"GAZETECİ" AYŞE'LER!!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 23-09-2009 09:40
Nedir bu “Ayşe gazeteciler”den çektiğimiz! Ayşe Arman’ın seksiliği yetmiyormuş gibi şimdi bir de Ayşe Özyılmazel’in aşk dedikoduları çıktı karşımıza! Önce Ayşe Arman.. [resim=20090923resim-183909B4][/resim] Hürriyet, eskiden Pazar günleri birinci sayfa tepesine hep seksi bir kadın haberi koyardı. Pazar günleri insanın gözü-gönlü açılsın diye.. Gazetecilikte gelenektir bu “Pazar Kadınları”.. Artık “seksi kadın” zorluğu çekmiyor Hürriyet. Çünkü Ayşe Arman hızır gibi yetişiyor vallahi.. Geçen seferki jartiyerli Ayşe Arman fotoğraflarından sonra, şimdi de “Afrika’daki seksi Ayşe” çıktı karşımıza! Çıplak bedenine kolyeler takmış takıştırmış, göğüsleri yandan fırlamış! Hürriyet’in Pazar günü, “seksi kadın” açığını da kapatmış! Şimdi Ayşe diyecek ki, “sen kötü bakıyorsan, ben napayım?”.. Evet, ben bir erkek okur olarak Ayşe Arman’ın taşan göğüslerine baktım.. Umre’ye giden Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan’ın bakıp bakmadığını bilmiyorum! Ama yüzlerce okur bakmıştır.. Bence bakan değil, bir çocuğu ve “gazeteci” kimliği olup böyle poz vermeyi alışkanlık haline getirenler düşünsün. Alışkanlık iyi bir şey değildir.. Kurtulamazsan sonu kötü olur! Ben zaten bu yazarların yorumlarını da anlamıyorum. Evli Can Dündar, eşine aşkını yazarak para kazanan, kadınların gözünde yücelen.. Yani, eşinin aşk yazılarından nemalanan Can Dündar, ulu-orta başka bir kadınla öpüşüyor, ama bu “seksi yazar”lar, “Ne var bunda? Hem eşini, hem de sevgilisini sevemez mi? Bu kadar üstüne gitmeyin, yarın öbür gün sizinde başınıza gelebilir” diye yazıyor! Aslında kendi başlarına geleceğinin ipuçlarını veriyorlar yani.. Yani “bizde yarın öbür gün, hem kocamız, hem sevgilimizle yakalanabiliriz. Bunlar normal şeyler” diyorlar! Bunlar için, “anormal şeyler” ne acaba, çok merak ediyorum doğrusu!! Gelelim Ayşe Özyılmazel’e… Ayşe Özyılmazel’in Sulhi Aksüt’le buluşması değil benim derdim. Derdim şu; “Ben gazeteciyim. Onla da buluşurum, şunla da” demiş Ayşe.. Tamam doğrudur. Köşen var gazetecisin, tabii ki buluşursun ama hem “gazeteciyim” deyip, ondan sonra da, “Yarım saatlik buluşmamızda bana her şeyi anlattı! İstesem bir haftadır çatır çatır yazabilir, yılın magazin işine imza atabilirdim. Yazmıyorum! Bekliyorum! Kafama saksı mı düştü? Ben manyak mıyım? Yooo! Çünkü ben Sulhi Aksüt'e bir söz verdim. Aksüt için o buluşma bir ön görüşmeydi ve bana her şeyi kayıt dışı anlattı.” diyemezsin.. “gazeteci”ysen, yazacaksın.. Sulhi Aksüt’e söz verdin, peki ya okurlarına verdiğin söz ne olacak? Sulhi Aksüt, senin gazeteci olduğunu biliyorsa ve anlatıyorsa, yazacağını da bilecek. Ve sen de, ya yazmalısın, ya da “ben gazeteci”yim dememelisin Ayşe.. Son zamanlarda moda oldu bu “söz verdim, yazamam” muhabbeti. Ayşe Özyılmazel’den sonra Yüksel Aytuğ da aynı numarayı çekmiş! "Psikopat planları Acun'dan öğrendim tabii ki... Ona verdiğim söz nedeniyle şimdilik sizlerle paylaşamıyorum.”.. Yeni moda gazetecilik bu olsa gerek. Biliyorum ama yazmıyorum. Ya bildiğinizi yazın ya da açıklamadığınız halde bildiğinizi yazmayın “gazeteciler”..