar olur.. Nasıl bir karsa? Bunların içerisine yılbaşı akşam üzeri erkenden kasanın başına oturan vergi memurlarını hiç katmıyorum.. Vergi mevzuatı sanatçının giderlerini tanımlayamamıştır.. Sanatçı Mahmut paşadan herkesi giydiği pantolonu alamaz, mütevazilik yapar alır ve giyerse, o zaman halk onu “aa benimle zaten aynı, ne farkı var ki “ diyerek şekilsel olarak algılayabilir. O sebeple sanatçı bir giydiğini ikinci kez giyerse çok dikkatli olan medya sicili onu hemen kadrajına alır.. O sebeple bu ciddi bir giderdir, ama mevzuat bunu düşünecek zekaya sahip değildir. Ya da sanatçının şirketi yoksa, sadece serbest meslek mükellefi ise benzin masrafı gider olarak kabul edilemez, ama sanatçı sürekli kendi özel imkanları ile ulaşım sağlar, yani metro kullanamaz.. Bütün bunları aşan sanatçılar bir de kadın sanatçı dezavantajı ile karşı karşıya kalırlar.. Çünkü kadın sanatçı her zaman çok avantajlıdır.. Aslında yılbaşı geccesi program ücretleri onların fiyatları üzerinden değerlendirilir.. Bu durumda yılbaşı geccesi kadın ya da erkek görünümü rekabeti de yaşanır… Bir erkek ikisi birden olamayacağından kadınlar hep bir adım önde olacaklardır.... Bu biri ticaret biçimidir aslında.. Ve son derece de doğaldır.. Yaşam kanunudur.. Bütün bunları “görme aracı olan gözü” araç olarak kullanan beyinler görürler.. Kusur bulmazlar ama görürler, teşhis ederler. Mobese kamerası gibi değil, makine gibi değil,insanca bir bakış açısı ile ve acaba her şey nasıl daha güzel olur diye düşünür, çare ararlar.. Bu estetik bir bakış açısıdır.. Bir sanatçıya yakışan budur.. Bütün bunların haricinde “leyn millet karnını doyuramıyor siz milyarları götürüyor bir de söylenip duruyorsunuz” bakış açısı markalı bıçağı sanatçıya saplamaya çalışanlar olur ki kendilerince haklıdırlar, bu da sanatçının tüm moralini bozar.. Çünkü kendi yaptığı üretim biçimin değeri bilinmemektedir.. İneklerin bile klasik müzik dinlerken iki katı süt verdiği bilimsel bilgisi ispatlanmış olan modern dünyamızda sanatçının üretiminin değeri, ben kazanamıyorum sen de kazanma şeklinde tezahür eder. Bu Anadolu’da bir köyde yaşayan garip köylümüzün fikri değildir, niye değildir, çünkü onun zaten derdi sanatın değeri değildir, tohum ve traktöre nasıl yakıt alacağıdır..Onun yerine bu yorumu yapan ve onu yerine o düşünüyormuş gibi bunu ortaya atarak “şöyle düşünenler de var” diyerek kafa karıştıran zeka kimdir sorusuna ise hiç girmeyelim, işin orasına tamamen “erenler karışır” Akılcı ve zeki magazin medyasında ise bu işe verilecek cevap zaten hazırdır, ben de olsam öyle yaparım; “Ya kardeşim tamam da bu senin söylediklerini hak eden sanatçı bu mu diye sorarak, bir de yaptığı bütün saçma, küstah, ahlak dışı, yasa dışı fiilleri işleyen, ölçü kavramından yoksun, haris ve aç gözlü şöhret budalalarından birinin resmini sizin önünüze koyarsa bu yazı bir anda anlamsızlaşır ve bütün emek boşa gider.. Zaten albüm ya da eser de böyle değil midir? Bu yazının başından sonuna kadar emek olan görüş biçimini birisi bakar, okur, beğenmedim der ve iş biter.. O beğenmediyse sizin emeğinizin anlamı yoktur.. Siz hiç emek vermemişsinizdir.. Ya sizin emeğiniz? Sendikanız da yok! Başbakanlığın önünde yazar kasa da atamazsınız. Atasanız da mutlaka fikir hazırdır “reklam yapıyor” E baba peki ne yapacağız yahu? Ben tüm bunları size düşündürdükten sonra benden keyif alırsınız, tabii o da eğer keyif alırsanız, almazsanız zaten diyecek bir şey yok, fikirlerimden keyif alırsanız, bu fikirlerin keyfini sürmek için yılbaşı geccesini beraber karşılamaya ve yeni yıla bu yazdıklarımı düşünerek ve daha sonraki yıllarda bu belirlediğimiz sorunları aza indirecek düşüncelerle girmek üzere müziğime davet ediyorum.. Bunun bedeli 20.000 TL Sahnede bir saat çığırmanın bedeli değil bu bedel, tüm düşünceleri taçlandırmak üzere bir araya gelmenin bedeli.. Etrafınıza bir bakın, kimden niye keyif alıyorsunuz düşünün. Bunun bedelini ve niye ödediğinizi de düşünün.. Doğru ve güzel, estetik şeyle yaşamak istiyorsanız tercihlerinizi ona göre yapın ve güzel şeyleri talep etme hakkınızı yaratın.. Benim adım Çelik.. Ben 25 senedir bu ülkede bu fikirlerle beraber bir şeyler yapmaya çalışan bir müzisyenim.. Bu yazıyı yazarken şu baskı altında yazıyorum, bu ruh halini de hiç unutmayın; Eğer yarın birinin sahnede bluzu omzundan düşerse, benim yazımın hiçbir yerde şans bulma olasılığı yok.. Yani ten, yani cisim, her zaman ruha galip gelir.. Ama öyle olmamalıdır.. Çünkü mana, maddeye hükmeder.. Hükmeder de birileri isterse hükmeder.. Yoksa hüküm kılıcı o güzel görünümlü göğüslerin eline geçer, biz o göğüslere bakarken kılıç bizim güzel fikirlerimizi biçiverir.. Tasavvufta nefis, psikolojide ego denen şey tam olarak budur.. En büyük dileğim, ülkemin vatanımın tüm yaşayanlarının her şeyden önce sağlıkla evlatları, aileleri ve sevdikleriyle huzurlu olmasıdır.. Mutlu yıllar Çelik Erişçi..