YEŞİM SALKIM'LA YÜZ YÜZE (2)

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 29-03-2002 11:39
Yeşim Salkım'la Yüz Yüze'nin birinci bölümü için, aşağıdaki arşivi kullanabilirsiniz... ---------------- İntihara mı kalkıştın? Tabii! Ne yaptın? Çok sıkı ilaç içtim, çok sıkı. Neden? Çünkü bizim boşanmamız üzerine yapılan konuşmalar çok kötüydü, ya onlar yanlış biliyor. Boşandıktan sonra mı intihara kalkıştın? Hayır, boşanmanın arifesinde. Çok aşırı dozda sakinleştirici aldım. Çünkü vücudum sakinleşmiyordu. İçtiğim ilacı bir deveye verseler, hakikaten uyur . Ben hiç uyumuyordum. Hiç yemek yemiyordum, üç paket sigara içiyordum. Çok aşırı dozda aldım ilaçları, kusturdalar hep beni, midem filan yıkanmadı ama o eğilimim vardı. Çünkü şey dedim: “Ben evlendim, Allah kahretsin, kimse kabul edemedi. Mutluluğumu çok gördüler” ve ben inanıyorum ki biz çok nazara geldik. Çok kötü enerji bizi hırpaladı. Ayrılmaya kalkıyorum, yine herkes bizim üzerimizde. Yeter artık, bırakın dedim. Ben sevdiğim insanı kaybediyorum. Nasıl bu kadar nefret, kin dolu bakıp da oh oh çekip gülebilirsiniz. Sonuçta bir hayattır bu ve ben insanı hakikaten çok sevdim ve onun da beni çok sevdiğini biliyorum. O bana hakikaten aşık oldu; ben de ona aşık oldum. Ama olmadı Görüşüyor musunuz? Yok, hayır. Senin yaptığın açıklamalara mı kızdı? Zannetmiyorum onlara kızdığını. Çünkü ben Hakan’ın şahsına bir hakerette bulunmadım. Bir erkek olarak şunu çok merak ediyorum. Evlilikte özel durumlar yaşadıktan sonra, ayrılınca kadın niye herşeyi söyleme gereği duyuyor? Ben ayrılmadan önce de herşeyi söylüyordum. Ben sana evlilik boyunca yaptığım bütün röportajları getireyim. Bütün gazetelerde, dergilerde hep aynı şeyi söylüyordum: “Ben çalışmayı seven bir kadınım. Kendi parasını kazanmayı seven bir kadınım. Ben soyadlarla yaşamam” dedim. Ben evliliğimle ilgili hiçbir şeyi saklamadım. Peki hala sevdiğini söylediğin bir insanın Gülben Ergen ile birlikte olduğunu neden açıkladın? Birlikte oldu demedim. “Benim yuvamı Gülben Ergen yıktı” dedin. Hayır, hayır, asla. Kaset benim şu anda elimde. Bu konuyla ilgili mahkeme devam ettiği için konuşmam sakıncalı, yasak. Kesinlikle konuşmuyorum. Ama benim söylediğim şuydu: “Benim yuvamı dedikodular, özellikle Gülben Ergen ile çıkan dedikodular yıktı” Benim yuvamı direkt olarak Gülben Ergen yıktı demedim. Peki, Çeçen baskını sırasında Swissotel’deydiler diye bir açıklama yaptın? Hayır, o tam tersi. Röportaj yaparken bana bir telefon geldi. Karşıdaki şahıs bana dedi ki, “Böyle, böyle sen daha neler duyacaksın. Onlar Çeçen baskını sırasında da oradaydılar”. Çok güvendiğim bir arkadaşımdı ve ona dönüp dedim ki; “Bak görüyor musun hala nasıl haberler alıyorum. Hiçbir zaman kendim, ben gördüm, ben biliyorum, yakaladım diye birşeyi asla söylemedim. Yurtdışına beraber gittiler dedin, o da mı öyleydi? Beraber gittiler demedim. Yurtdışında görmüşler dedim. Bunlar çok ince detaylar. Bunlar dedikodu. Ben de diyorum ki orada; dedikodular, özellikle Gülben Ergen dedikoduları benim yuvamı yıktı. O kadar çoktu ki onunla ilgili dedikodu. Ben neden Ebru Gündeş demedim, ben neden Çağla Şikel demedim? O kadar hoş bayan var piyasada. Boşandığın günkü Yeşim Salkım ile şu andaki Yeşim Salkım çok farklı. O zaman boşanan ve aldatıldığını hisseden bir kadındın. Herkese saldırıyordun. Evet, çünkü o psikolojiyle nereye saldıracağını şaşırıyorsun. Çünkü evliliğin bitiyor, ben hakikaten bitmesini istemiyordum. Ama bitiyor, yapabileceğin bir şey yok. Kanserli bir hasta gibi. İlişki ölüyor artık ve tedavisini de göremiyorsun. Diyorsun ki, biraz zaman geçsin. Ayrılalım, düşünelim. Belki sonra tekrardan olur diyorsun. Ama üçüncü şahıslar rahat bırakmıyor o zaman da. Mutsuzum Kenan. Çünkü, ben Allah kahretsin böyle bir meslek seçmişim. Bu mesleği seçtiğime çok pişmanım. Keşke böyle bir mesleğim olmasaydı; keşke ben bir dekoratör olsaydım. Peki, bu meslekte olup da mutlu olan yok mu sence? Hayır, hiçbiri mutlu değil. Yalan, kesinlikle yalan. Bunu söyleyen insan, kendine yalan söylüyor önce. Mutlu olamıyoruz. Çünkü, biz neyiz biliyor musun Kenan? 20 bin, 30 bin insanın önüne çıkıyorsun ve şarkı söylüyorsun. Korkunç bir sevgi seli var. Deli gibi bir sevgi ve sen sevgi açı oluyorsun artık, sevgi mayağı oluyorsun. Ve böyle bir sevgi, albümlerinin satışı, insanların seni seyretmeleri ve hayatına kim girerse girsin, ondan hep almak istiyorsun. O sevgiyi de bulamıyorsun. Evet, bulamazsın tabi. Çünkü yanındaki insan da başka bir şey. Yani seni oradaki 13 yaşındaki bir çocuğun ya da 18 yaşındaki bir gencin hayranlık sevgisiyle, yanındaki kocanın sevgisi bir olamıyor ki. Böyle bir şey psikolojiye aykırı ama bizim istediğimiz bu. Biz, bütün sanatçılar, dünyada da en önemli sanatçıya bak, üç evlilik, en kıytırık sanatçıya bak yine üç evlilik. Neden biz de tek evli olamıyoruz ya da iki evli ol. Hayır kardeşim bize dört, beş yani. Olamıyor, çünkü açız. Kapatamıyoruz bunu ve bir sanatçının bunu kapatması da mümkün değil. Benim hayatımdaki en büyük mutluluğum şarkı söylediğimde 20 bin kişinin bir ağızdan “Yeşim” diyerek bağırması. Ve sen eve gelip, üstünü çıkarıp yatağa yattığında tek başına bir adamla yatıyorsun ve diyorsun ki, “Acaba bu beni böyle seviyor mu?” Böyle bir şüphe olabilir mi, bu hastalıklı bir duygu. Hasta mı bütün sanatçılar? Yani çok sağlıklı olduğumuz söylenemez. Yani hakikaten hepimize bak, çantasını aç içinde mutlaka Zanax’a, Prozac’a rastlarsın. Mutlaka terapiste gidiyoruzdur ama saklarız. Hepimiz zaman zaman çok agresifleşiriz, zaman zaman içimize çekiliriz. İşte yani saçmalıklar yaparız, hakaretler ederiz. Hiçbirimizin ruh sağlığımızın iyi olduğuna inanmıyorum. Bu gerçek. Artık bu gerçekleri kabul ettim. Şu anda böyle bir insan var karşında. Bu nasıl bir duygu, yani “benim yuvam yıkıldı, ben de herşeyi açıklayayım, o da zarar görsün” gibi bir duygu mu bu? Hayır, tamamen bilinçsizce bir davranıştı. Benim yuvam yıkılmış, ben zaten kendi psikolojimin derdindeydim, yuvamın yıkılmasında filan da değildim. Tamamen kendi sağlığıma ve kendi derdime düşmüş durumdayım. Yani ben yalnızım, bitti. Bu çok büyük bir şok. Yani ben rüyamda görürdüm Hakan’la ayrıldığımızı; hüngür hüngür ağlardım. Hakan Uzan’ın seni aldattığına, Gülben Ergen’le ya da başkasıyla inanıyor musun? Her erkek aldatır. Bilemiyorum. Çok politik bir cevap verdin. Hayır ama hakikaten bilemem. Ben onun beynine girmeyi çok isterdim. Beni aldatıp aldatmadığını bilmeyi gerçekten çok isterdim. Ama aldattı dersem ona, aldatmadı dersem de kendime haksızlık etmiş olurum. Kadınlar böyle şeyleri hissederler ama? Yok böyle bir şey ya, ne hissetmesi. Biz kadınlar bazen çok garip-gurup şeyler hissediyoruz. Yani hiç suçu olmayan bir erkeği, dönüp yargılayıp asabiliriz. Öbür tarafta adam çapkınlık yapar, “Aaa benim kocam yapmaz” der yürürüz. Bizler garip yaratıklarız.. Gülben’le karşılaşsan ne yaparsın? Gülben konusunu kapatalım ne olursun. Tamam buna da cevap ver. Hiçbir şey yapmam. Ben anneannemin bir nasihatiyle büyüdüm. Onlar kim olursa olsun her zaman sabah şerifleriniz hayırlı olsun derlerdi. Eski insanlar hala böyle. Ben Allah’ın selamını vermekten de çekinmem. Ama selam verdiğimde alıp almamak onlara kalmış. Davayı kaybedersen 250 milyar ödeyeceksin, var mı o kadar paran? Olmaz mı, daha çok var. O kadar haberlerim çıkıyor, bilmiyor musun. Nasıl gazetecisin sen? Gerçekten ne kadar var? Vallahi o kadar yok. Ama hayatımı sürdürecek kadar param var. Sen akıllı bir kadınsın! Bunu hep söylüyorlar ama ben hayatımın en büyük akılsızlığını evlenince yaptım. Evlenince paran olmuyor. Boşanınca? Yok almadım. Doğru söyle! Kur’an, evliya çarpsın almadım. Neden almadın? Üstüne hatta ben verdim. Nasıl verdin? Mücevherlerimi verdim, arabalarımı verdim. Paris’te bir evim vardı, onu aldı. Neden? Çok kızdı. Ben onunla evlenirken de ayrılırken de sadece onu sevdim, başka bir şeyi değil yani. Yarın: Pişmanlık duyuyor musun?