AMERİKA ÖZENTİSİ TOKYO!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 03-02-2012 10:41
Hawaii'de saat Türkiye'den 12 saat geri iken, şimdi 9 saat sürecek yolculukla Türkiye’den 7 saat ileri bir noktaya gidiyorduk. Hem de 3. durağımız olan Tokyo'da gün değişimi sınırını geçip seyahate başlarken kazandığımız bir günü zamana iade edecektik. Tokyo tipik bir New York. Her şey Amerikan özentisi. Hatta çakma özgürlük anıtı bile var ve çakma Eyfel Kulesi de yapmışlar. Şaka gibi. Amerika atom bombalarıyla milyonlarca Japon vatandaşı öldürmüş ama bu Japonlar Amerikan hayranı. Olacak şey değil! Pearl Harbor baskınından sonra atılan atom bombalarıyla pes eden Japon imparatoru, tarihinde ilk defa sarayından çıkarak Missouri zırhlısında teslim olma şartnamesini imzalamış ve tanrı olma hakkından vazgeçmeyi kabul etmiş. Teslim olana kadar İmparator, Japonlar için bir tanrı niteliği taşıyormuş. Ama general MacArthur her şeyi değiştirmiş. Askerleriyle imparatorluk sarayının meydanına inmiş ve her şeyi kontrol altına almış. İşte Amerikan tohumları o zaman atılmış Japonya’ya. Yeni anayasayı bile Amerikalılar hazırlamış. Japonlar da Amerikan hayranı olup çıkmış! Bizim cepheden bakarsak, Türkiye’den Ordu Fatsa’dan gelenler Japonya’ya alınmıyormuş. Çünkü ilk gelip dönmeyenler Fatsalılar’mış! Bir de Japonyo’da en çok konuşlan konu, depremde camdan atlayan tek insanın Türk olması. Hem de iki kere atlamış! Eee Türk, her yerde Türk’tür.. Bir de Paris Hilton’u almamışlar Tokyo’ya.. Amerika’da uyuşturucu cezası olduğu için Japonya’ya girememiş, aynı özel uçağıyla geri dönmüş. Aman sakın eski pasaportla gitmeyin Japonya’ya.. Çok zorluk çekersiniz, geri gönderilirsiniz. Benden söylemesi. Evet gelelim biz gurmelerin Tokyo maceralarına. [resim=20120203resim-185151E3][/resim] Sen kalk Hawaii’deki okyanusta denize girmekten, gel Tokyo’da karlı güne.. Şaka gibiydi. İlk gün kar yağdı. Uzun yıllar sonra ilk defa bu kadar lapa lapa kar yağmış. O da bize denk geldi. [resim=20120203resim-185151E3][/resim] Akşam yemeği için “shabu shabu” yedik. Nedir bu şabu şabu? Geleneksel Kobe Steak.. Önünüze kaynar su olan taslar geliyor ve incecik mermer gibi etler veriyorlar. [resim=20120203resim-185151E4][/resim] Kendin pişir, kendin ye. Kobe eti müthiş bir şey. Helva gibi.. “Bu nasıl bir et?” derken, her şeyi bilen adam Teoman Hünal hemen açıklıyor Kobe etinin hikayesini: [resim=20120203resim-185151E7][/resim] Adını Japonya’nın Kobe şehrinden alan bu et dünyanın en yumuşak, en lezzetli ve haliyle en pahalı eti. Kobe steak için kullanılan sığırlar genellikle 8-10 aylık Wagyu cinsi sığırları olurlar. Kobe, Japonya'nın Wagyu'ların yetiştirildiği Hyogo bölgesinin merkezidir. Hayvan bu kısa ömründe yere basmamalı, onun için genellikle askıya alınır. Günün belirli saatlerinde iki üç kişi müzik eşliğinde danaya masaj yapar ve bira ile beslerler. Biranın alkolü ile müzik eşliğindeki masaj hayvanı mayıştırır, zavallı dana “Hayat buymuş” diyip kendini iyice salıverir, etine o eşsiz lezzeti verecek olan yağı bir mermerin damarları misali etin içine yayılır. Tadanlar bilir, bu zahmetin sonucunda ortaya muhteşem bir et çıkar. Son zamanlarda Avustralya ve ABD'de de Wagyu sığırları yetiştirilir, ama hala en makbulü Hyogo (yani Kobe) sığrılarının etidir. * * * [resim=20120203resim-185151F6][/resim] Vay anasına ya. Zavallı hayvanı askıya alıyorlar ve masajla büyütüp kesiyorlar. İşe bak.. Biz de yedik! [resim=20120203resim-185151G2][/resim] Ertesi akşam geleneksel Tepenyaki’de yemek yedik. O da bizim ocakbaşı gibi bir şey. Orada da kobe steak vardı ama müthiş bir şovla hazırladılar Tepenyaki’yi. İstanbul’u Tepenyaki ile rahmetli Mehmet Sabancı tanıştırmıştı. Çıarağan Sarayı’nda “Benihana” isimli restoranda Tepenyaki vardı. Rahmetli ölünce mekan da kapandı gitti. Şimdi İstanbul’da sadece Swissotel’de var Tepenyaki. Tokyo THY müdürü Hasan Mutlu ve yardımcısı Cem Hasan Aldemir sağolsun bize rehberlik yaptılar ve gezmedik yer bırakmadılar. [resim=20120203resim-185151C3][/resim] En çok görülmesi gereken yerleri gördük. Sabah erkenden Tokyo balık pazarına gittik mesela. İnanılmaz bir deneyim. Harika bir ortam vardı. [resim=20120203resim-185151E2][/resim] Öğlen yemeği için Yakitori bölgesinde resmen esnaf lokantısı bulduk. Japonlar bize uzaylı gibi bakıyordu. Daha sonra dünyanın en kalabalık meydanı olan Shibuya’ya uğradık. Trafik ışıkları yanınca her yerden geçen yayaları görmek entresandı. [resim=20120203resim-185151E8][/resim] Tokyo’nun İstiklal Caddesi olan Harayuku’da Japon gençliğinin modasını gördük. Şaşılacak gibiydi! [resim=20120203resim-185151G2][/resim] [resim=20120203resim-185151D7][/resim] [resim=20120203resim-185151C4][/resim] [resim=20120203resim-185151B6][/resim] Askusa adlı tapınağa giderek, kötü ruhlardan arındık. Akşamda barlar sokağı Roppongi’ye giderek gecceyi tavaf ettik. Bu kez Mehmet Yaşin, Teoman ve Ali Esad’ı da götürdüm ve Hawaii’nin acısını çıkarttım. Bardan bara girdik, çıktık. Her yeri dolaştık, kulüplerde dans ettik. Artik 8 günlük dünya turunun sonuna geldik. İstanbul-Los Angeles-Honolulu-Tokyo.. 7 günde 28 saat 50 dakika uçmuşuz. Hem de önce zamanda geri giderek, sonra da ileri giderek. Entresan bir deneyimdi. Sıra geldi Tokyo-İstanbul uçuşuna. Eve dönüyoruz. Havaalanına giderken önce deniz doldurarak yapılan Odayba bölgesine uğradık. Birkaç saat dolaştığımız bölgedeki ilginç figürlerden biri de Newyork'ta bulunan özgürlük anıtının bulunmasıydı. Dandik bir fotoğraf köşesi yapmışlar turistler için. Önde özgürlük anıtı, arkada gökkuşağı köprüsü ve en arkada da çakma Eiffel Kulesi. Hatıra olsun diye çektirdik. [resim=20120203resim-185151A8][/resim] Sonra’da THY’nin Boeing 777 uçağına bindik, hosteslerin güleryüzü içimizi ısıttı. Ne varsa THY’da var vallahi.. İkram, servis, uçan aşçılar, zengin mönü ve içecekler.. Her şey harika. Vizyondaki filmlerde olunca ohhh, süper.. [resim=20120203resim-185151F5][/resim] 14 saat uçtuk ve İstanbul’a geldik. Geldik de hala adapte olamadık, dünyam karışmış.. Ama çok keyifliydi.. İstanbul-Los Angeles-Honolulu-Tokyo-İstanbul olmak üzere 8 günlük kısa dünya turumuz böylece sona erdi. Fotoğraflara bakıp bakıp, mutlu oluyoruz işte.. Allah herkese nasip etsin, kendinize iyi bakın.. Bu dünya sizin, bol bol gezin..